Holdinglerin mal varlıkları ve kârları halkımıza feda olsun" diyerek kapısına dayandığımız holdinglerin işçilerine yapılan çağrıda “İşyerindeki sorunları kanıksama. Ama en çok da sana sözünü ettiğimiz büyük adaletsizliğin üstüne bir düşün. Çünkü memlekette ne kötülük varsa şikayet ettiğin, işçilerin ürettiği zenginliğe bir avuç şirket sahibi ailenin el koymasından.” vurgusu yapılıyor. Sabancı Holding işçileri için kaleme alınan mektup şöyle:

“Kardeş,

Şayet Sabancı’ya bağlı şirketlerin birinde çalışıyorsan, bu mektup sana…

Günde 500 binden fazla kişinin alışveriş yaptığı Carrefoursa marketlerinin birinde kasadasın ya da aynı AVM’nin üst katındaki Teknosa mağazasında satış elemanısın. Belki grubun Otobüs fabrikası Temsa’da montaj işçisisin ya da aynı yerde mühendis. Brissa ya da Kordsa’da çalışıyor, böylece Türkiye’de kullanılan her üç otomobil lastiğinden birini üretiyor olabilirsin. Şu sıralar pek çoğumuzun kapısına bırakılan fahiş faturalarla anılan Enerjisa’ya bağlı dağıtım şirketlerinden birindesin belki ya da Sabancı denince akla ilk gelen şirket olan Akbank’ta bankacısın.

Şirkette yenisin ya da kıdemli. Üretimde mavi yakalı ya da ofiste satıştasın. Belki de grubun üniversitesinde ders veren bir hocasın.

Finansta, markette, mağazacılıkta, otomotivde, turizmde, eğitimde yani neredeyse her sektördesin. Türkiye’nin her yerindesin. 60 bin kişiden fazlasın. Ordu gibisin yani.

Dışarıdan bakıp senin ne kadar şanslı olduğunu söyleyenler var. Çalıştığın şirket Türkiye’nin en büyük sermaye gruplarından biri. Dünya ölçeğinde sayılanlar arasında. Öyle ya koca kurumsal bir holding bu, sigortan tam yatıyor, maaşın pek de aksamıyor. Çok tatmin etmese de ücret artışların oluyor.

Oysa şu hayat pahalılığında “buna da şükür” diyemediğini biliyoruz. Çünkü aldığın ücret çoğunlukla ihtiyaçlarını karşılamaya ya ucu ucuna yetiyor ya kredi kartına açılmana neden oluyor.

Bu holdingin hangi şirketinde hangi pozisyonda çalışıyorsan çalış, kaç para maaş alırsan al, bir büyük tuhaflığın farkında mısın bilmiyoruz?

Çoluğun çocuğun tüm ailenle on binlerce kişisin, para getiren tüm sektörlerde, ülkenin her ili-ilçesindesin, gece gündüz bu şirketler para kazansın diye alın teri göz nuru döküyor, yaşamını buraya veriyorsun ama bu devasa organizasyon küçücük bir ailenin elinde!

Üretiyor, satıyor, planlıyor, gerektiğinde fazla mesai yapıp işleri yetiştiriyorsun, sonunda ancak bir ay geçinecek kadar para kazanıyorsun. Hadi ücretin ortalamanın biraz üstündeyse, köşeye atabildiğini yıllar sonra borçla tamamlayıp belki bir araba, annenden babandan kalanla takviye edip belki bir ev alabilecek kadar kazanıyorsun.

Öte taraftan bu şirketler, senin gibi çalışan on binler sayesinde milyarlarca lira kazanıyor. Daha doğru bir ifadeyle Sabancı ailesi kazanıyor.

Bir tuhaflık yok mu bu işte?

Öyle böyle bir kazanma değil üstelik bu. Mesela geçen seneyi, belki sen kendine ne kadar zam ‘uygun görülecek’ diye düşünüp dururken, Sabancı Holdinge bağlı şirketler net 19,8 milyar lira kârla kapattı. Bir önceki yılın kârı ise 82 milyar liraydı. Mal varlığını, sermaye birikimini de ekle, gerisini sen düşün!

Onlar çok mu çalıştılar da bu devasa kazancı hak ettiler? Sen çok mu kaytarıyorsun ki o kadar kazanamıyorsun!

Şirketin kurucusu Sabancı akıllı bir tüccarmış da almış yürümüş mü? Sen o kadar akıllı değilmişsin demek!

Kim inanır ki buna?

Ama bunu söylüyorlar.

Seni bilmiyoruz ama bu bize gerçekten tuhaf geliyor. On binlerce çalışan büyük bir zenginlik yaratıyor, bir aile bu zenginliğin sahibi oluyor. Neden? Şirket o ailenin de ondan!

Biz bunu tuhaf bulmanın ötesinde, dünyanın en büyük haksızlığı olarak görüyoruz.

Geçen haftalarda Türkiye Komünist Partisi başka holdinglerle birlikte Sabancı Holding’in de kapısına dayanıp sordu.

Dedi ki, farkında mısınız, holdingin sadece 2023 yılı net kârıyla 4 kişilik 540 bin hanenin bir yıllık elektriği karşılanabilir. 2200 adet halk otobüsü alınabilir. 5 milyon 300 bin emekçinin 1 haftalık tatil masrafı karşılanabilir.

Sabancı’ya bağlı şirketlerde çalışan işçi kardeş…

işin ne olursa olsun, pozisyonun neyse ne, bizim tuhaf bulduğumuz, adaletsiz gördüğümüz şeyi bir düşün. Üstüne bir de işyerinde yaşadığın haksızlıkları, belirsizlik ve keyfilikleri koy. Çalıştığın işyerlerinde parti üyelerimiz ve gönüllülerimiz var ve onlardan da biliyoruz ki Türkiye’nin en iyi şirketlerinden bile sayılsalar çalıştığınız yerde her birinizin o kadar çok sorunu var ki.

Sana çağrımız çok basit. İşyerindeki sorunları kanıksama. 

Ama en çok da sana sözünü ettiğimiz büyük adaletsizliğin üstüne bir düşün. Çünkü memlekette ne kötülük varsa şikayet ettiğin, işçilerin ürettiği zenginliğe bir avuç şirket sahibi ailenin el koymasından. Bunu da kanıksama.

Sonra bizimle iletişime geç.

Geç ki, güzel bir geleceğin kapısını birlikte aralayalım.”

Kaynak: BÜLTEN