Dijital çağın en büyük devrimlerinden biri olan sınır ötesi e-ticaret, son yıllarda Türkiye'deki milyonlarca tüketici için adeta bir alışveriş cennetine dönüştü. Birkaç tıkla dünyanın dört bir yanındaki ürünlere ulaşabilme kolaylığı, cazip fiyatlar ve geniş ürün yelpazesi, yurt dışı merkezli dev platformları, Türk tüketicisinin en sık ziyaret ettiği adresler haline getirdi. Ancak bu parlak madalyonun, hem yerli ekonomi hem de tüketici hakları açısından karanlık bir yüzü vardı. Vergi ödemeyen, Türkiye'deki yasal düzenlemelere tabi olmayan ve en önemlisi de, bir sorun yaşandığında karşıda bir muhatap bulunamayan bu "hayalet" şirketler, ciddi bir haksız rekabet ve tüketici mağduriyeti yaratıyordu.

İşte bu denetimsiz ve adaletsiz yapıya "dur" demek için, hükümetten son yılların en önemli ve en radikal adımı geldi. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Ürün Güvenliği Haftası kapsamında yaptığı açıklamada, artık Türkiye'ye doğrudan satış yapan tüm yurt dışı menşeli e-ticaret platformlarının, Türkiye'de yerleşik bir "iktisadi temsilci" bulundurmak zorunda olduğunu resmen duyurdu. Bu, basit bir formalitenin çok ötesinde, bu dev platformları, Türkiye'nin hukuki ve mali sisteminin bir parçası haline getiren, devrim niteliğinde bir düzenleme anlamına geliyor. Artık bu siteler, Türkiye pazarından para kazanırken, bu pazarın kurallarına da uymak zorunda kalacak.

Vergi borçlarında yeni kolaylık: Teminatsız tecil sınırı 250 bin liraya yükseldi
Vergi borçlarında yeni kolaylık: Teminatsız tecil sınırı 250 bin liraya yükseldi
İçeriği Görüntüle

Haksız rekabetin sonu: Yerli firmalara nefes aldıracak hamle

Yeni düzenlemenin en temel hedeflerinden biri, yıllardır kan kaybeden yerli e-ticaret firmaları ve KOBİ'ler için adil bir oyun alanı yaratmak. Türkiye'de faaliyet gösteren bir şirket, sattığı her ürün için Katma Değer Vergisi (KDV) ödemek, personelinin sigortasını yatırmak, kira ve diğer işletme giderlerini karşılamak ve elde ettiği kârdan gelir veya kurumlar vergisi vermekle yükümlü. Oysa, yurt dışından doğrudan satış yapan bir platform, bu maliyetlerin ve vergisel yükümlülüklerin hiçbirine katlanmadan, çok daha avantajlı bir konumdan Türk pazarına mal satabiliyordu. Bu durum, yerli firmaların, bu devasa ve denetimsiz rakipleriyle fiyat rekabeti yapmasını neredeyse imkansız hale getiriyordu.

Bakan Bolat'ın da vurguladığı gibi, bu yeni "temsilci" zorunluluğu, haksız rekabete son verecek en kritik adım olacak. Artık bu yurt dışı menşeli platformlar da, atayacakları iktisadi işletmeciler aracılığıyla, Türkiye'deki ticari faaliyetlerinden doğan vergisel yükümlülükleri yerine getirmek zorunda kalacak. Bu, bir yandan devletin uğradığı milyarlarca liralık vergi kaybını önlerken, diğer yandan da tüm oyuncuların aynı maliyet ve vergi yapısıyla rekabet ettiği, daha adil ve öngörülebilir bir pazar ortamı yaratacak. Bu, sadece büyük yerli platformlar için değil, aynı zamanda kendi internet sitesi üzerinden satış yapmaya çalışan binlerce küçük ve orta ölçekli işletme için de bir "can suyu" niteliği taşıyor.

Tüketici için yeni güvence dönemi: 'Ürün bozuk geldi, kime gideceğim?' derdi bitiyor

Sınır ötesi alışverişin, cazip fiyatlarının arkasında saklanan en büyük risk, şüphesiz, tüketici haklarının hiçe sayılmasıydı. Yurt dışı bir siteden alınan bir ürünün bozuk, sahte veya belirtilen özelliklerde olmaması durumunda, tüketicinin hakkını arayabileceği, derdini anlatabileceği bir muhatap bulması neredeyse imkansızdı. İade süreçlerinin zorluğu, garanti şartlarının belirsizliği ve uyuşmazlık durumunda başvurulabilecek bir hukuki mekanizmanın olmaması, milyonlarca tüketiciyi mağdur ediyordu.

