Yangınla mücadelenin hangi koordinasyon şekliyle yapıldığından, yanan alanlara ne yapılacağına, zarar gören vatandaşlara ne zaman ödeme yapılacağından, İzmir’in yangınla mücadele araçlarında eksik olup olmadığına kadar kritik sorulara büyük bir samimiyetle yanıt veren Vali Elban, kentlinin içini rahatlatacak açıklamalarda bulundu.
YANGINA MÜDAHALE SÜREMİZ 8-9 DAKİKA
İklim koşullarının yangınlara büyük ölçüde sebep olduğunu anlatan Vali Elban, İzmir’de yaz döneminde 300’ün üzerinde yangın çıktığını ve bu yangınlara müdahale süresinin 8-9 dakika civarında olduğunu söyledi; “İnanılmaz sıcak bir yaz yaşıyoruz. Yani neredeyse son iki aydan beri sıcaklık gün içerisinde genelde 40 derece ve üzerine çıkmaya başladı. Bazı günlerde esen rüzgarın yönüne göre nem oranı da çok düşüyor. Mesela geçen hafta birkaç gün %10 ve altına düştü nem oranı. Bu Orta Anadolu'daki ve Doğu Anadolu'daki çok kurak bir ilden daha kurak anlamına geliyor, nem açısından söylüyorum. Hal böyle olunca bir de bu dönemde çok daha sert esen rüzgarlar var ve çoğu zaman da düzensiz esiyor. Yani sürekli yön değiştiren bir rüzgar var. Bütün bunlar zaten kurak da geçen bir yaz dönemi yaşıyoruz. Aşırı da sıcaklık olunca toprak, bitkiler inanılmaz kuru. Dolayısıyla en ufak bir faaliyet, çok küçük bir kıvılcımı ortaya çıkardığı zaman kuraklığın etkisiyle ve rüzgarın etkisiyle çok süratli yayılıyor. Bizim şu anda yangına müdahale süremiz 10 dakikanın altına düşmüş durumda. Yani son dönemde orman yangınlarına müdahalemiz genelde 8-9 dakikada ilk müdahaleyi yapıyoruz. Ancak 8-9. dakikaya kadar bile o kuraklığın ve rüzgarın etkisiyle ve sıcaklığın etkisiyle inanılmaz bir yayılım gösteriyor ki çoğu zaman çok uzun gayret ve çaba sarf ederek ancak bu yangınları kontrol altına alıp söndürebiliyoruz. Bu dönem bugüne kadar ilimizde baharın bitişiyle birlikte 300'ün üzerinde yangınımız var, irili ufaklı.”
SABOTAJ YOK
300’ün üzerindeki yangının tamamının insan kaynaklı olduğunu söyleyen Vali Elban, tedbirsizlik vurgusu yaptı: “Bu yangınların birkaç tanesi dışında tamamı insan kaynaklı. İnsan kaynaklı olanların da tamamında bir ihmalkarlık, bir kusur, bir rahatlık ya da dikkatsizlik sonucu çıkan yangınlar. Bunlar içerisinde bir kasıt ya da bir sabotaj yok. Ondan önce de bir iki yangınımız elektrik tellerinden kaynaklı oldu ama 300'ün üzerindeki yangınların tamamı insan kaynaklı ve tamamı da dikkatsizlik, tedbirsizlik ve özensizlik, rahatlıktan kaynaklanan, kasıt içermeyen yangınlar ya da sabotaj içeriği olmayan yangınlar.”
