İstanbul'daki 6.2 şiddetindeki depremin etkisi 550 kilometre uzaklıktaki İzmir'den de hissedilirken uzmanlardan da uyarılar gelmeye devam etti. Sadece İzmir değil, deprem bölgesi olan tüm kentlerde "Acaba sorusu" cevap ararken neler yapılacağına dair bugüne kadar atılan adımların yetersizliği ise kısa süreli gündem olmaktan başka bir eşi yaramıyor.  Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer, İzmir'in deprem riski açısından İstanbul'dan daha tehlikeli olduğunu belirterek, özellikle belirli ilçelerdeki zemin yapılarının risk oluşturduğuna dikkat çekti. Öziçer, deprem konusunda Türkiye'nin en çok konuşulan şehirlerinden biri olan İstanbul'a odaklanıldığını ancak İzmir'in, risk açısından İstanbul'dan daha tehlikeli olduğunu vurguladı. Deprem riski açısından İzmir'in Karşıyaka, Çiğli, Bayraklı, Bornova, Konak, Balçova, Narlıdere ve Güzelbahçe gibi ilçelerine dikkat çekti. Öziçer, bu ilçelerdeki alüvyon tabakalarının, deprem dalgalarının şiddetini artırdığını ifade etti.

"İzmir İstanbul'dan daha riskli"

Öziçer, İzmir'de nüfusun yoğun olduğu bölgelerde zemin yapısının 80, 100 ve 120 metre kalınlığında alüvyon tabakalardan oluştuğunu belirtti. Bu alüvyon tabakaların deprem dalgalarının şiddetini artırdığını ve bu durumun binaların deprem anındaki dayanıklılığını olumsuz etkileyebileceğini söyledi. "Bir deprem olduğunda İstanbul çok ciddi zarar görecek deniliyor, ancak İzmir'de aynı büyüklükteki bir depremde can kaybı riski çok daha yüksek olabilir" diyen Öziçer, geçmişte yaşanan 6.9 büyüklüğündeki depremin tekrarı durumunda, 117'den fazla kişinin hayatını kaybedebileceğini öngördüğünü aktardı.

"Kıyı bölgelerindeki yapılar daha riskli"

Öziçer, İzmir Körfezi'ni çevreleyen kıyı bölgelerindeki yapıların risk altında olduğunu belirtti. Çiğli, Karşıyaka, Bayraklı, Konak, Balçova, Narlıdere ve Güzelbahçe gibi kıyı kesimlerindeki binaların dolgu zemine ya da ana kaya tabakasının daha derin olduğu alanlara inşa edildiğini söyledi. Bu bölgelerdeki binaların depremde hasar görme olasılığının daha yüksek olduğunu ifade etti. Ayrıca, Bayraklı ve Bornova gibi ilçelerdeki zemin yapısının daha riskli olduğunu belirten Öziçer, bu bölgelerdeki yapıların deprem deformasyonuna daha fazla maruz kalabileceğini vurguladı.

"Kaçak yapılar depremde ilk hasar gören yapılar olabilir"

2019 yılında yapılan yapı kayıt belgesi uygulamasına dikkat çeken Öziçer, İzmir'in Türkiye'deki en fazla kaçak yapının olduğu il olduğunu belirtti. Bu kaçak yapılar arasında mühendislik hizmeti almamış ve depreme karşı güvenlik önlemleri yetersiz olan binaların risk taşıdığını ifade etti. İzmir'de bu tür yapıların 5.5 ya da 6 büyüklüğündeki bir depremde ilk hasar görecek yapılar olduğunu söyledi.

78 kişinin hayatını kaybettiği otel yangınında yeni gelişme 78 kişinin hayatını kaybettiği otel yangınında yeni gelişme

"2019 yönetmeliği ile yapılan binalar daha güvenli"

Öziçer, 2019 yılında çıkarılan yeni deprem yönetmeliğinin binaların güvenliğini arttırdığını belirterek, bu yönetmeliğe uygun yapılan yapıların daha sağlam olduğunu söyledi. 2019 sonrası yapılan binaların, ne kadar büyük bir deprem olursa olsun, can kaybı yaşanma olasılığını minimize ettiğini ifade etti. Son olarak, binaların yapım aşamasında ve imalat sırasında denetimlerin büyük önem taşıdığına değinen Öziçer, İzmir'deki birçok ilçede jeofizik mühendisi istihdam edilmediğini belirterek, bu durumun büyük bir eksiklik olduğunu söyledi. Jeofizik mühendislerinin zemin etütlerini doğru bir şekilde denetlemesi gerektiğini vurgulayan Öziçer, bu konuda yaşanan denetim eksikliklerinin İzmir'deki deprem riskini artıran faktörlerden biri olduğunu belirtti.

Kaynak: AJANSLAR