Buca Ege Organize Sanayi Bölgesi (BEGOS) Yönetim Kurulu Başkanı, Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkan Yardımcısı Toygar Narbay, Türk Hazır Giyim sektörünün yüksek bir büyüme potansiyeline sahip olduğunu söyledi. Önümüzdeki 10 yılda Türk hazır giyim sektörünün çeşitli fırsatlarla karşılaşacağını söyleyen Narbay, “Türkiye hazır giyim sektörü olarak en büyük büyüme potansiyeline sahip 3 ülke arasında yer alıyor” dedi.

Narbay: Büyük bir fırsat bizi bekliyor

2022 yılında NATO’nun Çin’i tehdit ülke olarak tanımlaması nedeniyle Çin’in önümüzdeki 10 yılda NATO ile sorun yaşama olasılığının yüksek olduğunu vurgulayan Narbay, bu nedenle global alıcılarının risklerini azaltmak için bu ülkedeki alımlarını başka üretici ülkelere kaydırmak istemeleri ile ortaya çıkacak olan kapasite ihtiyacının bir kısmının Türkiye‘ye yöneleceği öngörüsünde bulundu. Narbay, bu nedenle sektörün mutlaka gerek kur, gerek girdi maliyetleri, gerekse de finansman maliyetleri açısından rekabet edebilir düzeyde olması ve mevcut pazar kaybı olasılığının önüne geçilmesi gerektiğine işaret etti.

Çin’deki üretim kapasitesinin bir kısmı Türkiye’ye kayabilir

Çin’in 2023 yılı hazır giyim ihracatının 165 Milyar Dolar ile Dünya Hazır giyim ihracatının yaklaşık yüzde 30’luk kısmını gerçekleştirdiğini, bunu 45 Milyar Dolar ile Bangladeş, 35 Milyar Dolar ile Vietnam ve 18 Milyar Dolar ile Türkiye’nin izlediğini vurgulayan Narbay, “Hindistan’ın 14.5, Endonezya’nın 8.0,Mısır’ın ise 2.4 Milyar Dolar hazır giyim ihracatı gerçekleştiriyor. Türkiye hala dünya hazır giyim ihracatçıları içinde ilk 5 içindeki en önemli oyunculardan biri. Çin’den yüzde 15-20 bir çıkışı, kapasite olarak kısmen karşılayabilecek en önemli oyunculardan biri Türk Tekstil ve Hazır giyim sektörüdür” dedi.

Narbay: Katma değerimiz çok yüksek

 Türk Hazır Giyim sektöründeki firmaların; ucuz ve yüksek adetlerde üretim yapan Uzakdoğu ve Kuzey Afrikalı rakiplerinin aksine, katma değerli ürünler ve koleksiyon sattıklarına dikkat çeken Narbay, “Marka ve dağıtım kanallarına yatırım yapmaya başladık. Türk Hazır Giyim üreticileri olarak bizler güçlü tekstil sanayiimiz ile birlikte hızlı, kaliteli ve müşteri beklentilerine uygun üretim yapabilme kabiliyetine sahibiz. Bunun yanı sıra ülkemizin coğrafi avantajı nedeni ile Avrupa’ya yakın olması müşterilerimizin gözünde bizleri vazgeçilmez kılıyor. Global Alıcıların bu nedenlerden dolayı Türkiye’den yaptıkları alımlarda rakip ülkelere göre daha fazla bir marj ödemeye hazır olsalar da; rakiplerimiz ile aramızda oluşan yüzde 50 fiyat farkı hem bizleri hem de bizden vazgeçmek istemeyen müşterilerimizi zor duruma sokuyor” dedi. Sektörün kg başı ortalama ihracat değerinin 15.30 dolar/kg olduğunu belirten Narbay, Türkiye’nin ortalama kg ihraç değerinin ise sadece 1.6 dolar/kg olduğunu belirterek,hazır giyim sektörünün Türkiye’nin cari açığın kapanması için net katkı sağlayan en büyük endüstri olduğunu söyledi.

