ABD'nin, Avrupa'daki nükleer varlığını yeniden tesis etmek için seçtiği adres olan Lakenheath Hava Üssü, tesadüfen belirlenmiş bir lokasyon değil. İngiltere'nin Suffolk bölgesinde bulunan ve Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne (RAF) ait olmasına rağmen, uzun yıllardır ABD Hava Kuvvetleri (USAF) tarafından kullanılan bu üs, coğrafi konumu ve sahip olduğu altyapıyla, Avrupa'daki en stratejik Amerikan askeri tesislerinden biri olarak kabul ediliyor.

Üssün en kritik özelliği ise, ABD'nin en modern savaş uçaklarından olan F-35A Lightning II jetlerine ev sahipliği yapması. Raporda yer alan iddialara ve askeri uzmanların değerlendirmelerine göre, Lakenheath'e stoklanan nükleer silahlar, F-35'lerle uyumlu olan, daha modern ve hassas güdüm kabiliyetine sahip B61-12 tipi termonükleer gravite bombaları. Bu, yapılan hamlenin sadece bir "stoklama" veya "caydırıcılık" amacı taşımadığını, aynı zamanda aktif bir operasyonel hazırlık olduğunu da gösteriyor. F-35 gibi "hayalet" teknolojisine sahip, düşman radarlarına yakalanması zor bir uçakla, taktik nükleer silah kullanma kabiliyetinin birleştirilmesi, Rusya'ya ve potansiyel diğer rakiplere yönelik askeri denklemi tamamen değiştiren bir hamle olarak görülüyor. Bu konuşlandırma, ABD'nin, olası bir kriz anında, Avrupa topraklarından, çok kısa bir süre içinde nükleer karşılık verme kapasitesini elinde tuttuğu anlamına geliyor.

Zamanlama manidar: Kremlin'den ilk tepkiler ve 'provokasyon' suçlaması

ABD'nin bu kritik hamlesinin zamanlaması, uluslararası ilişkiler uzmanları tarafından "son derece manidar" olarak yorumlanıyor. Bu kararın, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin devam ettiği, Rus lider Vladimir Putin'in sık sık nükleer silah kullanma tehdidini dile getirdiği ve Rusya'nın kendi taktik nükleer silahlarını komşusu Belarus'a yerleştirdiği bir dönemde gelmesi, doğrudan bir güç gösterisi ve misilleme olarak okunuyor.

Nitekim, haberin duyulmasının hemen ardından Rus basınında ve devlet kontrolündeki medya organlarında sert tepkiler yükseldi. Rus medyası, bu hamleyi, ABD ve NATO'nun, Rusya'yı çevreleme ve askeri olarak kışkırtma stratejisinin bir parçası olarak değerlendirdi. Yapılan yorumlarda, ABD'nin bu adımla Avrupa'daki gerilimi bilinçli bir şekilde tırmandırdığı, kıtayı bir nükleer çatışma riskinin eşiğine getirdiği ve Soğuk Savaş döneminin en tehlikeli mantığı olan "karşılıklı garanti edilmiş yıkım" (Mutually Assured Destruction - MAD) doktrinini yeniden canlandırdığı iddia edildi. Kremlin'e yakın kaynaklar, Rusya'nın, kendi ulusal güvenliğine yönelik bu "doğrudan tehdide" karşı, gerekli tüm askeri ve stratejik karşı tedbirleri almaktan çekinmeyeceğini belirtti. Bu durum, Avrupa'da yeni bir nükleer pozisyonlanma ve karşılıklı restleşme döneminin başladığını gösteriyor.

Soğuk Savaş'ın nükleer mirası ve 2008'deki geri çekilme

ABD'nin İngiltere'ye nükleer silah stoklaması, aslında yeni bir durum değil, Soğuk Savaş'ın en gerilimli yıllarından kalma eski bir politikanın yeniden canlandırılması. Soğuk Savaş boyunca, Sovyetler Birliği'ne karşı bir caydırıcılık unsuru olarak, ABD, İngiltere de dahil olmak üzere birçok Batı Avrupa ülkesine binlerce taktik nükleer silah yerleştirmişti. Lakenheath üssü de bu nükleer şemsiyenin en önemli noktalarından biriydi.

