Zamlı evde bakım maaşı ne kadar oldu, zaman yatacak? 2025 Temmuz zamlı evde bakım yardımı ücreti
Zamlı evde bakım maaşı ne kadar oldu, zaman yatacak? 2025 Temmuz zamlı evde bakım yardımı ücreti
İçeriği Görüntüle

Türk sinemasının altın çağı olarak kabul edilen 1970'li yıllarda, seyirciyi sinema salonlarına çeken, ailece izlenen ve yıllar sonra bile televizyon ekranlarında reyting rekorları kıran filmlerin sırrı neydi? Bu sorunun en güzel cevaplarından biri, şüphesiz, Ertem Eğilmez'in yönetmenliğinde, Arzu Film ekolünün bir şaheseri olarak sinema tarihimize geçen 1974 yapımı Salak Milyoner'dir. Bu film, sadece tek başına bir komedi klasiği olmakla kalmaz, aynı zamanda kendisinden sonra gelecek olan "Köyden İndim Şehire" gibi bir başka efsanenin de temelini atar. Film, basit bir define arayışı hikayesini, dönemin en büyük yıldızlarının muhteşem kimyası, toplumsal göndermeleri ve unutulmaz diyaloglarıyla birleştirerek, ölümsüz bir yapıta dönüştürmeyi başarır.

Her şey, Kayserili zengin ama bir o kadar da yaramaz evlatlara sahip olan Behçet Bey'in (usta oyuncu Ali Şen) ölüm döşeğinde yaptığı vasiyetle başlar. Behçet Bey, birbirinden "uyanık" oğulları Saffet (Kemal Sunal), Himmet (Zeki Alasya), Hayret (Metin Akpınar) ve Gayret'i (Halit Akçatepe) yanına çağırarak, onlara hayatlarının en büyük sırrını açıklar: İstanbul'da yaşayan eski bir silah arkadaşı olan Mehmet Çavuş'ta (Münir Özkul), onlara ait çok değerli bir define haritası bulunmaktadır. Bu harita, onları zenginliğe kavuşturacak olan altınların yerini göstermektedir.

Bu haber, dört kardeşin de aklını başından alır. Ancak, daha defineyi bulmadan, onu nasıl paylaşacakları konusunda büyük bir anlaşmazlığa düşerler. Her biri, diğerini atlatarak defineye tek başına konma hayalleri kurar. Birbirlerinden habersiz bir şekilde, eşlerini de (Meral Zeren, Oya Alasya, Perran Kutman) bu gizli plana dahil ederek, ayrı ayrı İstanbul'un yolunu tutarlar. Ancak kader, ağlarını İstanbul'a giden trende örer ve dört kardeşin yolu, gara adım atar atmaz kesişir. İşte bu an, İstanbul'un altını üstüne getirecek, hem komik hem de dokunaklı bir maceranın başladığı andır. Artık, tek bir hedefleri vardır: Mehmet Çavuş'u bulmak, haritayı ele geçirmek ve o büyük defineye ulaşmak.

Yeşilçam'ın 'rüya takımı': Efsane kadro bir arada

Salak Milyoner'i, Türk sinema tarihinin en özel filmlerinden biri yapan en önemli unsur, şüphesiz, o dönemde bir araya gelmesi bile bir hayal olan devasa oyuncu kadrosudur. Film, sadece dört başrol oyuncusuyla değil, her biri kendi alanında birer efsane olan yan karakterleriyle de adeta bir "yıldızlar geçidi" gibidir.

  • Dört Kardeş: Filmin lokomotifini, Türk komedisinin dört temel direği olan isimler oluşturur. Kemal Sunal, en büyük kardeş olan ve saflığıyla sık sık grubun başını belaya sokan Saffet karakteriyle, kariyerinin henüz başlarında olmasına rağmen ne kadar büyük bir yıldız olacağının sinyallerini verir. Zeki Alasya'nın canlandırdığı Himmet, grubun en aklı başında ve en kurnazı gibi görünse de, onun da diğerlerinden pek bir farkı yoktur. Metin Akpınar'ın hayat verdiği Hayret, sürekli şaşıran ve olaylara en absürt tepkileri veren karakterken, Halit Akçatepe'nin canlandırdığı en küçük kardeş Gayret ise, abilerinin arasında dengeyi kurmaya çalışan isimdir. Bu dört büyük ustanın aralarındaki kimya, doğaçlama yetenekleri ve birbirlerini tamamlayan oyunculukları, filmin mizahının temelini oluşturur.

  • Mehmet Çavuş ve Ailesi: Define haritasının anahtarı olan Mehmet Çavuş rolünde, Türk sinemasının "Yaşar Usta"sı, babacan tavırların değişmez ismi Münir Özkul yer alır. Özkul, bu dört saf Anadolu delikanlısının hayatına aniden girmesiyle yaşadığı şoku ve onlara kol kanat germe çabasını, o kendine has üslubuyla mükemmel bir şekilde yansıtır. Onun eşi, tonton ama bir o kadar da otoriter Mesude karakterine ise, sinemamızın "Hafize Ana"sı Adile Naşit hayat verir. Münir Özkul ve Adile Naşit ikilisinin olduğu her sahne, filme ayrı bir sıcaklık ve güvenilirlik katar.

