Toplumun kanayan yaralarından biri olan kısa yoldan statü ve iş sahibi olma hevesi, dijital dünyanın karanlık dehlizlerinde inanılması güç bir 'mağduriyet' hikayesine dönüştü. Sosyal medyada ve çeşitli şikâyet platformlarında son günlerde adeta bir çığ gibi büyüyen sahte diploma şikâyetleri, "bu kadarına da pes" dedirten cinsten. Bu feryatların en çarpıcısı ise, işini kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğunu belirten 'Leyla' takma adlı bir kullanıcıdan geldi.
'Leyla', 21 Haziran 2025 tarihli paylaşımında, X (eski adıyla Twitter) platformu üzerinden bulduğu bir hesapla 40 bin lira karşılığında anlaştığını belirtti. Parayı ödemesinin üzerinden beş gün geçmesine rağmen, kendisine vaat edilen diplomanın e-Devlet sisteminde görünmediğini anlatan 'Leyla', yaşadığı çaresizliği, "Diplomamı alamazsam işimden olacağım. Gerekirse 100 bin lira dahi ödeyebilirim, yeter ki bu işi çözsünler" sözleriyle dile getirdi. Bir suç işlemek için çıktığı yolda dolandırılan bir kişinin, çözüm olarak yine aynı suçu işlemek için daha fazla para teklif etmesi, durumun vahametini ve bireylerin yaşadığı ahlaki çıkmazı net bir şekilde ortaya koydu. Bu durum, sahte diploma şebekelerinin insanların sadece paralarını değil, aynı zamanda mantık ve muhakeme yeteneklerini de nasıl hedef aldığının acı bir kanıtı.
Dolandırıcılara mühlet tanıyan 'mağdur'
Bu yasa dışı ticaretin aktörleri arasındaki ilişki o kadar normalleşmiş ki, dolandırılan bazı kişiler, satın aldıkları ayıplı bir ürünü şikâyet eden bir tüketici edasıyla haklarını arıyor, hatta karşı tarafa tehditler savuruyor. 'Yunus' isimli bir kullanıcının anlattıkları ise bu tuhaf durumun zirve noktasını oluşturuyor. 'Yunus', 4 yıllık bir lisans diploması için bir hesapla iki taksit halinde 25 bin liraya anlaştığını, ilk taksiti ödedikten sonra ise dolandırıcıların kendisiyle iletişimi kestiğini yazdı.
Ancak 'Yunus' pes etmemiş, bir şekilde dolandırıcılarla tekrar iletişim kurup görüntülü bir görüşme dahi yapmış ve ikinci taksiti de göndermiş. Paranın tamamını ödemesine rağmen diplomasına kavuşamayan 'Yunus', şikâyet metninin sonuna dolandırıcılara yönelik akıl almaz bir tehdit ekledi: "Temmuz ayının sonuna kadar diplomam gelmez ve e-Devlet'te görünmezse olacaklardan ben mesul değilim. Bakın bakalım sizlere nasıl ulaşıyorum." Bir suç ortağına karşı bu denli pervasızca bir ültimatom verilmesi, bu yasa dışı pazarın kendi içinde ne denli tuhaf "kurallar" ve "beklentiler" yarattığını gösteriyor.
Konservatuvar hayali dolandırıcı duvarına çarptı
Sahte diploma talepleri sadece lisans veya ön lisans programlarıyla sınırlı kalmıyor. Sanat ve özel yetenek gerektiren alanlarda dahi bu yola başvuranların olması, durumun ne kadar yaygınlaştığını kanıtlıyor. 'İlayda' isimli bir kullanıcı, 23 Temmuz'da yaptığı şikâyette, devlet konservatuarı diplomasına ihtiyacı olduğunu ve 'parayladiplomaa' adlı bir hesaba peşin 25 bin lira ödediğini belirtti. Dolandırıcıların kendisine bir "kayıt" ekranı gösterdiğini ancak mezuniyetinin bir türlü sağlanmadığını ve diplomasının gelmediğini aktardı. Bu durum, dolandırıcıların sadece para alıp ortadan kaybolmadığını, aynı zamanda sahte belgeler ve ekran görüntüleriyle kurbanlarını bir süre oyalama taktiği güttüğünü de ortaya koyuyor.
Benzer şekilde, 'Sudenaz' isimli bir başka kullanıcı ise sadece 2 bin liralık kapora gönderdikten sonra dolandırıldığını anlatarak, dolandırıcılara "İnsanları mağdur etmeyin. Kimse 2000 lirayla zengin olmaz" diyerek adeta ahlak dersi vermeye çalıştı. Bu ifadeler, kendi yaptıkları eylemin yasa dışılığını tamamen göz ardı edip, kendilerini birer meşru müşteri olarak gören zihniyeti deşifre ediyor.
