Türkiye’nin su kaynakları konusunda ciddi bir tehlike ile karşı karşıya olduğu belirtiliyor. TMMOB Kimya Mühendisleri Odası’nın 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiye’nin yakın gelecekte ‘su fakiri’ bir ülke olabileceği uyarısı yapıldı.

Su Kaynaklarının Azalması

Her yıl 22 Mart’ta kutlanan Dünya Su Günü, bu yıl 2.3 milyar insanın güvenli içme suyuna erişim hakkının giderek azaldığı bir ortamda kutlandı. Türkiye de, su kaynakları açısından sorunlu bir bölge olan dünyada, 2050 yılından sonra ciddi anlamda bir su sorunu yaşanacağı öngörülüyor.

Su Fakiri Ülkeler

Kimya Mühendisleri Odası’nın konuya ilişkin açıklamasında, kişi başına su potansiyeli 2 bin metreküpün altındaki ülkeler “su azlığı”, bin metreküpün altındaki ülkeler ise “su fakirliği” çeken ülkeler olarak tanımlandığına dikkat çekildi. Türkiye’nin bugün itibariyle bile su azlığı çeken ülkeler kategorisinde olduğu belirtildi.

Türkiye’nin Su Durumu

Türkiye genelinde toplam yağış miktarlarında Doğu Karadeniz hariç 2050’den itibaren belirgin olmak üzere özellikle Akdeniz, Ege, İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ciddi azalmalar bekleniyor. Tahminlere göre, 2030-2040’lardan itibaren bugün 1365 metreküp olan yıllık kişi başına düşen su potansiyeli, 700 metreküplere kadar gerileyebilir. Yeterli yağış almayan İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi büyük kentlerimiz ciddi bir su sıkıntısı ile karşı karşıya olabilir.

Su Kaynaklarının Kirlenmesi

Ülkemizde su kaynakları büyük bir hızla kirleniyor. Doğu Karadeniz, Fırat ve Akdeniz’deki havzalar hariç bütün akarsular ciddi anlamda kirleniyor. Yağış azlığından dolayı ülkemizin birçok önemli gölü kurumuş ya da kurumak üzeredir.

Su Kıtlığı Tehlikesi

Tüketilebilir yerüstü ve yeraltı suyu potansiyelinin yıllık ortalama 112 milyar m3 olduğu, buna karşılık tüketilen su miktarının yaklaşık 75 milyar m3 olduğu dikkate alındığında, ülkemizi ileride ciddi bir su kıtlığının beklediği tahmin ediliyor. Yıllık binde 12 nüfus artışı, göçler ve nüfusun coğrafi dağılımı göz önüne alındığında, en iyimser tahminle mevcut kaynakların en fazla 2055 yılına kadar yeterli olacağı anlaşılmaktadır.

Su Erişimi Bir İnsanlık Hakkıdır

Suya erişim bir insanlık hakkıdır. Planlama olmadan suyun yönetilmesi mümkün değildir. Su olmadan hayatın devamlılığını sağlamak olanaksızdır. Tarım, endüstri, enerji ile ilgili faaliyetleri su olmadan yürütmek mümkün değildir.

Kaynak: HABER MERKEZİ