Gazze’de açlık can alıyor: Bebekler göz göre göre ölüyor
Gazze’de açlık can alıyor: Bebekler göz göre göre ölüyor
İçeriği Görüntüle

Ancak, Sovyetler Birliği'nin dağılması ve Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle birlikte, bu silahların birçoğu geri çekilmeye başlandı. İngiltere'deki son Amerikan nükleer bombaları, Rusya ile ilişkilerin görece daha olumlu olduğu ve bir "normalleşme" sürecinin yaşandığı 2008 yılında, bir iyi niyet ve gerilimi azaltma jesti olarak sessizce geri yollanmıştı.

Bugün, 16 yıl aradan sonra bu silahların aynı üsse geri getirilmesi, 2008'de başlayan o "iyimser" dönemin resmen sona erdiğinin ve dünyanın, yeniden bloklar arası bir kutuplaşmaya ve güvensizlik ortamına sürüklendiğinin en acı itirafı niteliğinde. Bu hamle, Soğuk Savaş hayaletinin sadece geri dönmekle kalmayıp, artık Avrupa'nın üzerinde somut bir nükleer tehdit olarak yeniden dolaşmaya başladığını gösteriyor.

Yeni bir silahlanma yarışı mı başlıyor?

Uzmanlar, Lakenheath'e yapılan bu konuşlandırmanın, tekil bir olay olarak değil, küresel ölçekte tırmanan yeni bir silahlanma yarışının bir parçası olarak okunması gerektiği konusunda hemfikir. Bu hamle, dünya genelinde nükleer silahların rolünün ve öneminin yeniden arttığı tehlikeli bir trendin bir yansıması.

  • Rusya, Ukrayna savaşıyla birlikte nükleer tehdit dilini normalleştirdi ve taktik nükleer silahlarını ilk kez ülke dışına, Belarus'a taşıdı.

  • Çin, son yıllarda nükleer cephaneliğini hızla modernize ediyor ve hem karada hem de denizde yeni nesil nükleer kapasiteler geliştiriyor.

  • ABD de, hem stratejik hem de taktik nükleer silahlarını modernize etmek için trilyon dolarlık programlar yürütüyor.

Bu karşılıklı hamleler, Soğuk Savaş dönemindeki iki kutuplu (ABD-SSCB) silahlanma yarışından farklı olarak, bu kez çok daha karmaşık ve öngörülemez, üç kutuplu (ABD-Rusya-Çin) bir yarışa evrilme riski taşıyor. ABD'nin İngiltere'ye nükleer silah yerleştirmesi, bu küresel satranç tahtasında atılmış, hem Avrupa'daki güç dengesini hem de küresel nükleer istikrarı derinden etkileyecek kritik bir hamle olarak değerlendiriliyor.

İngiltere'de yükselen endişeler: 'Hedef tahtasına konulduk'

ABD'nin bu kararı, her ne kadar İngiltere hükümetinin onayıyla alınmış olsa da, İngiliz kamuoyunda ciddi endişelere ve tartışmalara yol açtı. Özellikle ülkedeki nükleer silah karşıtı gruplar ve barış aktivistleri, bu hamlenin İngiltere'yi, Rusya ile ABD arasında yaşanabilecek olası bir çatışmada "birincil hedef" haline getireceğini savunuyor.

Bu gruplar, yabancı bir ülkenin nükleer silahlarının, İngiliz topraklarında konuşlandırılmasının, ülkenin ulusal egemenliğini zedelediğini ve halkın iradesi dışında, ülkeyi büyük bir tehlikenin içine attığını belirtiyor. Lakenheath üssü önünde protesto gösterileri düzenlemeye hazırlanan aktivistler, "İngiliz toprakları Amerikan nükleer üssü değildir" sloganlarıyla, bu tehlikeli karardan geri dönülmesi için hükümete baskı yapacaklarını duyurdular. Bu durum, konunun sadece uluslararası bir gerilim değil, aynı zamanda İngiltere'nin iç siyasetinde de önemli bir tartışma konusu olacağını gösteriyor. Gelecek günler, yeni Soğuk Savaş'ın ilk perdesinin nasıl şekilleneceğini ve bu tehlikeli nükleer oyunun Avrupa'yı nereye sürükleyeceğini gösterecek.

Kaynak: HABER MERKEZİ