İstanbul’da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem sonrası gözler yeniden Marmara Bölgesi’ndeki deprem riskine çevrildi. İstanbul Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cenk Yaltırak, sosyal medya üzerinden yaptığı değerlendirmede, “Yarın deprem olacak ya da artık olmayacak demek, Marmara gibi karmaşık fay sistemlerinin olduğu bir coğrafyada bilimsel bir anlam taşımıyor” ifadelerini kullandı.

Ülkü Doğan: “İzmir’de kitap fuarı, gençlere okuma alışkanlığı kazandırmak için büyük fırsat” Ülkü Doğan: “İzmir’de kitap fuarı, gençlere okuma alışkanlığı kazandırmak için büyük fırsat”

Fay hatlarında biriken enerjiye dikkat çekti

Yaltırak, Marmara’daki fay segmentlerinde her yıl yaklaşık 20 milimetrelik hareketin biriktiğini ve 1766’dan bu yana bazı segmentlerde büyük bir deprem yaşanmadığını hatırlattı. “Bu segmentlerin bir kısmında ara ara küçük depremler devam ediyor, asıl büyük şok gerçekleşene kadar bu süreç sürecektir” diyen Yaltırak, bölgedeki enerji birikiminin önemine vurgu yaptı.

Tüm fayların kırılması büyük risk yaratıyor

Yaltırak’ın açıklamalarında öne çıkan bir diğer nokta ise, Marmara’daki tüm fayların aynı anda kırılması halinde oluşabilecek Mw 7.8 büyüklüğünde bir deprem ihtimali. “Daha önce Kaikoura 2016 ve Maraş 2023 depremlerinde olduğu gibi, farklı fayların eşzamanlı kırılması olağanüstü sonuçlar doğurabiliyor” diyen Yaltırak, bölgenin tarih boyunca yıkıcı depremlerle sarsıldığını hatırlattı.

Geçmişte yaşanan depremler örnek oldu

Marmara Bölgesi’nde son 1500 yılda 38’den fazla büyük depremin yaşandığını belirten Yaltırak, “Bu depremler 1935 Marmara Adası, 1963 Çınarcık ve 2019 Silivri depremleri gibi örneklerle hafızalarda yer etti. Son olarak 1912 ve 1999’daki yıkıcı depremler, bölgenin riskini gözler önüne seriyor” dedi.

Bilimsel yaklaşım ve doğru strateji vurgusu

Prof. Dr. Yaltırak, depremle mücadelede atılması gereken adımların altını çizdi: “Bütün eski binaları yıkıp yenisini yapmak tek başına yeterli değil. Doğru olan, doğayı anlamak ve deprem gerçeğine bilimsel, teknolojik ve stratejik bir yaklaşımla hazırlanmaktır.” Yaltırak, yüzeysel yorumlardan kaçınılması gerektiğini, yapılan her açıklamanın bilimsel değerlendirmeler ışığında şekillendiğini belirtti.

“Kovayı taşıran son damla değil, içindeki sudur”

Yaltırak, fay hatlarını dolmak üzere olan bir kovaya benzeterek, “Roma atasözünde olduğu gibi, kovayı taşıran son damla değil, içindeki sudur. Faylarda biriken enerji kritik seviyeye ulaştığında, kırılma kaçınılmaz olur. Bu nedenle ‘yarın deprem olacak’ gibi ifadeler bilimsel dayanak taşımaz” dedi.

Panik yerine bilinçli hazırlık önerisi

Sosyal medya üzerinden gelen “Stresliyiz, grafiklerden bir şey anlamıyoruz” sorusuna ise Yaltırak, “Paniğe gerek yok” yanıtını verdi. Uzman isim, Marmara’daki deprem riskinin ciddiyetine dikkat çekerken, paniğe kapılmak yerine bilimsel bilgiyle hareket edilmesini ve hazırlıklı olunmasını tavsiye etti.

Kaynak: HABER MERKEZİ