YAMANLAR YANGININDA HELİKOPTERİN DÜŞME RİSKİ VARDI
Yangınlarda can kaybı olmamasına sevinirken bir taraftan da ekosistemin tahribatından üzüntü duyduklarını dile getiren Vali Elban “Geçen hafta salı akşamı saat 21.43'te Yamanlar mevkiinde Karşıyaka'da bir yangın başladı. Yine insan kaynaklı. Bu başlayan yangın çarşamba günü kontrol altına alındı. Perşembe günü soğutma çalışmaları devam etti akşama kadar. Biz yangının sönme durumunda olduğunu artık kabul etmeye başlamıştık. Ancak yine 21.30 civarında çok süratli başlayan rüzgar o gün ve bir sonraki gün takip eden cuma günü saatte 80 kilometre üzerine çıkıyordu rüzgarın sürati. Bir de sürekli yön değiştiriyordu. O süratli rüzgarla birlikte soğutma çalışması devam eden alan içerisindeki o büyük odun parçaları, kütüklerin içerisindeki henüz daha tamamen sönmemiş, köz olmuş ama sönmemiş olan yerlerde rüzgarın etkisiyle çıkan kıvılcımlar, Yamanlar'da kontrol altına alındığını düşündüğümüz yangını tekrar başlattı, tekrar harladı. Ve onun neticesinde de ikinci gün yangın devam etti. Sabah arkadaşlarımız, yer ekiplerimiz müdahalesine başladılar. Sabah hava araçlarımız yangın söndürmeyle ilgili havalandılar. Ancak birkaç sorti yaptılar ve ondan sonra aşırı rüzgardan dolayı uçamaz hale geldiler. Çünkü o rüzgarda helikopter ve uçakların yangına müdahalesi teknik olarak mümkün değil. Bir de bunlar düzenli olmayan bir yük taşıyorlar, su taşıyorlar. Dolayısıyla o suyla beraber kontrol daha da zorlaşıyor. 80 kilometrenin üzerindeki bir rüzgarda çok ciddi bir uçak ve helikopterlerin düşme riski vardı zaten. Onun için karadan yangına müdahalemiz devam etti.” dedi.
YANGINDAN ZARAR GÖRENLERE ÖDEME 1-2 GÜN İÇİNDE YAPILACAK
Vali Elban, İzmir’de yangınlardan zarar gören vatandaşlara maddi desteğin de birkaç gün içerisinde ulaşacağının bilgisini verdi. “Hemen o gün, pazar günü çok süratli bir şekilde hazar tespiti çalışmalarına başladık. Ve o gün binalarla ilgili hasar tespitini bitirdik. Dün de arkadaşlarımız tarımsal oluşan hayvan varlığı, yani evcil hayvanları kastediyorum, evdeki hayvan varlığı ve tarım ürününe ilgili tespitleri yapıp bitirdiler. Bugün öğleye doğru bir teknik çalışma yaptık, onun neticesinde değerlendirmelerimizi yaptık. Dolayısıyla şimdi Ankara'dan, AFAD'dan bir miktar ödenek gelmişti zaten. Kalan bölümünü de istedik. Sosyal Yardımlaşma Vakfı üzerinden de yine bakanlıktan ödeneğimizi istedik. Bir iki gün içerisinde de bu ödenekleri vatandaşlarımızın hesabına aktaracağız. Onların çok süratli bir şekilde yaralarını sarmaya çalışacağız. Karşıyaka ve Bayraklı’daki yangının evleri tehdit ettiği ilk günden itibaren, biz hem otellerde hem de yurtlarda yer hazırladık. Vatandaşlarımızın konaklaması ile ilgili talep olmadı. Evlerde de hem ağır hasara göre yapım ile ilgili hem de eşya kaybı ile ilgili destekte bulunacağız. Belki farklı bir şey de çıkabilir. Ama her halükarda bir eşya desteği de vereceğiz onlara. Bir de evi ağır hasar almamış, ev kullanılabilir durumda ama eşyası zarar görmüş olanlara da ayrıca eşyaları ile ilgili destekte de bulunacağız. İnsanlarımızı mağdur etmeyecek rakamlar ödeyeceğiz.
“YANGINA MÜDAHALE ETMEK İÇİN TALİMAT BEKLEDİLER” İDDİASI DOĞRU MU?
