Fevzi Efe Sekitmez / Son dönemlerin yükselen isimlerinden Zei, Dokuz Eylül Gazetesi'ne hayatını ve müzikal yolculuğunu anlattı. Hindistan'dan yola çıkan Zei, farklı kültürleri müziğinde bir araya getirirken aynı zamanda mevcut piyasada ayakta kalma mücadelesi veriyor. Müzik sektöründe kadın olmanın ve özellikle rap müzik yapan bir kadın olmanın dinleyenler açısından farklı algılandığından bahseden Zei, kafasına koyduğunu yapacak olanlardan. Türkiye, Zei ile dişli bir müzisyene tanıklık edecek gibi duruyor.
Erzincan'dan Hindistan'a
1999 yılında Singapur'da dünyaya gelen Zei, 7 yaşında babasının radikal kararı ile Türkiye'ye, Kocaeli'nin İzmit ilçesine taşındı. Annesi Hint asıllı Singapur vatandaşı, babası ise Erzincanlı olan Zei, çok kültürlü bir ailede büyüdü. Anadolu ve Asya kültürlerinin zenginliğini içselleştirdiği bu ortamda, Zei'nin kültürel birikimi müziğine de yansıyor.
Çok kültürlü bir çocukluk
Zei, çok kültürli bir çocukluk süreci yaşadıktan sonra bugüne varan profesyonel müzisyenlik yolculuğunu şöyle anlattı;
''Selam ben Zei. 1999 yılında Singapur’da doğdum. Babamın radikal kararıyla 7 yaşımda Türkiye’ye, Kocaeli İzmit’e taşındık. Annem Hint asıllı Singapur vatandaşı, babam ise Erzincanlı. Çok kültürlü bir ailede büyüdüm. Hem Anadolu'nun hem de Asya’nın kültürünü buram buram yaşadığım bir ailede büyüdüm. İlkokul, ortaokul, lise ve üniversite hayatının tamamını Türkiye’de okudum. Bahçeşehir Üniversitesi’nde tam burslu inşaat mühendisliği kazanmamla ailemin yoğun isteği üzerine inşaat mühendisliği okudum. Tabi bu benim hayallerimi kısıtlamadı ve müzik hep içimde vardı. Dokuz yaşımdan beri şarkılar yazıp söylüyorum. Profesyonel bir hayatın olacağını müzikte çok düşünmüyordum ta ki menajerim Deniz Doku ile tanışana kadar. Bana gerçekten müzikle ilgili bütün hırs ve azmi depolayan kişi Deniz'dir. İyi ki var, gerçekten onu çok seviyorum ve beni profesyonel müzik hayatıma başlatan kişi Deniz Doku'dur. Deniz'in yoğun ısrarı üzerine ilk stüdyo kaydımı 2022 yılında "Ara" parçasıyla gerçekleştirdim ve şimdi gördüğünüz gibi iki yıllık profesyonel müzik serüvenim böyle başladı.''
"Etnik bir köken benim için avantaj"
Müziğinin güçlü bir müzik olduğunu vurgulayan Zei, şöyle devam etti;
''Güçlü bir müzikten kastım, kendini seven ve kendinden emin bir tarzım olduğunu düşünüyorum. Hiçbir zaman bana altın tepside bir hayat sunulmadı; o yüzden yaptığım her şeyi kazıya kazıya, çabalayarak, emek vererek elde ettim. O yüzden yazdığım şarkılar da genellikle bu güçten, azim ve hırstan bahsediyor. Ben güçlü ve mutlu bir kadınım ve bu konuda diğer kadınlara da ilham olmak istiyorum. Tabi her şarkıda bunlardan bahsetmem; anlık olarak yaşadığım hissiyatları da yazdığım çok parçam var. Etnik bir kökene sahip olmak tabii ki de benim için bir avantaj çünkü birden fazla müzik türü ile büyüyorsun, birden fazla dil duyuyorsun ve tabii ki de bunun olumlu etkileri oluyor.''
"İlk ezberlediğim Türkçe şarkı"
İlk ezberlediği Türkçe şarkının Mihriban türküsü olduğunu belirten Zei, hikayesine şöyle devam etti;
''Çünkü babamın en sevdiği şarkı. Onu mutlu etmek için söylüyordum çocukken. Yolculuklarımızda ailemize söylerdim. Hep büyüdükçe türkülere olan ilgim arttı. Bir süre sonra kuzenim Merve ablam 2007 yılında Ceza'nın "Holocaust" şarkısıyla tanıştırdı beni ve Türkçe rap ile tanışma anım odur. Ortaokul ve lise dönemlerinde Ais, Ezhel, Sansar Salvo, Gazapizm gibi isimler dinliyordum. Tabi o zamanlar Türkçe rap çok yeraltında olduğu için çoğu insan beni dışlıyordu. 2017 yılında İstanbul Beşiktaş’a üniversite için taşındığımda Antalyalı bir grupla tanıştım. O zamanlar daha Ezhel’in albümü tam patlamamıştı. Sokaklarda freestyle atıyorlardı ve gerçekten çok özenmiştim onlara. İlk rap parçamı 2017 yılında yazdım. Tabi çocukken bir sürü parça yazıyordum ama ciddiye alınacak şeyler değildi.''
