TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, saat 14.00’te “Can Atalay” gündemiyle olağanüstü toplanacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu öncesi, KRT ekranlarında katıldığı canlı yayında konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.
“otoriter, hukuk tanımayan, Anayasa’yı askıya almış fiili bir rejim tarafından yönetiliyoruz” ifadelerini kullanan Kadıgil açıklamalarına devam ettiği sırada, AKP Grup Başkanı Abdullar Güler de konuya ilişkin bir basın toplantısı düzenledi.
Güler, AYM’yi hedef aldığı açıklamalarında “Ortada bir karar yok. Ortada hukuk zemininde değerlendirilecek bir karar yoktur. Geçmiş olaylarla hiçbir benzerliği yoktur. Bu karar Anayasa Mahkemesi'nin buna benzer verilen kararları maalesef kendi içtihatından kopmuştur. Anayasa Mahkemesi, anayasaya açıkça aykırı işlem tesis etmiştir. AYM kendi içtihatını yok saymıştır, anayasanın 85. maddesine aykırı işlem tesis etmiştir. Böyle bir hükümle beraber bir sonuç tesis etmek mümkün değildir” şeklinde konuştu.
‘HİÇBİR KORKUYA BENZEMEZ HALKINI SATANIN KORKUSU’
Abdullar Güler’in açıklamalarını sert sözlerle eleştiren Kadıgil şunları kaydetti:
“Milyonlarca köpeğin katilini almış, oraya çıkmış. Benim bu iki karakterden gördüğüm tek şey var, hiçbir korkuya benzemez halkını satanın korkusu. Şu an ne yapıyorlar biliyor musunuz? Açık açık söyleyeyim ben size. Yaptıkları darbenin büyüklüğünün, işledikleri suçun büyüklüğünün o kadar farkındalar ki yarın öbür gün bu suçlardan yargılandıklarında, gerçek bir hakimin karşısına çıktıklarında, ‘Hakim bey öyle değil, biz böyle hukuki yorum yapmıştık’ diyebilmenin açıklamaları bunlar. Ve o kadar süreci berbat bir yere getirdiler ki, o kadar çorba ettiler ki, ‘Böyle abuk sabuk maddeleri ortaya atarsak iyice biz bu işi çorba ederiz, ‘Hukuki bir mevzu dönüyor orada’ derler, bizim anayasayı ayaklar altına alıp darbe yaptığımıza belki uyanmazlar’ diyorlar. Gerçekten bakın aptal sanıyorlar bizi.
Ne diyor bu açıklamada Abdullah Güler? ‘Anayasa Mahkemesi aslında ‘Ortada benim karar vermemi gerektirecek bir şey yok’ diyor. Bunda ne var?’ diyor değil mi Abdullah Güler? Bir önceki cümlesinde ne diyor biliyor musunuz Anayasa Mahkemesi? Bu ülkenin Türkiye Büyük Millet Meclisi yok hükmünde olan bir kararı getirmiştir, bunu Meclis’te okutmuştur ve bu yapılan işlem zaten yoktur diyor. Anayasa Mahkemesi bu ülkenin gazi meclisine diyor ki ‘Bekir Bozdağ, sen bu ülkenin gazi meclisinde anayasayı ayaklar altına alan bir iş yaptırdın ve bu iş zaten yok. Mesela anayasalarının 80. maddesini savunuyorlar ya, aynı anayasanın başka bir maddesi var, ‘Anayasa Mahkemesi yasama, yürütme, yargı tüm organları bağlar’. E işimize geleni kabul edip işimize gelmeyene böyle sırt çevirirsek de bizim adımız hukukçu olmaz, bizim adımız siyasetçi olmaz, bizim adımız darbeci olur. Bu izlediğiniz korku da halkını satanların korkusudur işte.”