İzmir Valisi Elban “Yamanlar yangınına ilk etapta müdahale etmediler, Orman Genel Müdürlüğü’nden talimat beklediler” iddiasına da şu sözlerle açıklık getirdi. “Bir orman yangını olduğunda bizim sistemimiz çok net ve belli. Bir orman yangını olduğunda bizim Afet Koordinasyon Merkezimiz var. O Afet Koordinasyon Merkezi'ne orman, AFAD, sağlık UMKE, itfaiye, belediyeler, emniyet, jandarma ve şu an aklıma gelmeyen birçok kurumumuz üye. Ve herkesin görevi de belli. Sevk ve idare ve koordinasyon da bende, vali olarak. Dolayısıyla diyelim Yamanlar örneğini verelim size. Yamanlar'da bir yangın olduğunda hemen ilk iş nedir? Oradaki düzenin, intizamın sağlanması. İlk iş olarak hemen polis bölgesi ise polis hemen orada yolu keser, ilgisiz insanların gidişini azaltır. Çünkü iş makinelerinin gidip gelmesi, itfaiyenin gidip gelmesi, ambulansların gidip gelmesi lazım. İlgisi olmayan insanların girişini sınırlar. Ardından güvenlik tedbirleri, insanlar orada trafikçiyi çok dinlemeyebilir. Ardından çevik kuvvet ve polis devreye girer orada bu işi kontrol etmek için. Yine o alanda bir yanlış iş olmasın, insanlar başka bir sıkıntı yaşamasın diye orada tedbirlerini alırlar, güvenlik tedbirlerini. Benzer tedbirler eğer jandarma bölgesindeyse, aynı şekilde jandarma trafik ve jandarma aynı tedbirleri alır. Burada şunu söylemek lazım, bizim itfaiyemiz yetkisi dışındaki yangına müdahale edemez. Ancak orman talimat verirse müdahale eder. Bunun çok örneklerini biliyoruz. Bir kere Afet Koordinasyon Merkezi'nde karargâhta orman bölge müdürlüğü talimat verdi. Şurada şu iş yapılacak diye, itfaiye geldi oraya müdahale etti. Ancak orman yangınları itfaiyenin dışında, orman bölge müdürlüğünün sorumluluğundadır. Biz hep beraber alandayız. Bir şekilde itfaiyenin de gücünü almak zorundayız. Ama yangınla mücadele büyük oranda orman bölge müdürlüğü tarafından yapılır. Dolayısıyla talimatı verecek olan orman bölge müdürlüğüdür. Afet anında insanlar afet yönetimini çok bilmediği için farklı şeyler söyleyebilir, yorumlar yapabilir. Çok güç bir organizasyon tabii.
EN BÜYÜK FİLO İZMİR’DE
Vali Elban, yangınlarla mücadelede hava aracı eksiğimiz olduğu yönündeki eleştirilere de yanıt verdi. “Türkiye'de 105 tane yangın helikopteri var, yanlış bilmiyorsam 38 ya da 39 uçak var. Bunların en küçüğü 2,5 ton su atıyor, en büyüğü ise 12 ton su atıyor. En büyük filolardan biri de burada konuşlu. Sadece İzmir için değil, Manisa veya Aydın'da ihtiyaç olursa oraya da gönderiyoruz. Yamanlar'da niye 3-4 saat uçulamadığını zaten söyledim. Uçuş başladı, tehlike olunca indi, rüzgar azalınca tekrar başladı. Son 2-2,5 aydır sürekli yangın var. Hemen hemen her gün bir yangınımız var. 300'ün üzerinde yangın oldu. Bunların neredeyse %80'ine havadan müdahale ediyoruz. Bugüne kadar hiçbir yangında hava aracı eksikliği hissetmedik. En çok eksikliğini hissedeceğimiz dönem bu dönemdi, çünkü çoklu yangın vardı. Sadece bizde değil, çevre illerde de çok yangın vardı. Buna rağmen ihtiyacımız olan hava aracı vardı.