ÖMER CEYLAN- Nurseli İdiz, Türk tiyatrosunun ve sinemasının önemli isimlerinden biri olarak uzun yıllardır sahnede ve ekranlarda. Yılların getirdiği tecrübeyle hem genç oyunculara ilham veren hem de sektördeki değişimleri yakından takip eden İdiz, son dönemdeki projeleri ve sanat hayatındaki gelişmeler hakkında gazetemize açıklamalarda bulundu. Bu söyleşide, tiyatro ve sinema arasındaki farkları, kariyeri ve genç oyunculara dair düşüncelerini aktaran İdiz, aynı zamanda Boomer Talk Show adlı yeni projesi hakkında da bilgi verdi. Sizi keyifli söyleşimiz ile baş başa bırakalım…
‘TİYATRODAKİ HEYECAN VAZGEÇİLEMEZ’
-Nurseli Hanım… Hem tiyatroda hem de sinemada önemli roller üstlendiniz. İki alan arasındaki farkları nasıl değerlendiriyorsunuz? Size en çok hangi alan tatmin sağlıyor?
Şimdi… İkisi de tatmin ediyor. Bir defa tiyatrodaki o canlı heyecan, seyirciyle alışveriş vazgeçilmez bir şey. Ancak sinema ve televizyonla da tabii bütün popülasyona hitap ediyorsunuz onun da tadı apayrı. Tiyatro tabi biraz daha öne çıksa da, oyunculuk her yerde oyunculuk sadece teknikler değişiyor.
-Boomer Talk Show başladı…
Evet, hepimizi çok heyecanlandıran bir iş oldu. Yaz sezonuna girdiğimiz için henüz bir tane yapabildik. İlginç bir talk show olacağını düşünüyorum.
-Bu proje nasıl başladı, ufukta İzmir Turnesi gözüküyor mu?
Benim menajerim İlhan Balamur, genç bir arkadaş buldu. Eskişehir Anadolu Üniversitesi, tiyatro bölümü mezunu çok zeki, çok tatlı bir çocuk Mertcan. Anneanne torun, doğaçlama bir şekilde kuşak çatışmasını işliyoruz. Seyirciden gelen soruları cevaplayarak, çok fazla argoya – küfre girmeden, komik olayları anlattığımız bir talk show. Sosyal medya paylaşımlarımız çok tuttu. Eylülden itibaren tekrar başlıyoruz mutlaka İzmir’e de geleceğiz İzmir olmadan olmaz…
‘KENDİME STAND-UP’ÇI DİYEMEM’
-Stand-up diğer işlere göre çok daha zor değil mi? Keyif alıyor musunuz?
Kesinlikle evet, ama kendime stund-up’çıyım diyemem. Hiç öyle bir başıma yapabileceğim bir şey değil, o yüzden talk show dedik. Yani ağzım çok laf yapar, iyi espri yaparım ama havama girdiğim zaman. Stand-up çok ayrı bir şey, o çok zor bir şey. Hiç öyle düşünmedim şimdiye kadar, talk show keyifli…
-Sanat hayatınızda sizi en çok etkileyen olay veya kişi kimdi? Hayatınızın rolü neydi?
Vallahi çok şanslı bir oyuncuydum ve hep çok istediğim rolleri oynadım. Rahmetli Okan Uysaler beni televizyona soktuğunda 20 yaşındaydım. TRT’de ‘İzinli’ diye bir diziydi. En çok onun sinema noktasında etkisi vardır. Konservatuardaki hocalarım hepsi çok etkili oldu Can Gürzap, Cihan Ünal, Işık Yenersu, Cüneyt Gökçer… Müthiş bir hoca kadromuz vardı…
-Cüneyt Gökçer’in sert bir hoca olduğuna dair ifadeler var…
Cüneyt Gökçer hocamızdan tir tir titrerdik. Çok disiplinli bir yapısı vardı. Ama çok şanslıyız. Şimdi nerede…
‘DİZİ YAPIMCI VE YÖNETMENLERİNİN TİYATRO İZLEDİĞİNİ GÖRMÜYORUZ’
-Sanatın uzun yıllardır içerisindesiniz. İşinizi en severek yaptığınız dönem hangi dönemdi?
Sanat camiasının 43 yıldır içerisindeyim. 1980 ile 2000 yılları arası, işimi en severek yaptığımı söyleyebilirim. Sanata verilen değer hem arttı hem de artmadı. Bu ülkede sanat yapmak çok zor bir şey. Sesini duyurmak da çok zor bir şey. Televizyon dizileri günlerce konuşuluyor ama hiçbir dizi yapımcısının veyahut yönetmeninin gelip, tiyatro izlediğini görmüyoruz. İstanbul’da çok fazla tiyatro var. Geleneksel tiyatro dışında çok yaratıcı tiyatrolar da var. Çağımıza göre iyi bir durum ama biz daha iyi olmasını arzu ediyoruz.
-Genç oyuncuları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok iyi genç oyuncularımız var. Ben ‘bizim zamanımız’ lafından nefret ederim. Bu dünya devri daim. Birileri giderken, birileri geliyor. Çok beğendiğim genç oyuncularımız var. Hem erkek hem de kadın. Onların da hakkını yememek lazım.
YENİ FİLM GELİYOR…
-Sizi en son ‘Şahsiyet’ dizisinde izlemiştik. Peki yeni dizi veyahut film projeniz var mı?
Bir film projemiz var. Diziyi de araştırıyoruz. Her ne kadar dijital platformlarda iş yapsanız da ana kanallarda da bazı işler yapmak gerekiyor. Çünkü dijital platformlara herkes ulaşamıyor. Bana ‘uzun zamandır uzak kaldınız’ diyorlar ama dijital platformlarda projelerimiz oldu. Maalesef genel izleyiciye ulaşamıyor. Onun için ana kanalda, güçlü bir dizi de yer almak istiyorum.
‘GENÇLERİN SEVGİSİNİN NEDENİ SAMİYETİM, BİRAZ DA DELİLİĞİMDEN…’
-Sosyal medyada gördüğümüz kadarıyla gençler sizi çok seviyor. Sizce bu yoğun sevginin nedenleri nedir?
Sanıyorum ki samimiyetimden, biraz da deliliğimden… Bir de ben gençleri seven bir insanım. Onların her zaman yanındayım. Genç oyuncularla da hep iyi geçinmişimdir. Zaten bizim yaşımızdaki birinin genç oyuncuları kıskanması, önünü kesmeye çalışması ya da saçma sapan davranması kabul edilemez bir şey. Her zaman onlara destek olmak ve bildiklerimizi aktarmamız gerekiyor.
-Sanat camiasında kendinizi benzettiğiniz biri var mı?
Fatma Girik bana bir zamanlar ‘benim devamımsın’ demişti. Ben de Nurgül Yeşilçay’a demiştim. Aslına bakarsanız kimse kimsenin devamı değil. Herkesi tek başına değerlendirmek lazım.
‘HAYVAN SEVMEYEN İNSAN SEVEMEZ’
-Sokak hayvanları yasası kabul edildi…
Hayvan sevmeyen insan sevemez. Böyle bir dini inanç olamaz. Bunu konuşmak dahi istemiyorum. Çok korkunç bir durum. Birkaç münferit olaydan yola çıkıp, hayvanları saldırganlıkla suçlamak kadar akıl dışı bir şey olamaz. Çok üzücü. Bu ülkede kadın, çocuk cinayetleri o kadar arttı ki. Hepsini bir arada değerlendirmek lazım. Bence hayvan sevgisi olmayanın insan sevgisi olmaz.