Eski Buca Cezaevi alanında konuşan Başkan Tunç Soyer, kamu arazisi vurgusu yaparak “Gelin hep beraber burasının betona boğulmasına izin vermeyelim” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca yıkılan ve imar planlarıyla yapılaşmaya açılmak istenen Buca Cezaevi arazisinde konuştu. Alanın kamu arazisi olduğunun altını çizen Başkan Tunç Soyer, “Buca Cezaevi yıkıldıktan sonra olağanüstü büyük bir alan ortaya çıktı. Bizim çok net bir talebimiz var. Bu alan Buca için bir rekreasyon alanı, yeşil alan haline gelsin istiyoruz. Başka bir beklentimiz yok. Burası bir kamu arazisiydi. Ama bir şey yaptılar, burayı özel mülkiyete dönüştürdüler ve o özel mülkiyeti konuta, ticarete açarak ticari bir menfaat elde etmeye çalışıyorlar. Biz bunların hiçbirini istemiyoruz. Etraf tamamen beton yığını. Bu binalarda yaşayan binlerce insanın nefes alacağı hiçbir yer yok. Burası bu binlerce insanın nefes alacağı bir park olacak. Bunun için de ne gerekiyorsa yapacağız” diye konuştu.

“Bizimle birlikte olmanızı bekliyoruz”
İzmirlilere de çağrı yapan Başkan Soyer, “Biz tüm İzmirlileri yanımızda durmaya, bu talebimizin dillendirilmesine katkı koymaya davet ediyoruz. Bu gerçekten çok haklı bir talep, çok haklı bir dava. Bu davamızda bizimle birlikte olmalarını bekliyoruz. Bu memleketi seven, doğayla buluşmanın kıymetini bilen herkese bir çağrı yapıyorum. Gelin, Buca Cezaevi alanının özelleştirilmesine, ticarileştirilmesine, binaya, betona boğulmasına izin vermeyelim” ifadelerini kullandı.

Buca Cezaevi sürecinde neler yaşandı?
Buca Cezaevi, 62 yıl hizmet verdikten sonra 30 Ekim İzmir Depremi ile tahliye edilerek Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yıkılmıştı. Böylece Buca’nın merkezinde 69 bin metrekarelik boş kamu alanı ortaya çıkmıştı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan imar planlarının alanda yapılaşmanın önünü açması üzerine İzmir Büyükşehir Belediyesi, planlara itiraz ederek İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’nde dava açılması için dilekçe vermişti.

Editör: Yusuf Tomruk