Sahtekârlığın dijital pazarı: Sosyal medya ve şikâyet siteleri
Peki, bu yasa dışı pazar nasıl bu kadar rahat işleyebiliyor? Cevap, dijital dünyanın kontrolsüz alanlarında yatıyor. Sosyal medya platformları, özellikle X ve Instagram, bu şebekeler için adeta birer vitrin görevi görüyor. "Diploma hemen teslim", "e-Devlet onaylı", "Noter tasdikli" gibi vaatlerle açılan hesaplar, kolay yoldan diploma arayışındakiler için birer umut kapısı haline geliyor. Bu hesaplar, genellikle kısa sürede çok sayıda takipçiye ulaşarak güvenilir bir imaj çizmeye çalışıyor ve şikâyet üzerine kapatıldıklarında, birkaç saat içinde yeni bir isimle tekrar ortaya çıkabiliyor.
Bu sürecin en trajikomik durağı ise "Şikayetvar" gibi normalde yasal ticaretin sorunlarını çözmek için kurulmuş olan platformlar. Yaptıkları işin suç olduğunu bile bile dolandırılan kişiler, bu platformları bir "tüketici hakem heyeti" gibi kullanarak seslerini duyurmaya çalışıyor. Bu durum, şikâyet platformlarını istemeden de olsa yasa dışı bir ticaretin "müşteri hizmetleri" masasına dönüştürüyor. Dolandırıcılar, bu şikâyetlerin kendileri için bir risk oluşturmadığını biliyor, çünkü şikâyet eden kişinin de yasalara göre suçlu konumda olduğunun ve asla polise gidemeyeceğinin farkındalar.
Sistemin anatomisi: 'e-devlet onayı' tuzağı
Bu şebekelerin en büyük satış vaadi ve kurbanlarını ikna etme yöntemi, düzenleyecekleri sahte diplomanın e-Devlet sisteminde görüneceği garantisi. Türkiye'de resmi belgelerin doğruluğunun teyit edildiği en güvenilir platform olan e-Devlet'in isminin kullanılması, birçok kişiyi tuzağa düşürüyor. Dolandırıcılar, kurbanlarına genellikle sahte ekran görüntüleri veya üzerinde oynanmış PDF dosyaları göndererek sisteme kayıt yapılmış gibi gösteriyor ve paranın tamamını bu aşamadan sonra talep ediyor.
Para transferi genellikle kayıt dışı ve takibi zor olan ön ödemeli kartlar veya üçüncü şahıslar adına açılmış banka hesapları üzerinden gerçekleştiriliyor. Kurban, paranın tamamını gönderdikten sonra ise dolandırıcı ya hesabı kapatarak ortadan kayboluyor ya da oyalama taktikleriyle zaman kazanmaya çalışıyor. Bu sistemin temel dayanağı, kurbanın çaresizliği ve yasal yollara başvuramayacak olması.
Çift taraflı suç: Hukukçular ne diyor?
Yaşanan bu olaylar silsilesi, hukuki açıdan da oldukça karmaşık bir tablo sunuyor. Ortada tek taraflı bir dolandırıcılık suçundan ziyade, karşılıklı olarak işlenen bir suçlar zinciri bulunuyor. Hukukçulara göre, sahte diploma düzenleyen kişiler, Türk Ceza Kanunu'na (TCK) göre "Resmi Belgede Sahtecilik" ve "Nitelikli Dolandırıcılık" suçlarını işliyor. Bu suçların cezası, yıllarca hapis yatmayı gerektiriyor.
Ancak madalyonun diğer yüzünde, sahte diplomayı satın almak isteyen "mağdurlar" da masum değil. Bir kişi, sahte bir belge düzenlenmesini talep ederek "Suça Azmettirme" suçunu işlemiş oluyor. Daha da önemlisi, bu sahte diplomayı bir işe girmek veya bir statü elde etmek için kullandığı anda, "Resmi Belgenin Kullanılması" suçunu işlemiş sayılıyor ve bu da tıpkı belgeyi düzenleyen kişi gibi cezai bir sorumluluk doğuruyor. Kısacası, dolandırılan kişi polise gidip "Ben sahte diploma almak istedim ama dolandırıldım" dediği anda, kendi işlediği suçu da itiraf etmiş oluyor. İşte bu hukuki çıkmaz, dolandırıcılık şebekelerinin en büyük güvencesini oluşturuyor ve bu yasa dışı pazarın pervasızca büyümeye devam etmesine neden oluyor.