İşte bu yeni düzenleme, tüketicinin bu en temel sorununa bir neşter vuruyor. Artık zorunlu hale getirilen iktisadi temsilci, o yurt dışı platformun, Türkiye'deki hukuki ve ticari sorumlusu olacak. Bir tüketici, satın aldığı ürünle ilgili bir sorun yaşadığında, artık e-posta trafiğiyle veya dilini bilmediği bir müşteri hizmetleriyle uğraşmak yerine, doğrudan Türkiye'deki bu temsilci firmayı muhatap alabilecek. Ürün iadesi, para iadesi, garanti şartlarının uygulanması ve Tüketici Hakem Heyetleri veya mahkemeleri nezdindeki süreçlerde, sorumlu ve hesap verebilir bir taraf olacak. Bu, aynı zamanda, Türkiye'ye gönderilen ürünlerin, ülkenin ürün güvenliği standartlarına ve yönetmeliklerine uygun olup olmadığının denetlenmesini de kolaylaştıracak. Bu adım, online alışverişte bir "güven devrimi" yaratarak, tüketicinin haklarını koruma altına alan en somut güvence mekanizması olacak.

Kayıt dışı ekonomiyle mücadelede stratejik adım

Bu düzenlemenin bir diğer önemli boyutu da, kayıt dışı ekonomi ile mücadeleye yaptığı katkıdır. Bugüne kadar, yurt dışı platformlar üzerinden gerçekleşen milyonlarca dolarlık alışverişin büyük bir kısmı, Türkiye'nin mali radarının dışında kalıyordu. Bu işlemlerden doğan vergiler tahsil edilemiyor, ülkenin cari açığına olumsuz etki eden bu para çıkışı tam olarak denetlenemiyordu.

Temsilci bulundurma zorunluluğu, bu denetimsiz alanı, kayıt altına alarak daha şeffaf bir yapıya kavuşturacak. Türkiye'de kurulacak olan bu iktisadi işletmeler, gerçekleştirdikleri tüm satışları ve elde ettikleri gelirleri resmi olarak beyan etmek zorunda kalacaklar. Bu da, hem KDV hem de kurumlar vergisi olarak devlete önemli bir gelir kapısı açacak. Aynı zamanda, bu platformların Türkiye'deki faaliyetlerinin ve pazar paylarının daha net bir şekilde ölçülebilmesini sağlayarak, gelecekte e-ticaret sektörüne yönelik daha sağlıklı politikaların üretilmesine zemin hazırlayacak. Bu, sadece bir vergi meselesi değil, aynı zamanda ülkenin ekonomik egemenliğini ve mali disiplinini koruma yönünde atılmış stratejik bir adımdır.

Uygulama nasıl olacak ve yaptırımı ne?

Peki, bu devrim niteliğindeki düzenleme ne zaman hayata geçecek ve küresel devler bu kurala uymazsa ne olacak? Ticaret Bakanı Ömer Bolat, düzenlemenin detaylarının ve yürürlük tarihinin, önümüzdeki günlerde Resmi Gazete'de yayımlanacak bir tebliğ ile netleşeceğini belirtti. Ancak, bu tür düzenlemelerde genellikle şirketlere belirli bir "uyum süresi" tanındığı için, zorunluluğun birkaç ay içinde kademeli olarak hayata geçirilmesi bekleniyor.

Asıl merak edilen konu ise, bu kurala uymayan platformlara yönelik uygulanacak yaptırım. Henüz detaylar netleşmese de, uzmanlar, yaptırımların son derece caydırıcı olacağını öngörüyor. Bu yaptırımlar arasında, yüksek miktarlı idari para cezalarından, Türkiye'deki bankalar ve ödeme kuruluşları aracılığıyla bu sitelere yapılan para transferlerinin engellenmesine ve hatta son çare olarak, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) kararıyla bu sitelere Türkiye'den erişimin tamamen engellenmesine kadar uzanan bir dizi seçenek bulunuyor. Milyonlarca müşteriye sahip oldukları Türkiye pazarını kaybetmeyi göze alamayacak olan küresel e-ticaret devlerinin, bu yeni kurala direnmek yerine, uyum gösterme yolunu seçecekleri tahmin ediliyor.

Sonuç olarak, Türkiye, e-ticaret alanında hem kendi yerli üreticisini ve satıcısını koruyan hem de tüketicisinin haklarını güvence altına alan, son derece önemli ve stratejik bir adım attı. Bu yeni dönem, küresel oyuncular için bazı zorlukları beraberinde getirse de, uzun vadede Türkiye pazarını daha adil, daha şeffaf ve daha güvenli bir liman haline getirecek. Artık, Türkiye'de ticaret yapan herkes, bu ticaretin kurallarına da uymak zorunda kalacak.

Kaynak: HABER MERKEZİ