"Rap müziğini sokaklarda öğrendim"
Rap yapmayı sokaklarda öğrendiğini söyleyen Zei, müzik yolculuğunu şu ifadelerle aktardı;
''Çünkü zaten hip-hop’ın kültürü de sokaklarla büyüyen bir kültür. Çocukluğumdan beri tam bir sokak çocuğu diyebilirdim kendime. Kendimi hep en çok oralara ait hissettim. Babaannem hep balkondan çıkıp bağırırdı: (Zeynep eve gel artık, yeter bütün gün sokaktasın). Uzun bir süre yazdım ama kimseyle paylaşmadım. Kağıtlarda arkadaşlarıma şarkılarımı söylüyordum; artık insanlar ezberlemişlerdi. Hobi olarak yaptığım bir şeydi ama Deniz beni gerçekten ikna etti bu konuda başarılı olacağımı ve geleceğim olabileceğini söyledi. Ben de aldım gazı ve şimdi hayallerimin peşinden, en çok istediğim o gizli arzumu gerçekleştirmenin hazzını yaşıyorum.''
Kadın olmak
Zei, 9 Eylül gazetesinin ''yaptığın müzikte kadın olmanın zorluklarını hissediyor musun?'' şeklindeki sorusunu da şöyle cavapladı;
''Bir kadın olarak sektörde yaşadığım zorluk için şunu söyleyebilirim: Bir erkek rapçi cinsellikten, gece hayatından, yanındaki kadınlardan ya da ne kadar çok parası olduğundan bahsettiğinde kimse onu yadırgamaz ama bir kadın bunlardan bahsettiğinde rahatsız olurlar. Çünkü toplumumuzun kadın algısı evde otur, yemek yap olduğu için güçlü kadınlardan rahatsız oluyorlar ama bunları da aşacağız.''
9 Eylül'ün, ''Evgeny Grinko ile birlikte yaptığın düet sosyal medyada çok konuşuluyor. Bize hikayesinden bahsedebilir misin?'' şeklindeki bir diğer sorusuna ise yanıt şu oldu;
''Evgeny Grinko'nun Zorlu konserinin operasyonunu yönettim; hem kulis hem teknik kısımlarıyla ben ilgilendim. Aslında şans eseri değil işim olduğu için denk gelmiştim Evgeny ile. Prova yaparken hemen yanına gittim ve onunla bir şarkı söylemek istediğimi dile getirdim. Evgeny mükemmel bir insan, teklifimi kırmadı ve hemen çok sevilen şarkısı "Valse"ı çaldı. Ben de o an içimden ne geliyorsa onu söyledim. Aslında sosyal medyadaki bütün içeriklerimde öyle; içimden ne geliyorsa o.
Ben hayal kurmayı çok seviyorum. Hayallerim bana en büyük ilhamım. Spesifik bir sanatçı olduğunu söyleyemem. Yaşadığım hisleri aktarabilmek çok ayrı bir haz. Karşındakinin de bunu hissetmesi bambaşka bir durum.''
Zia'ya son olarak, ''ilham aldığın kişiler ve müzik kariyerinde kendine koyduğun hedefler neler?'' diye sorduk;
''Dediğim gibi o an ne hissediyorsam, ne yaşıyorsam onu yazıyorum. Genelde sanatçı dostu hiçbir uygulama yok. Eğer özellikle no name sanatçıysanız, hala hevesinizi kırmak en büyük hobileri. Ama bunu yapmaları normal çünkü size diyecekler ki: "Bizsiz hiçbir şey olamazsın." Ama şunun farkında değiller; ben kafama koyduğum şeyi her zaman elde ederim ve bunun için hiç kimseye de ihtiyacım yok. Çok fazla mobbing var ya da gereksiz överler. Saflığınızı ve toyluğunuzu kullanarak sizden faydalanmaya çalışırlar. Ama Zei bunları yemez.
Şu anda rekabet içinde olduğum bir sanatçı yok. Yaptığım bir türde bir kadın sanatçı olmadığı için şu anda henüz kendime rakip olarak birisini göremiyorum. Müzik trendlerine göre değil, içimden ne geliyorsa onu yapıyorum. Kendi sanatımı icra ediyorum, bence beni farklı kılan şey de bu olacak.''