Narbay: Uzun vadeli krediler ile finansman sorunu çözülmeli

Her ne kadar 2025 yılının ikinci yarısında rahatlamayı hissedecek olsak da kurun reel olarak değerlenmesi nedeni ile 2025 yılının ilk yarısının da 2024 yılının ikinci yarısına oranla daha zor geçeceğini belirten Narbay, Eximbank desteklerinin gerilediğine de vurgu yaptı. 2018 yılından itibaren (pandemi yılı olan 2020 hariç) Eximbank ihracat desteklerinin her yıl oransal olarak düştüğünü belirten Narbay “Özellikle kredi desteklerinin ihracata oranı 2018 yılında yüzde 16 seviyesinde iken 2023 yılında yüzde 7.7seviyesine geriledi. İhracat kredilerinin ihracat rakamına oranının 2018 yılındaki yüzde 16 seviyesine çıkartılması gerekiyor. Bununla birlikte banka limitlerinin enflasyon oranında güncellenmesi, Eximbank reeskont faizinde önden tahsilin kaldırılarak maliyetin düşürülmesi, yüksek enflasyon ve faizler nedeni ile eriyen işletme sermayelerinin KGF ile birlikte 1+4 yıl uzun vadeli krediler ile desteklenmesinin işletme finansallarını düzelteceğini düşünüyorum” dedi.

Enflasyonla uyumlu kurun tesis edilinceye dek ihracat bozum kurunda desteğin yüzde 2 seviyesinden yüzde 10 seviyesine çıkartılmasının maliyet kaynaklı hasarı azaltacağının altını çizen Narbay, ”Rekabetçiliğin arttırılması için EYT nedeni ile emekli olan çalışanların iş hayatına dönmeleri ve tecrübe kaybının önüne geçilmesi için vergi ve sigorta primlerinde indirim sağlanması, yeşil dönüşüm, dijitalleşme gibi konularda destek programlarının hazırlanmasının önemine vurgu yaparak bu düzenlemeler ile sektörün ihracat ve istihdamının önemli ölçüde artacağını söyleyebilirim” dedi. Narbay, sektörde toparlanmanın 2025 yılının ikinci yarısında başlayacağını öngördüklerini sözlerine ekledi.

Narbay: Kurun baskılanması ihracatçıyı olumsuz etkiliyor

Narbay, Türkiye ihracatçısının Uzakdoğulu rakiplerine göre fiyat farkının yüzde 50 seviyelerine ulaştığını söyleyerek, “Global alıcılarımız halihazırda Türk Hazır Giyim ürünlerinin kalitesi, pazara yakınlığı ve firmaların hızlı sevk etme kabiliyeti nedeni ile Uzakdoğulu rakiplerine göre yüzde 20 civarında yukarıda olan bir fiyat farkını ödemeye hazır olmalarına rağmen, endüstrinin bugün karşılaştığı yüksek finansman maliyetleri ve enflasyon/kur uyumsuzluğu kaynaklı maliyet farkını ödemek istememekte ve Mısır gibi alternatif tedarik havzalarına üretimlerini kaydırmaları için Türk üreticilere telkinde bulunmaktadırlar. Bu durumun önüne geçilmelidir” dedi.

Gram altın için dudak uçuklatan tahmin! Gram altın için dudak uçuklatan tahmin!

Narbay: Karlılıklarımız eridi

Tüm ihracatçı sektörler gibi Tekstil ve Hazır Giyim Endüstrisinin temel sıkıntısı rekabet gücünü azaltan; enflasyon/döviz kuru uyumsuzluğu ve yüksek ticari faiz oranları olduğunu belirten Narbay,asgari ücret 2023 / 2024 arasında ortalamada yüzde 71 arttı, enflasyon yıl ortasından bakarsanız yüzde 60 oranında gerçekleşti, buna karşın kurun ise yüzde 40 arttığını belirtti. Narbay, “Kur resmi enflasyon kadar artsaydı 2024 Haziran sonu itibarı ile yaklaşık 39 Lira civarında olacaktı. FED ve TCMB M1 ve M2 emisyon farkı hesabı da 39TL’yi işaret ediyor. Ancak Haziran itibarı ile kur 32TL civarında gerçekleşti. Ticari faiz oranları yüzde 12-13 seviyesinden yüzde 55 seviyesine geldi. Bir yıl içerisinde oluşan bu maliyeti maalesef yurtdışı alıcılar, müşterilerimiz ödemiyor. Bu da firmaların karlılıklarını önemli ölçüde eritti” dedi.

Kaynak: BÜLTEN