9 Eylül Gazetesi'nden Mert Yasin Alpdündar'ın haberine göre; İzmir Ticaret Borsası (İTB) Ekim ayı Olağan Meclis Toplantısı, İzmir Ticaret Odası Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. İTB Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer idaresinde yapılan meclise, İTB meclis üyeleri katıldı. İTB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Uçak, “Üreticilerimiz tarımsal üretimden para kazanmalı, geçimini devam ettirebilmeli ki üretime devam etsin. Ekilmeyen tarım arazilerimizin artması, köylerimizin boşalması, ortalama çiftçi yaşının yükselmesi, gençlerin bu sektörde gelecek görmemesi tarımdaki kazançların istikrarsız olmasından kaynaklanıyor” dedi.
‘YÜKSEK ENFLASYONUN TRAVMASINI ÜZERİMİZDEN ATMAMIZ KOLAY GÖRÜNMÜYOR’
İTB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Uçak, sözlerine TUSAŞ’a yönelik terör saldırısını kınayarak başladı. Son birkaç yılda ekonominin büyük tahribata uğradığını söyleyerek sözlerine devam eden Uçak, “Geçen yıl atılmaya başlanan rasyonel adımların nihayet çalışmaya başladığını, enflasyondaki gerileme ve cari açıktaki azalma başta olmak üzere, önemli göstergelerde izliyoruz. Ancak, ihmal edilmiş tehditleri temsil eden “gri gergedan metaforu” misali hayatımıza yeniden giren yüksek enflasyonun yarattığı derin travmanın etkilerini daha uzun süre üzerimizden atmamız kolay görünmüyor. Ekonominin tüm aktörlerinde büyük bir stres var ve bu stres, fiyatlama alışkanlığından yatırım iştahına kadar her şeyi negatif etkiliyor” ifadelerini kullandı. Uçak, “Bu nedenle ekonomide günlük telaşın ötesine geçip üretim hayatımızı yüksek katma değer, ileri teknoloji ve sürdürülebilirlik ilkeleri çerçevesinde radikal bir dönüşümden geçirmemiz şart” diye konuştu.
‘İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE UYUM SAĞLANMALI’
“Türkiye İstatistik Kurumu 2024 yılı bitkisel üretim ikinci tahminlerini geçtiğimiz günlerde yayınladı” diyerek sözlerine devam eden Uçak, “Buna göre yem bitkileri hariç tarla ürünleri olan tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerin üretiminin 2023 yılına göre yüzde 5,2 azalacağı; sebzelerde yüzde 6, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde yüzde 3,5 oranında artış olacağı tahmin edildi. Son 5-10 yılda olduğu gibi, bu yılda iklim değişikliğinin etkilerini tarımda çok net hissettik. Birçok bölgemizdeki yetersiz yağışlar veya don ve dolu gibi hava olayları verim ve kaliteyi olumsuz etkiledi” diye belirtti. İklim değişikliğine uyum sağlamanın önemine vurgu yapan Uçak, “Kıt su kaynaklarının daha verimli kullanılması, toprak kalitesini artırıcı onarıcı tarım faaliyetleri, susuzluğa ve sıcaklığa dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesi ve belki de en önemlisi israfının önlenmesi, iklim değişikliğine uyumda öne çıkan tarımsal önlemler. Bunları yaparken de teknolojiyi etkin bir şekilde kullanmamız gerektiğini düşünüyorum” diye vurguladı.
‘ÜRETİCİ KAZANÇLARDAN MEMNUN DEĞİL’
Ürün piyasalarında da önemli sorunlar ile karşı karşıya olduklarını sözlerine ekleyen Uçak, “Üreticilerimizin birçoğu fiyatlardan, dolayısıyla kazançlarından memnun değil. Bu duruma birkaç üründe örnek vermek istiyorum. Bölgemizin önemli ürünlerinden olan sanayi tipi domatesin geçen sezonki ortalama kilogram fiyatı 2,9 lirayken, bu sezon çok küçük bir artışla 3 lira olarak gerçekleşti. Geçtiğimiz yıl Ekim ayında ortalama 12,1 lira olan sütün kilosu bu yıl sadece yüzde 16 artış ile ortalama 14,3 olarak işlem görüyor. 2023 yılı Temmuz ayında Borsamızda ortalama 8,2 lira olan TMO’nun müstahsilden buğday alım fiyatı bu yıl aynı ayda sadece yüzde 8 artış ile ortalama 8,8 lira olarak gerçekleşti. Fiyatlardaki memnuniyetsizliğinin temel sebebi üretim maliyetlerinin yüksek olması, hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısı” diye söyledi.
'ÜRETİCİ PARA KAZANMALI'
Uçak, “Üreticilerimiz tarımsal üretimden para kazanmalı, geçimini devam ettirebilmeli ki üretime devam etsin. Ekilmeyen tarım arazilerimizin artması, köylerimizin boşalması, ortalama çiftçi yaşının yükselmesi, gençlerin bu sektörde gelecek görmemesi tarımdaki kazançların istikrarsız olmasından kaynaklanıyor. Tarım ve gıdayı stratejik bir sektör olarak tanımlıyorsak, üreticiyi tatmin edecek gelir seviyesinin oluşmasını da sağlamak durumundayız” dedi.
Uçak, gıda güvencesini temin edebilmek için çiftçiye pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğinin altını çizerek sözlerini şu şekilde sürdürdü
“Ekonomide sıkıntılı bir dönemden geçtiğimizin, kaynaklarımızın yetersiz olduğunun farkındayız ama gıda güvencesini temin etmek için çiftçimize pozitif ayırımcılık yapmak durumunda olduğumuzu düşünüyorum. Bu anlamda desteklemeler büyük öneme sahip. 2024 yılı için Merkezi Yönetim Bütçesinden tarımsal desteklemeler için yaklaşık 91 milyar lira pay ayrılmıştı. Mecliste görüşmelerine başlanan 2025 yılı bütçesinde ise desteklemeler için yüzde 48’lik artışla 135 milyar lira ayrıldığını görüyoruz. 2025 yılı sonu itibariyle hedeflenen enflasyon oranının Orta Vadeli Programa göre yüzde 17,5, piyasa beklenti anketlerine göre yüzde 25-30 aralığında olduğunu düşünürsek destekleme bütçesinde önemli bir artış öngörüldüğünü söyleyebiliriz. Ancak toplam bütçe kadar ürünler bazında verilecek destek, hatta bu desteğin ödeme zamanı da çok önemli. Örneğin pamukta son üç sezondur kilo başına 1,6 lira olarak verilen prim miktarı özellikle bu sezon için üreticimizin beklentisinin çok altında kaldı. Gelecek yıl pamuk primi ne kadar olacak? Gerçekten üretimi ve üreticiyi teşvik edecek bir destekleme yapabilecek miyiz? İlk defa uygulanacak yeni bitkisel üretim destekleme modeli ile tüm bunları 2025 yılında görmüş olacağız.”