‘OTURUMU BOZDAĞ’IN YÖNETMESİ, ‘ANAYASAYI BİR KEZ DAHA YOK SAYACAĞIZ’ DEMEK’
Sera Kadıgil, Güler’in açıklamalarından önce ise şunları dile getirmişti:
“Bugün aslında hiçbir şey beklemiyoruz bu insanlardan, çünkü Bekir Bozdağ isimli Kirli İşler Müdürü'nü o koltuğa vekil diye oturtma kararı almaları bize zaten anayasayı, hukuku ve bu ülkenin bütün kanunlarını ayakları altına alacaklarını bir kere daha gösteriyor. Çünkü hukuka uygun, anayasaya saygı mahiyetinde en küçük bir şey yapacak olsalardı, Numan Bey bu tarihi fırsatı kaçırmaz bizzat geçer o koltuğa otururdu. Ama dün Meclis’i yönetiyor olmasına rağmen, ki bugün sıra teamüller uyarınca Sayın Gülizar Biçer Karaca'da olmasına rağmen Bekir Bozdağ'ın görevlendirilmesi demek, ‘Biz bir kere daha Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni, bu ülkenin anayasasını ve bu ülkenin milli egemenliğini yok sayacağız’ demek.
Meclis’i Bekir Bozdağ’ın yönetecek olması, birincisi, bence bir işaret olarak. İkincisi, Meclis’in ve divanın bütün yönetimi kendisinde olacak. Üçüncüsü, evet orada şu anda Gülizar Hanım oluyor olsa dahi zaten Numan Bey'in makamından bir tezkere gelmeksizin bir işlem yapılması mümkün değil. Numan Bey hem bu tezkereyi göndermedi hem Danışma Kurulunda herhangi bir karar alınmadı hem de oraya, anayasayı ayaklar altına almaktan zerre utanmadığı aşikar olan Bekir Bozdağ yerine görevlendirildi ve zaten bir sayısal çoğunluk durumu ne yazık ki söz konusu. Muhalefet aslında şu anda üstüne düşeni yaptı, bugün bu meclis olağanüstü bir şekilde çok yüksek sayıda imzayla ve çok yüksek bir katılımla toplanacak. Ancak ne yazık ki sadece parmak kaldırıp indirmek için orada bulunan o niteliksiz çoğunluk nedeniyle yeniden herhangi bir işlem yapılması şu anda sayısal olarak mümkün olmayacak. Bekir Bey'in orada oturması sadece bir ‘Biz yine hukuku ayaklar altına alacağız’ nişanesi bizim gözümüzde. Böyle ifade etmek gerekir.
‘SİZ ‘ANAYASA YOK’ DİYORSANIZ, YURTTAŞ DA ‘CUMHURBAŞKANI YOK’ DER’
Burada asıl olan şey ne biliyor musunuz? Can Atalay'ın milletvekili olarak seçilmesi, anayasanın ayaklar altına alınması bunların hepsi çok büyük hukuksuzluklar, çok büyük suçlar. Ve bu suçların kaynağı olan ‘suç’ nedir? Gezi. Gezi, hepimizin orada olduğu ve büyük bir onurla, mutlulukla, ‘İyi ki oradaydım’ diyeceğim ömrümün sonuna kadar. Hepimizin olduğu bir şeyi alıp ‘hükümete darbeye teşebbüse yardım’ adı altında bir şey uydurdular ve bu insanları bunun üzerinden esir tutuyorlar. Yetmedi, seçilmiş bir milletvekili hakkında açık Anayasa Mahkemesinin 3 kararına rağmen kendi kontrollerinde olan Yargıtay’ın bir ceza dairesi üzerindeki hükümlerini kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin anayasasına savaş açmış durumdalar. Bakın her çıktığım yerde bunu söylüyorum, bu iş ne Can Atalay işi, bu iş ne Sera’nın ne TİP’in işi. Bu iş Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasasının işi. Şu anda çünkü biz otoriter, hukuk tanımayan, Anayasa’yı askıya almış fiili bir rejim tarafından yönetiliyoruz. Bunu birçok kez söyledim, bir kere daha söylüyorum, siz Anayasa yok diyorsanız bu ülkede, ki şu an AKP'nin dediği budur, o zaman yurttaş da şunu söyler, ‘Bir cumhurbaşkanı da yok kardeşim bu ülkede’. “