Türkiye'nin altında Alman bilim insanları tarafından keşfedilen devasa yarık, ülke genelinde endişe yarattı. Göttingen Üniversitesi'nin ortaya çıkardığı bu ürkütücü keşif, Türkiye'den İran'a kadar uzanan tam 1500 kilometrelik bir yarık hattını gözler önüne serdi. Bu gelişme, yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür’ün uzun zamandır vurguladığı yüksek deprem riski uyarılarını yeniden gündeme taşırken, Türkiye'nin jeolojik yapısı ve deprem tehdidi konusundaki kaygıları da artırdı. Dünyada da büyük yankı uyandıran bu keşif, Türkiye'nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi gerektiğini bir kez daha gösterdi.
Naci Görür'den kritik uyarı: "Enerji biriktiriyor"
Prof. Dr. Naci Görür, Habertürk canlı yayınında konuya ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunarak, keşfedilen yarığın büyük bir deprem riski taşıdığı uyarısında bulundu. Görür, Alman bilim insanlarının keşfinin, kendisinin sık sık vurguladığı yüksek deprem riski bölgeleriyle örtüştüğünü belirterek, bu yarık hattının deprem üretme potansiyeline sahip olduğuna dikkat çekti. "Enerji biriktiriyor" diyerek uyaran Görür, bölgedeki sismik aktivitenin yakından takip edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması gerektiğini vurguladı. Görür'ün bu kritik uyarısı, hem vatandaşlar hem de yetkililer tarafından ciddiye alınması gereken önemli bir uyarı niteliği taşıyor.
"Yarık Bingöl Karlıova'dan Yunanistan'a kadar uzanıyor"
Prof. Dr. Naci Görür, keşfedilen yarık hattının uzunluğunu ve coğrafi konumunu netleştirerek, yarığın "Bingöl Karlıova'dan başlayıp Yunanistan'a kadar" uzandığını söyledi. Bu yarık hattının bir "levha sınırı" olduğunu belirten Görür, depremlerin genellikle levha sınırlarında veya levha içlerinde meydana geldiğini hatırlattı. Görür'ün bu açıklaması, keşfedilen yarık hattının büyük bir jeolojik öneme sahip olduğunu ve geniş bir coğrafyayı etkileyebilecek deprem tehdidi oluşturduğunu gösteriyor. Bingöl Karlıova'dan Yunanistan'a kadar uzanan bu hat üzerinde yaşayan milyonlarca insanın deprem riskiyle karşı karşıya olduğu ve gerekli önlemlerin acil olarak alınması gerektiği vurgulanıyor.
Kuzey Anadolu Fayı doğudan batıya depremleri taşıyor
Prof. Dr. Naci Görür, Kuzey Anadolu Fayı'nın (KAF) davranış biçimine de dikkat çekerek, fayın depremleri doğudan batıya doğru taşıdığını belirtti. Görür, "Kuzey Anadolu Fayı'nın bir davranışı var. Depremleri doğudan batıya doğru taşıyor. Her nerede deprem olmuşsa bir sonraki deprem batısında olmuş" diyerek, KAF'ın deprem aktivitesinin doğudan batıya doğru bir silsile halinde ilerlediğini ve bu durumun Marmara Bölgesi için artık ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı. Görür, "Deprem doğudan batıya göç ediyor. En son deprem Marmara'nın kapısını çaldı" sözleriyle, Marmara depreminin kaçınılmaz olduğunu ve hazırlıkların ivedilikle yapılması gerektiğini belirtti. Görür, Marmara'da beklenen depremin ardından Kuzey Anadolu Fayı'nın yaklaşık 200 sene depreme "mola vereceğini" ancak yan kollarda depremlerin devam edebileceğini de sözlerine ekledi.
İstanbul Depremi için %47 olasılık uyarısı
Prof. Dr. Naci Görür, olası İstanbul depremine ilişkin endişeleri yeniden dile getirerek, 30 yıl içinde büyük bir deprem olacağını ve bu depremin gerçekleşme olasılığının yüzde 47 olduğunu yineledi. Görür'ün bu uyarısı, İstanbul depremi riskini ciddiye almak ve gerekli önlemleri hızlandırmak gerektiğini bir kez daha vurguluyor. Görür, deprem beklenen fay hattı hakkında da konuşarak, kıyı bölgelere dikkat çekti ve "Kırılmamış yere enerji transfer edilir. Transfer edilen kesim orta Marmara fayı. Sebebi burada enerji birikiyor. Özelikle kıyı bölgelere dikkat etmek gerekir" dedi. Görür'ün bu sözleri, İstanbul depreminin özellikle kıyı bölgelerinde daha yıkıcı olabileceği ve bu bölgelerde yaşayan vatandaşların daha dikkatli olması gerektiği anlamına geliyor.
Ege Denizi depremleri normal faylardan kaynaklanıyor
Prof. Dr. Naci Görür, Ege Denizi'ndeki deprem hareketliliği ile ilgili de açıklamalarda bulunarak, bölgedeki depremlerin normal faylardan kaynaklandığını belirtti. Görür, "Güneyden Afrika Levhası Anadolu'nun altına dalıyor dedik. Alta dalan levha Afrika levhası, eriyor. Mağma olarak yüzeye çıkıyor. Aynı zamanda bu dalma batma yüzünden geriliyor. Doğu batı yönünde normal faylar meydana geliyor. Hem faylar hem de lav çıkışı burada depreme neden oluyor" şeklinde konuşarak, Ege Denizi'ndeki deprem aktivitesinin nedenlerini jeolojik olarak açıkladı. Görür, bölgedeki normal fayların ve volkanik aktivitenin deprem oluşturma potansiyeline sahip olduğunu ve bu durumun sürekli olarak devam edeceğini vurguladı.
Tsunami riski ve alınması gereken tedbirler
Prof. Dr. Naci Görür, Ege Denizi'ndeki deprem hareketliliğinin tsunami riski de taşıdığını belirterek, "250 kilometre uzaklıkta. Bunlar normal faylar. Bu normal faylardaki hareketler küçük deprem oluşturuyor. Büyük volkan patlaması olursa o zaman bizim ülkemiz etkilenir. Bunlar olmadığı sürece bizim kıyılarımıza etkisi sınırlıdır" dedi. Görür, Ege Denizi'ndeki depremlerin Türkiye kıyılarını doğrudan ve büyük bir tsunami ile vurma ihtimalinin düşük olduğunu ancak büyük bir volkan patlaması durumunda tsunami riskinin artabileceğini söyledi. Görür, yetkililerin gerekli tedbirleri aldığını ve tsunami olması durumunda dayanıksız binaların yıkılabileceğini ancak büyük bir afet beklemediğini de sözlerine ekledi. Görür'ün bu açıklamaları, Ege Denizi'ndeki deprem ve tsunami tehdidine karşı vatandaşların bilinçlenmesi ve gerekli önlemleri alması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.