Üstelik aynı anda hem Yamanlar'a hem Urla'ya, Tahtalı'ya, Bayındır'a, Ödemiş'e su atıyordu. Hava aracı konusunda Türkiye'nin şu anda imkan ve kabiliyeti çok fazla, bir eksiğimiz yok. Şunu özellikle vurgulamak istiyorum; büyük çaplı yangınların hepsine gidiyorum. Bir yangın olduğunda zaten tüm hava araçlarını kullanamayız. Neden? Çünkü yangına müdahale ile ilgili bir risk alanı var. Yangın alanı burası, su aldığınız yer burası. Bir kaza yaşanmaması için bir ring rotası oluşturuluyor. En etkili müdahale kaç taneyle oluyor? Yangının yaygınlığına ve su kaynağının uzaklığına bağlı. Geçen hafta sonuna doğru yoğun yangınlar yaşadık. Bölge genelinde yoğun yangınlar vardı. Ekstra helikopter ihtiyacı duymadık, çalışma şekli böyle. Bölge ne kadar yaygınsa, su aldığınız yerle yangın alanı arasındaki mesafe büyüdükçe, müdahale eden helikopter sayısı artabiliyor ama belli bir sınırın üzerine çıkamıyor. Şu anda hava aracı açısından bir eksikliğimiz yok. Kara aracı açısından zaten sıkıntı yaşamıyoruz.
KLAVYEDEN YORUM YAPMAK KOLAY
Yangınlarla mücadelenin ne kadar zor bir görev olduğunun altını çizen Vali Elban “Bu mücadeleyi veren arkadaşların emeğine sağlık derken, onlara saygı duyulması gerektiğini bilmek lazım. Biz yazıyoruz ki Yamanlar'da 1035 kişi görev yapıyor. Ama bu 1035 kişi, 3-4 gün boyunca hiç uyumadan, o güneşin altında, gece de görme şartları olmadan mücadele veriyor. Evde oturup klavyeden yorum yapmak kolay ama sahada çok zor.” dedi.
İZMİR’İN DAĞLARINDA ÇİÇEKLER AÇACAK
Vali Elban’ın yanıtladığı en önemli sorulardan biri de yanan alanlara ne yapılacağı ile ilgiliydi. Elban bu konuda İzmirlilerin içinin rahat olmasını istedi. “Asla tedirgin olmasınlar. Yanan alanların tamamı, yangın bittikten kısa bir süre sonra ağaçlandırılacak. Kasım ayından itibaren Şubat-Mart'a kadar ağaçlandırma yapılacak. Geçen yıl yanan alanların tamamı ağaçlandırıldı. İmara açılması ya da başka amaçla kullanılması söz konusu olamaz. Bu kesin. Eylül'den sonra yangın riskinin azaldığı dönemde sahada hummalı çalışmayı göreceksiniz. Kasım'dan itibaren ağaçlandırma yapılacak, baharla birlikte yeşilliği fark edeceksiniz. İkinci, üçüncü yıldan sonra oraların yemyeşil olduğunu göreceksiniz. 2020'de Kozan'da büyük bir yangın yaşamıştık. Oranın bakımını yapıp ağaçlandırdık. 2023'te Temmuz ayında yeni bir yangın oldu. Üç yıl önce yangın yaşandığını söylediğimde, insanlar inanamadı. Tohumdan ektiğimiz fidanlar yarım metreyi geçmişti. Yemyeşil olmuştu. Ağaçlandırıyoruz, asla başka bir şey yapılmıyor. Çiçekler açacak, çamlar büyüyecek, ağaçlar büyüyecek. Ekosistem geri dönecek, arılar ve diğer canlılar geri dönecek. İzmirlilerin içi rahat olsun.”
Kaynak: Haber Merkezi