  • Yardımcı Roller: Filmin yan rolleri bile, başlı başına birer yıldızdır. Komiser rolündeki Hulusi Kentmen, kardeşlerin sürekli karakolluk olmasıyla onlara babacan bir tavırla nasihat verirken; Saffet'in eşi Emine rolündeki Meral Zeren ve Hayret'in eşi Gülsüm rolündeki Perran Kutman, filmin kadın enerjisini ve komedisini yükseltir. Filmde, dönemin ünlü Fenerbahçeli futbolcuları Cemil Turan ve Osman Arpacıoğlu'nun da kendilerini oynadıkları kısa bir sahne yer alır. Bu zengin kadro, Salak Milyoner'i sadece bir film değil, adeta bir Yeşilçam ansiklopedisi haline getirir.

1970'lerin İstanbul'u: Kardeşlerin komik maceralarına doğal bir plato

Salak Milyoner, sadece bir stüdyo filmi değildir. Aynı zamanda, 1970'lerin İstanbul'unu, tüm canlılığı ve karmaşasıyla izleyiciye sunan bir belgesel niteliği de taşır. Filmin çekimleri, İstanbul'un Yeşilköy, Beyoğlu, Taksim, Nişantaşı ve Beşiktaş gibi en ikonik ve en farklı dokulara sahip semtlerinde gerçekleştirilmiştir.

Kayseri'den gelen bu dört kardeşin, büyük şehrin karmaşası içinde yaşadığı şaşkınlık, filmin en önemli komedi unsurlarından biridir. Yürüyen merdivenle ilk kez karşılaşmaları, lüks bir apartmanın asansöründe yaşadıkları panik, Taksim Meydanı'ndaki kalabalık karşısındaki çaresizlikleri ve Nişantaşı'nın lüks mağazalarına "define burada olabilir mi?" diye dalmaları gibi sahneler, hem bir dönem eleştirisi hem de bir kültür şoku komedisi içerir. Yönetmen Ertem Eğilmez, İstanbul'u sadece bir mekan olarak değil, adeta filmin beşinci başrol oyuncusu gibi kullanır. Şehrin o dönemki mimarisi, insanları, arabaları ve sokak hayatı, filme nostaljik ve otantik bir atmosfer katar. Bugün o sahneleri izlediğimizde, sadece bir filme değil, aynı zamanda 50 yıl önceki İstanbul'a yapılmış keyifli bir zaman yolculuğuna da tanıklık ederiz.

Sonun başlangıcı: Define evlerinin altında, ama haberleri yok!

Günlerce süren arayışın, karakolluk olmaların ve başlarına gelen bin bir türlü komik olayın ardından, dört kardeş, define haritasının sırrını bir türlü çözemez. Bu sırada, köylerinden onları basmaya gelen eşleri de İstanbul'a gelir ve olaylar daha da karmaşık bir hal alır. Tüm aile, en sonunda Mehmet Çavuş'un evine yerleşir. Ancak bilmedikleri bir şey vardır: Aradıkları o büyük hazine, aslında günlerdir içinde yaşadıkları o evin, yani Mehmet Çavuş'un evinin altındadır.

Bu gerçeği tesadüfen fark etmeleriyle birlikte, filmin ikinci ve daha komik bölümü başlar. Artık amaçları, Mehmet Çavuş ve ailesine çaktırmadan, evin altını kazarak defineye ulaşmaktır. Gece gizlice başlattıkları tünel kazma operasyonu, birbirinden komik sahnelere gebedir. Çıkan toprakları nereye saklayacaklarını bilememeleri, kazı sırasında çıkardıkları gürültüyü bastırmak için buldukları absürt çözümler ve her an yakalanma korkusuyla yaşadıkları panik, filmin mizah dozunu zirveye taşır.

Nihayet, acemi defineciler evin temeline ulaşır. Himmet, buldukları define sandığına benzeyen bir bakır kabı heyecanla çektiği anda, evin tüm temelini yerinden oynatır ve o tarihi ahşap konak, büyük bir gürültüyle yerle bir olur. Bu büyük fiyaskonun ardından, umutları tükenen dört kardeş, elleri boş bir şekilde, köylerine, Kayseri'ye geri dönmeye karar verir.

Film, izleyiciye acı ama tatlı bir dersle biter. İstanbul'un altını üstüne getiren, koca bir konağı yıkan ve haftalarca boş bir hayalin peşinden koşan kardeşler, köylerine döndüklerinde, asıl hazinenin yanı başlarında olduğunu fark ederler. Tarlayı süren Saffet'in sabanı, sert bir cisme takılır. Himmet, topraktan çıkan eski küpü sinirle kırar ve o anda, kimsenin beklemediği bir mucize gerçekleşir: Kırılan küpün içinden, aradıkları o yüzlerce altın saçılır. Gerçek define, İstanbul'un ışıltılı sokaklarında değil, kendi köylerinin bereketli toprağının altındadır. Bu ironik son, filmin sadece bir komedi olmadığını, aynı zamanda "mutluluğun ve zenginliğin uzakta aranmaması gerektiğine" dair derin bir mesaj içerdiğini de gösterir. Salak Milyoner, işte bu yüzden, 50 yıldır kalbimizde ve kahkahalarımızda yaşamaya devam ediyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