Tarih öncesi insanlarda sadece erkeklerin avlandığı yönündeki yaygın inanış, son yıllarda yapılan arkeolojik araştırmalarla çürütülüyor. Peru’dan gelen kanıtlar, 9.000 yıl önce gömülmüş bir kadın avcının yanında bulunan etkileyici bir taş alet takımıyla başlayan bir keşif zincirini ortaya koyuyor. Bu keşif, kadınların tarih öncesi dönemde erkek meslektaşları kadar eve et getirme işini üstlendiklerini gösteriyor.
Kadın avcıların izleri
Peru’nun And Dağları’nda bulunan kadın avcının mezarı, arkeologlar için büyük bir sürpriz oldu. Çünkü mezarın yanında, büyük bir memeliyi avlamak, kemiklerini kırmak, derilerini soymak ve korumak için kullanılan 24 taş alet vardı. Bu aletler, genellikle erkek avcılara ait olduğu düşünülen bir araç takımıydı. Ancak kemik analizleri, mezar sahibinin biyolojik olarak bir kadın olduğunu ortaya çıkardı.
Bu kadın avcı, bir istisna değildi. Araştırmacılar, Amerika kıtasında daha önce incelenen benzer yaştaki 429 mezarı yeniden değerlendirdiler. Bu mezarların 27’sinde, avcılıkla ilişkili aletler bulundu. Bu 27 mezarın 11’i kadınlara, 15’i erkeklere, biri de belirsiz cinsiyete aitti. Bu da, tarih öncesi avcıların yüzde 30 ila 50’sinin kadın olabileceği anlamına geliyordu.
Avcılıkta cinsiyet ayrımı yoktu
Bu bulgular, tarih öncesi insanlarda erkeklerin avlandığı, kadınların ise toplayıcılık yaptığı ve çocuk baktığı yönündeki klişe varsayımına meydan okuyor. Bu varsayım, 19. yüzyıldan beri dünya çapında avcı-toplayıcı grupları inceleyen antropologlar tarafından belgelenen “geleneksel” rolleri, derin geçmişimize yansıtmaktadır. Ancak bu roller, kültürel ve ekolojik faktörlere bağlı olarak değişebilir ve avcı-toplayıcı topluluklar arasında büyük bir çeşitlilik gösterir.
Örneğin, Afrika’daki Agta topluluğunda kadınlar, avcılığın yüzde 40’ını yaparlar. Avustralya’daki Martu topluluğunda ise kadınlar, erkeklerden daha fazla avlanırlar. Bu topluluklarda, kadın avcılar, erkek avcılarla eşit saygı görür ve avcılık, cinsiyet ayrımı olmayan bir meslek olarak kabul edilir.
Avcılığın insan evrimindeki rolü de, sadece erkeklerin yaptığı bir faaliyet olarak görülmemelidir. Avcılık, insanların iki ayak üzerinde durmasına, büyük beyin geliştirmesine, alet yapmasına ve sosyal ilişkiler kurmasına katkıda bulunmuş olabilir. Bu özellikler, hem erkeklerin hem de kadınların avcılıkta yer aldığı göz önüne alındığında, insan evriminin ortak bir mirası olarak görülebilir.