Midyat ilçesindeki Mor Gabriel Manastırı’nda görevli Süryani Şükrü Aktaş, günümüzde ilçe merkezi ve köylerinde yaşayan Süryaniler tarafından konuşulan ve kilise dualarında da yer alan Süryanicenin unutulmaması için çocuklarına ders vermeye başladı. Süryanicenin en eski dillerden biri olduğunu belirten Aktaş, “Midyat’ta daha önceden yüzyıllar öncesinden beri Süryanicenin yanı sıra Arapça, Türkçe, Kürtçe konuşulmaktadır. Midyat, gerçekten de bir diller ve diller diyarıdır. Süryanice dünyanın en eski dillerinden bir tanesidir. Sami diller grubuna giriyor, Arapça ve İbranice ile kardeş dildir. Hem yazı olarak hem gramer, dil bilgisi olarak, hem de telaffuz olarak benzer birçok yönü vardır. Çok eski geçmişi var ve bu dil milattan önceki dönemlerde de bu bölgede konuşulan bir dildir. Hıristiyanlıktan sonraki dönemde de yani İsa Mesih’in doğumundan sonraki dönemde de Süryanilerin ana dili olarak kalmış ve halen anavatanı olan yukarı Mezopotamya ve Turabdin bölgesinde kendi aramızda konuştuğumuz, dualarımızı, ayinlerimizi, tüm kilise ilahilerini söylediğimiz çok kutsal bir dilimizdir” dedi.
‘DİL GEÇMİŞ ZAMANLA ŞİMDİKİ ZAMANI BİRBİRİNE BAĞLIYOR’
Dilin unutulmaması için eğitim kurumlarının da açılmasını isteyen Aktaş, “Sadece Süryaniler için değil, tüm Hıristiyanlar için kutsal bir dildir. Bunun korunması için çok büyük çaba sarf etmemiz lazım. Çünkü son yüzyılda Süryaniceyi eğiten kurumlar kapanınca, sadece bazen köy medreselerinde, bazen kilise medreselerinde ve özellikle de aile bireyleri tarafından aile içi evlerde konuşuluyor ki unutulmasın ve önemini yitirmesin. Çünkü dil geçmiş zamanla şimdiki zamanı birbirine bağlayan en önemli etkendir, olgudur. Bu dili unuttuğumuz an Süryani ataları tarafından Süryanice ile yazılmış tüm eserleri artık okuyamayız. Dolayısıyla geçmiş zamandan kopmuş bir hayat sürmek zorunda kalacağız. Bu da bizim için çok büyük kayıp olur. Her bir Süryani ailesi, anne babalar çocuklarına öğretmesi için çok büyük emek sarf etmeli. Kendi aralarında, özellikle evdeyken Süryaniceyi konuşmalı, Süryaniceyi öğretmeli, yazmalı, okumalı. Öğrenciler zaten büyük bir zamanlarını okulda geçiriyor, devlet okullarında geçiriyor. Avrupa’da bizim halkımızın yaşadığı en önemli sorulardan bir tanesi de bu dilin kaybolmasıdır. Oradaki gençlerin, çocukların asimile olduğu, artık babalarla çocuklar birbirleriyle anlaşamaz duruma gelmişler. Çünkü Süryaniceyi unutmuşlar. Biz de aynı duruma düşmemek için bu kutsal dili, bu tarihi, tarihimizin en önemli etkenlerinden biri olan Süryanice dilini çocuklarımıza öğretmek için çok büyük çaba sarf ediyoruz, sarf etmeliyiz. Ama umarız tabi bu dilin kaybolmaması için, yazılı edebiyatı olan, tarihi bu dilin ve kutsal olan bu dilin kaybolmaması için en kısa zamanda dili eğiten kurumları açılır ve orada Süryaniceyi öğrenmek için başvuracak öğrenciler olacak ki önümüzdeki nesillere aktarılsın, unutulması ve kaybolmasın” diye konuştu.