Türkiye'nin hafızasına kazınan o kapkaranlık gece, aslında akşam saatlerinde başlayan bir dizi hareketlilikle ilk sinyallerini vermişti. Ancak kamuoyunun, yani sıradan vatandaşların "bir şeylerin ters gittiğini" anladığı ilk an, İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan Boğaziçi (şimdiki adıyla 15 Temmuz Şehitler Köprüsü) ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinin, bir grup asker tarafından jandarma araçlarıyla tek yönlü olarak trafiğe kapatılması oldu. Saatler yaklaşık 22.00'ı gösteriyordu. Bu olağandışı durum, sosyal medyada hızla yayılarak "İstanbul'da neler oluyor?" sorusunu milyonların zihnine düşürdü. Aynı dakikalarda, başkent Ankara semalarında F-16 savaş uçaklarının alçak uçuş yapmaya başlaması, endişeleri bir paniğe dönüştürdü. Uçakların yarattığı sonik patlamalar, Ankara'da yaşayanlar için yaşanacak dehşetin habercisi gibiydi.
Hain planın ilanı: TRT binası işgal ediliyor
Darbe girişiminin bir sonraki adımı, psikolojik üstünlüğü ele geçirmek ve halka korku salmak amacıyla devletin resmi yayın organını ele geçirmekti. Saat 23.00 sularında, bir grup darbeci asker, TRT'nin Harbiye'deki binasına girdi. Kısa bir süre sonra, saatler 00.13'ü gösterdiğinde, spiker Tijen Karaş'a silah zoruyla, kendilerini "Yurtta Sulh Konseyi" olarak adlandıran cunta tarafından hazırlanan darbe bildirisi okutuldu. Tüm ülkede sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağı ilan edildiği duyuruldu. Bu bildiri, FETÖ'cü hainlerin, devletin tüm kurumlarını ele geçirme ve milli iradeyi gasp etme niyetlerini tüm çıplaklığıyla ortaya koyan andı. Bu, aynı zamanda, milletin kendi kaderine sahip çıkmak için harekete geçeceği tarihi direnişin de başlangıç noktası oldu.
Tarihi an: Cep telefonu ekranından millete direniş çağrısı
Cuntacılar devlet televizyonundan bildiri okuturken, o sırada Marmaris'te bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, darbe girişimine karşı tarihi bir hamle yaptı. Saat 00.24'te, bir televizyon kanalına cep telefonu uygulaması FaceTime üzerinden canlı yayına bağlandı. Bu, darbenin seyrini değiştiren en kritik anlardan biriydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılanın bir kalkışma olduğunu belirterek, "Milletimi meydanlara, havalimanlarına davet ediyorum. Milletin gücünün üstünde bir güç ben tanımadım bugüne kadar," diyerek halkı demokrasiye sahip çıkmaya çağırdı. Teknolojinin en basit imkanlarıyla yapılan bu çağrı, milyonlarca insana ulaştı ve sönmek üzere olan umutları yeniden alevlendirdi. Bu andan itibaren, Türkiye'nin dört bir yanında insanlar, ellerinde sadece Türk bayraklarıyla sokaklara ve meydanlara akın etmeye başladı.
Milli irade tankların karşısında: Bir milletin şahlanışı
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısıyla birlikte, gecenin seyri tamamen değişti. İstanbul'da Atatürk Havalimanı'na, Ankara'da Kızılay Meydanı'na ve ülkenin dört bir yanındaki kritik noktalara doğru bir insan seli akmaya başladı. Köprüleri kapatan, kışlalarından çıkan tankların önüne silahsız bir şekilde yatan insanlar, tarihte eşi benzeri görülmemiş bir direniş destanı yazıyordu. O gece, siyasi görüşü ne olursa olsun, vatan ve demokrasi paydasında birleşen yüz binlerce kahraman, namluların, tankların ve helikopterlerden açılan ateşin üzerine korkusuzca yürüdü. Bu şanlı direniş, FETÖ'cü teröristlerin en büyük yanlış hesabının, bu necip milletin vatan sevgisini ve cesaretini hafife almaları olduğunu kanıtladı.
Demokrasinin kalbine saldırı: Gazi meclis bombalanıyor
Milletin direnişi karşısında çaresiz kalan darbeciler, cinnet halinde en alçak saldırılarından birini gerçekleştirdi. Saatler 02.30'u gösterdiğinde, milli iradenin tecelligahı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), darbeci pilotların kullandığı savaş uçakları tarafından bombalandı. Kurtuluş Savaşı'nı yönetmiş, nice badireler atlatmış Gazi Meclis, tarihinde ilk kez kendi ordusunun üniformasını giyen hainler tarafından hedef alınıyordu. Saldırı anında Meclis'te bulunan milletvekilleri ve personel, sığınaklara inerek çalışmalarına devam etti ve darbecilere karşı ortak bir duruş sergiledi. Meclis'in bombalanması, darbecilerin bu topraklara ve onun değerlerine ne kadar yabancılaştığını ve gözlerinin ne kadar döndüğünü gösteren en acı delillerden biriydi.
Gecenin sabahı: Zaferin adı Türkiye
Gece boyunca süren çatışmalar, bombalamalar ve alçak saldırılar, günün ilk ışıklarıyla birlikte seyrini değiştirmeye başladı. Milletin kararlı duruşu, emniyet güçlerinin ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki vatansever subay ve askerlerin direnişiyle birleşince, darbeciler birer birer etkisiz hale getirilmeye başlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sabaha karşı saat 04.00 sularında İstanbul'a inmesi ve halka seslenmesi, zaferin müjdecisi oldu. Darbenin beyin takımının bulunduğu Akıncı Üssü'ne operasyonlar düzenlendi, teslim olan darbeciler gözaltına alındı. 251 vatan evladının şehit düştüğü, binlerce vatandaşın gazi olduğu o karanlık gece, milletin yazdığı demokrasi zaferiyle aydınlandı. Bu nedenle her yıl dönümünde, o gece yaşananlar unutulmamakta ve 15 Temmuz, Demokrasi ve Milli Birlik Günü olarak anılmaktadır. Bu yıl da "Zaferin Adı Türkiye" temasıyla, o gece vatan için canını siper eden kahramanlar bir kez daha minnetle ve rahmetle yâd ediliyor.