HABER/ Didar DEMİRCİ- İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Dairesi Başkanlığı Kültür ve Sanat Şube Müdürlüğü tarafından her sene Dünya Tiyatro Günü vesilesiyle organize edilen tiyatro günleri, bu yıl da Hülya –Özdemir Nutku Uluslararası İzmir Tiyatro Festivali adıyla tüm hızıyla devam ediyor. Festival kapsamında 1 Nisan Cumartesi günü İzmir Sanat’ta; "Oyun Yazarı", iki kez "En İyi Çıkış Yapan Erkek Oyuncu" ve "En İyi Işık Tasarımı" dallarında ödüllere layık görülen Misket sahnelendi. Misket’i yazan ve oynayan Turgay Korkmaz ile oyuncu Orkuncan İzan ve yönetmen yardımcısı Emre Arslanbek ile sahne öncesi bir araya geldik.
Oyuna ilişkin detayları gazetemizle paylaşan oyuncular, İzmir’de ilk kez sahne alacaklarını ve bunun için mutlu olduklarını aktardılar. Misket’in yazarı Turgay Korkmaz, “İlk defa geldik İzmir’e ve burada ilk defa sahne alıyoruz. Daha önce İstanbul’da olan festivallere katıldık bu oyunla. Eğitim hayatımız boyunca zaten bir festival yürütüyorduk. Mezun olduktan sonra ilk defa bir oyunla festivale katılıyoruz” sözlerini kaydetti. Oyuncu Orkuncan İzan ise, “Böyle büyük bir etkinliğin içinde olmak keyifli. Seyircinin birçok oyunu böyle arka arkaya izliyor oluşunun arkasında bizim oyunumuzun da yer almasından büyük keyif aldık” dedi.
İLK PROJEMİZ ‘MİSKET’ OLDU
Üniversite’den mezun olduktan sonra İstanbul’a yerleştiklerini aktaran Orkuncan İzan, projenin nasıl başladığına ilişkin detayları paylaştı. İzan, “Turgay’ın zaten bir takım planları vardı. Karaladığı bir şeyler vardı. Sonra Misket ortaya çıktı. Ama o pandemi dönemi araya girince oyunu yapmakta çok zorlandık. Sonra korona dönemi de aralanmaya başlayınca provalara başladık. 2020’de başladığımız oyuna ancak 2021 Aralık’ta prömiyer yapabildik. İki sezondur da devam ediyoruz” dedi. Yazar Turgay Korkmaz ise oyunun getireceği sonuçlarını çok düşünmediklerini sadece sürecin iyi gitmesi için çabaladıklarını belirterek, “Süreçte organik bir şekilde iyi insanlarla birlikte o pandeminin getirdiği duygusallık da vardı. Bir şey yapalım ya da bir şey bizi ayakta tutsun biraz da öyle oldu. İyi insanlar yan yana gelince güzel bir çalışma oldu. Bir de pandemiden hemen sonra bizim oyun prömiyer yaptı. Pandemi sürecinden sonra bu oyunun çıkması izleyiciyi ve tiyatrocu arkadaşlarımızı motive etti” şeklinde konuştu.
“EMPATİ KURULSUN İSTEDİM”
“Meseleleri daha çağdaş, yenilikçi ve farklı bir perspektiften nasıl anlatabiliriz?” sorusuna çok kafa yorduklarını aktaran Turgay Korkmaz, Misket’in nasıl doğduğu hakkında bilgiler verdi. Korkmaz, “Bu meselelerle ilgili direk LGBTİ+ ile ilgili çok oyun izledim. Alternatif tiyatroya da İstanbul’dan biraz ithal başladı. Bizden anlatım tarzı biraz eksik kaldığını düşündüğüm için hep izlediğimde çok güzeliz ama biraz o tarafı da dinlemek istediğim için o bireylerin içinden baktım meseleye. Duyduğumuz ya da başka taraftan değil de biraz bizden bakmak istedim. Geçmişten gelen birikimleri de içine koyunca bu böyle anlatılsa daha güzel olur diye düşündüm” dedi. Misket’teki karakterlerin geçmişinde bildiği bir kişiden geldiğini aktaran Turgay Korkmaz, LGBTİ+ bireylerin ülkemizde de var olduğunu ve yaşadıkları zorlukları farklı bir açıdan göstermek istediğini dile getirerek, “Bu bence bizim ülkemize ait bir kod. Çünkü biz oyun sonrası çok insanlarla çok konuşuyoruz. Çok seviyorlar ama ‘ama’ diyorlar. Burada sizin sorduğunuz soruya o anlama kavramına zaten tiyatronun anlamı bu. Anlatmak empati kurmak. Yazarın birinci koşulu insanla empati kurabilmek. Hissedebilmek. Zaten öyleleri var ki bu ülkede erkeklerin el ele tutuşmasının zorluğunu anlatan bir bireyi dinleyince anladım” ifadelerine yer verdi.
Tiyatro metnini okuyunca çok heyecanlandığını aktaran oyuncu Orkuncan İzan da, “Beni heyecanlandıran bu konunun bu noktadan hiç anlatılmamasıydı. Daha bunun yerel ve köçekler üzerinden Ankara’nın kenar mahallelerinden ve arka sokaklarından bir LGBTİ+ hikayesi anlatılması ve çok acındırmadan anlatılıyor olması çok hoşuma gitmişti” dedi.
Oyunun yönetmen yardımcısı Emre Arslanbek ise, “Evet bu bir LGBTİ+ hikayesi ama bu bir aşk hikayesi. Bu bir kedi ile başka bir kedi arasında da olabilirdi. Bu aşkı, ilişkiyi yaratmak gerekir ki oyunda göreceksiniz hakikaten de bu gösteriliyor” diye konuştu. Öte yandan oyunun kendisine ne hissettirdiğini sorduğumuz da ise Arslanbek, “Bizim oyun öncesi bir ritüelimiz var. O ritüelde bir söz söylüyoruz; Dünyanın tüm Ersin ve Deniz’leri için, dünyanın tüm bu şehirde kalbi kırılanları için, bir kez daha Misket” sözlerini kaydetti.
Oyunun derdine ortak olmak istedik
Misket’in İzmir’deki organizasyonunu üstlenen Defne Prodüksiyon oldu. Defne Prodüksiyon’un kurucularından Ceren Aksu, neden Misket sorusuna cevap verdi. Aksu, “Ankara'nın sert bir yapısı vardır. İki köçeğin bu sert yapının içinde kendi kimliğini bulmaya çalışması, öteki olmanın zorluğunu ve tüm bunların içinde bir aşk hikayesinin sancılı varoluşunu anlatıyor bize Misket. Kendimizle çarpıştığımız, yeniden bir şeyleri sorgulama ihtiyacı hissettiğimiz bir duygu bırakıyor bize. Oyunun bir derdi var. Biz de bu derde ortak olmak istedik” dedi.