Kapadokya Alan Başkanlığı ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu işbirliği ile peribacalarının korunması ve risklerin önlenmesine yönelik müdahale yöntemleriyle ilgili olarak 'İstişare ve Değerlendirme Toplantısı' yapıldı.

Toplantının açılışında konuşan UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Doğa Bilimleri İhtisas Komitesi Başkanı Prof. Dr. Nizamettin Kazancı, "Hepimiz, doğal ve kültürel varlıklarının ancak bekçileriyiz. UNESCO giriş sözleşmesinin girişinde barış insanların zihninde doğdu ve yine insanların zihninde gelişecek. UNESCO, bu anlayışını 1945'ten 1970’lere kadar sürdürdü. Barışı tesis etmek için çabaladı. Bunun için bilimi, iletişimi ve kültürü kullandı. Hedef, barışı sağlamaktı ama 1970’lere geldiğinde bakıldı ki barış için kullandığı çevre, dünya ve kültür aşırı derecede kirlendi. 1970-1980’lerin arası, aşırı sanayileşme oldu. Dolayısıyla çevre kirliliğinin had safhaya çıktığı zamanlardı. Öyleyse önce üzerinde yaşadığımız dünyayı korumamız lazım" ifadelerini kullandı. 

'ARTIK DAHA AZ TÜKETİN'

Sözlerini sürdüren Kazancı, "Bunun için uluslararası uzmanlık kuruluşları ile projeler gerçekleştirildi. 2000'li yıllardan itibaren iklim değişikliği gündeme geldi. O zaman iklim mevcut kültürleri de mahvediyor, yaşamı da mahvediyor. O zaman iklim değişikliği üzerinde yoğunlukla duruldu. İklim canlıları da yok ediyor, bunun için alınacak tedbirlerin başında ilk iş ne olursa korumak. Uluslararası prestij listeleri, bunun için kullanılmaya başlandı.

UNESCO, şu anda geldiği noktada taşı ile toprağı ile kültürü böceği ile, ağacı ile tüm yerküreyi yaşanır halde tutabilmek için bir formülün farkına vardı ancak ve ancak yaşayan her bir birey, bunun farkına varırsa katkıda bulunur. Artık daha az mazot kullanın. Çok oksijen tüketiyorsunuz, artık daha az tüketin. Gıdaları israf etmeyin. Bunun da doğayı korumaktan geçtiğini ortaya koyuyor" diye konuştu. 

'2019'DAN BUGÜNE KADAR VARLIĞIMIZI GÖSTERDİK'

O ilde zirai don uyarısı O ilde zirai don uyarısı

Kapadokya Alan Başkanı Birol İnceciköz ise "2074 sayılı Kapadokya hakkındaki kanun içeriğine baktığınızda, alanın doğal, kültürel, sosyolojik, arkeolojik birçok unsurunu temelde korumak, gelecek kuşaklara aktarmak, mümkün ise geliştirmek ve mevcuttaki tüm sektörler çerçevesinde kullanılmasını sağlamak üzere çeşitli tedbirleri içeriyor. Biz Alan Başkanlığı olarak bölgedeki birçok işleyişleri tek elde yürütmek için 2019’dan bugüne kadar sahada varlığımızı gösterdik. O kadar ki Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü kimliğimle de söylemek isterim ki birçok ülkedeki noktada bu modelin kendi coğrafyalarında da uygulanması talebi ile karşı karşıya kalıyoruz. Bunun aslında bize söylediği bir şey var. Demek ki ülkemizdeki hem biyoçeşitlilik, hem kültürel dokunun zenginliği, hem insanlık tarihine ilişkin varlığın çokluğu insanlarda bir bilincin ortaya çıkmasına sebebiyet vermiş. Bu da koruma bilinci" dedi. 

'DOĞRU İŞ YAPMANIN AMACINI GÜDÜYORUZ'

Koruma bilincinin bölgesel anlamda etkin bir şekilde yerine getirilmeye özel bir önem verildiğini aktaran İnceciköz, "Koruma hem salt olduğu gibi ‘Hiçbir şeye dokunma mevcut yaşamını devam ettirsin’ anlayışı ile bugüne kadar yürütülmüş olmasına rağmen bunun sağlıklı bir süreç olmadığı ortaya çıkmış. Bir şeyi, bir unsuru siz gerekli tedbirleri alarak kullanmadan koruyamıyorsunuz. Bu ikisi arasında bir denge var. Bu dengeyi de taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler çerçevesinde korumakla yükümlü olduğumuz bir ülke olarak bu işi bilimsel yöntemlerle yapmamız gerektiği aşikar. İşte bu nedenledir ki, Kapadokya Alan Başkanlığı olarak nasıl kaçakla mücadele ediyorsak, nasıl üst ölçekli planlarla uğraşıyorsak, nasıl kamusal talepleri bir şekilde uygun niteliklere bağlı kalarak sonuçlandırabiliyor isek, bugün geldiğimiz noktada müdahale edilmesi gerekli peribacalarına özellikle işe başlamadan önce tüm tarafları her boyutu ile değerlendirerek doğru iş yapmanın amacını güdüyoruz. Daha ayakları yere basan şekillerde çeşitli işler yapmamız gerekir. Bu sürece başlamadan önce bunun hangi yöntemlerle en doğru çalışmanın ortaya konulması gerektiğine inanıyoruz. Kapadokya Alan Başkanlığı, katılımcı bir yönetim anlayışını ortaya koyuyor. Bölge ile alınan tüm kararlarlar öncesinde sık sık toplantılar düzenleyerek ortak akıl ile hareket etmeyi temel bir nokta olarak ele aldı" ifadelerini kullandı. 

UNESCO Türkiye Milli Komisyonu ve akademisyenlerle uzmanlardan oluşan heyet, yarın Göreme beldesi başta olmak üzere Zelve Paşabağları bölgesindeki riskli peribacalarını da incelemelerde bulunacak.

Kaynak: DHA