Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi'nde görev yapan akademisyen ve sağlık çalışanları, Gazze'de yaşananlara tepki gösterdi ve bombalar altında görev yapan meslektaşlarına destek verdi. Yakalarına siyah kurdele takan, Türk ve Filistin bayraklarıyla hastane bahçesinde toplanan sağlık çalışanları adına basın açıklamasını okuyan Radyoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Melek Sevde Ateş, "Bugün burada, insan olmak ve insan olarak kalabilmek için, insanlık adına bir araya geldik ve birbirimizle el ele verdik. Ruh dünyamızı felç eden, hepimizin gözleri önünde yaşanan bu barbarlığın muhatabı olan masum Gazze Halkı'nın bizi vicdana çağıran çığlıklarını duyurmak için buradayız. Ne yazık ki Siyonist İsrail hükümetinin Gazze'deki katliamları yeni değil, tam 75 yıldır devam etmektedir. İşgalci İsrail hükümeti 7 Ekim'den beri, 'kendini savunma' propagandası aldı altında Gazze'de her türlü savaş suçunu işlemekte ve bir soykırım gerçekleştirmektedir. Bugün bu soykırımın 49'uncu günündeyiz; son verilere göre tam 14 bin 128 savunmasız sivil öldürülmüştür. 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'nde Gazze'deki binlerce masum çocuğun, en temel hakkı olan yaşama hakkı ellerinden alınmıştır; 20 Kasım artık dünya utanç günüdür. UNICEF'in verilerine göre 800 binden fazla çocuk ve 1 milyon 700 bin Gazzeli vatanlarından tehcir edilmiştir. Saldırılar neticesinde, cenazeleri sokakta veya enkaz altında kalan 4 bin 500'ü kadın ve çocuk olmak üzere 6 bin 800 kişi kayıptır. 7 Ekim'den bu yana tam 205 sağlık çalışanı, 22 sivil savunma görevlisi öldürülmüş olup; 266 okul, 83 cami ve 1 kilise bombalanarak tamamen yıkılmıştır. İsrail hükümetinin kasıtlı olarak bombaladığı Gazze şeridindeki 26 hastane, 55 sağlık merkezi ve 55 ambulans kullanılamaz hale gelmiş olup, hali hazırda imkansızlıklar içinde hasta bakımı yapılmaya çalışılan hastaneler işgal edilmiş, hasta bakımı engellenmiştir. Bu saydıklarımızın hepsi Lahey sözleşmesinde-Cenevre sözleşmesinin birinci protokolünde ve uluslararası ceza Mahkemesi'nde savaş suçu olarak yer almaktadır. Bu sözleşmelerin ilgili maddelerine bakıldığında; İsrail Hükümeti'nin Filistin'e uyguladığı tam bir soykırımdır" diye konuştu.
BARIŞIN SEMBOLÜ BEYAZ ÖNLÜKLERİMİZLE HAYKIRIYORUZ
İsrail savaş suçu işlerken dünyanın bir karış topraktan yükselen insanların çığlıklarını duymazdan geldiğini söyleyen Ateş, açıklamasında şunları söyledi:
"Ne acı ki 2023 yılında Gazze Şeridi 365 kilometrekarelik yüz ölçümüyle 2 milyon 200 bin insan için toplu bir mezara dönüşmektedir. Eğer karanlık bir çağa girmek istemiyorsak Gazze'nin bizi direnişe çağıran sesine kulak vermeli ve sesimizi yükseltmeliyiz. Şu an arkamda duran hastanemizin, içindeki savunmasız, masum insanlarla beraber bombalanıp yerle bir edildiğini, yoğun bakım hastalarımızın-prematüre bebeklerin oksijensiz bırakıldıkları için birer birer öldüğünü, hayal edin. Anne babanızın ya da evladınızın sokaktaki naaşını almanıza bile izin verilmediğini düşünün. Tüm bunları aklınızdan geçirirken bile ürperdiniz değil mi? İhtimalinin bile bizi ürperttiği bu gerçekleri, Gazze halkı tam 49 gündür yaşıyor. Umudun, şifanın, saflığın ve barışın sembolü beyaz önlüklerimizle yaşanan bu katliam karşısında yılmadan, candan vazgeçme pahasına çalışan Gazze'deki meslektaşlarımızla dayanışma içinde olduğumuzu bütün dünyaya haykırmak için buradayız. Bizler dünyanın bütün vicdan sahibi sağlık personellerini, bildiğimiz en iyi şeyi yapmak yani 'insanı yaşatmak 'için sesimizi yükseltmeye çağırıyoruz. Tekrar ediyorum; Bizler dünyanın bütün vicdan sahibi sağlık personellerini, bildiğimiz en iyi şeyi yapmak, yani 'insanı yaşatmak' için sesimizi yükseltmeye çağırıyoruz."
Basın açıklamasının ardından akademisyen ve çalışanlar hastanedeki görevlerinin başına döndü.