Özge Uyanık/ İzmir’in cenneti Çeşme’nin, dünyaca ünlü Aya Yorgi Koyu betonlaşmak üzere. Son yangınlarda büyük yara alan Çeşme, alevlerin yok edemediğini bu kez insan eliyle kaybetme riskiyle karşı karşıya. Bölgedeki imar planı değişiklikleriyle birlikte, Aya Yorgi Koyu konut, ticaret ve otel yapımına açılarak benzersiz doğal dokusunu kaybetme tehlikesi yaşıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Çeşme Belediyesi'nin itirazlarını kabul eden mahkeme kararı sonrası plan askıya alınmıştı. Ancak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ikinci kez imar değişikliğine giderek süreci devam ettirdi. Bugün yapılacak bilirkişi incelemesi, Aya Yorgi Koyu’nun geleceği için kritik bir dönüm noktası olacak.

Yeni plana göre, toplam 372 bin 161 metrekarelik alanın yaklaşık yüzde 54’ü konut ve ticaret alanlarına ayrıldı. Yüzde 22,5’i yeşil alan olarak belirlendi. Yaklaşık 48 bin metrekarelik kısımda ise 394 adet villa tipi ve iki katlı konut yapılması planlanıyor. Aya Yorgi’deki rant yarışına 20 şirket katıldı; en yüksek teklifi 5 milyar 262 milyon 500 bin TL ile Mesa Mesken ve Caba İnşaat verdi.

Bilirkişi raporu bile beklenmeden yüklenici firmayla sözleşme imzalandı ve inşaata başlandı. İhale 27 Nisan’da yapıldı, şirket Mayıs ayında kazmayı vurdu. Emlak Konut, 10,5 milyar TL bedelle ihaleyi gerçekleştirdiğini ve Mesa Mesken İnşaat ile anlaşma sağlandığını duyurdu.

Whatsapp Image 2025 07 07 At 13.49.35

Rezidans ilçesi mi olacağız?

Çeşme - Yarımada Çevre Derneği (ÇEŞÇEP) Başkanı Ahmet Güler, süreci şöyle değerlendirdi:

“İmar planları askıya çıktıktan sonra 60 gün içinde itiraz etme hakkımız var. Biz de bu hakkımızı kullandık. İmar planlarının iptal edilmesini istiyoruz. Çünkü burası ilk başta 47 dönümdü ama toplamda 433 dönüm. Revize edilmesini de istemiyoruz; tamamen doğal ve doğal haliyle kalmasını istiyoruz. Burası dünyada nadir kalan koylardan bir tanesi. Çeşme’de konut yapılacak başka yeterli alanlar var. Bu alan ise Çeşme’nin bir değeri, bir markası.

Ayayorgi, Çeşme’yi marka yapan bir değerdir. Bu değerin yok olmamasını istiyoruz. Şimdi tehlike şu: 433 dönüm çok büyük bir alan. Bunun etrafındaki arsa sahipleri de veya hazine arazileri de imara açılmak için örnek gösterilecek. Bu sefer Ayayorgi diye bir kavram kalmayacak. Bu durumda orada bir beton şehir yükselecek. Birincisi, Çeşme’nin marka değerinin düşmesi. Çünkü Ayayorgi, Çeşme’yi marka yapan ender yerlerden biri, dünyadaki nadir koylardan bir tanesi. İkincisi, bölgenin altyapısı buna uygun değil. Kanalizasyon yok, çok büyük su sıkıntısı var.

Whatsapp Image 2025 07 07 At 13.49.36

Çeşme’nin resmi nüfusu 50 bin. Belediyenin imkanları da bu nüfusa göre planlanmış. Ama buraya bu kadar yüksek oranda nüfus gelirse, belediyenin bunu yönetmesi mümkün değil. Bunun temiz tutulması da mümkün değil. Ama en önemlisi, Çeşme turizmine çok büyük zarar verecek. Oraya sadece bir duvar yapılmayacak; otel kisvesi altında rezidanslar yapılacak.

Biz burada karar vermek zorundayız: Çeşme bir turizm ilçesi mi olacak? Rezidans ilçesi mi olacak? Son yıllarda Çeşme’de 22’ye yakın otel rezidansa çevrildi. Otellerin kapasitesi dolmuyor. Şimdi otel kisvesi altında rezidanslar yapılıyor, buradan yeni bir eklenti çıkıyor. Bir yıl önce çıkan kanunla, otel-turizm alanı çerçevesinde rezidans yapılması yasaklandı. Ama bunlar çeşitli yollarla konut yapıp satıyorlar.”

Yangının yok edemediğini elimizle yok ediyoruz

Çeşme’deki yangının ilçeye verdiği büyük zararı işaret eden Güler “Herhalde dünyada kendi memleketini bu şekilde yağmalayan tek millet biziz.” Dedi. Yangın daha soğumadan imar tartışmalarının yürütülmesine dair konuşan Güler şöyle tepki gösterdi:

“Ege’de, İzmir’de ve Çeşme’de yaşadığımız yangınları hepimiz içimiz yanarak izledik. Çeşme, nadir kalmış bölgelerden biriydi. Neredeyse Çeşme’nin dörtte üçü yandı. Şimdi yangın daha soğumadan — hatta bazı yerlerde küçük alevlenmeler hala beklenirken — Çeşme’nin elde kalmış küçük yeşil alanlarını betonlaştırıyoruz. Yani yangının bitiremediğini, bizim kendi elimizle tamamlıyoruz. Yangının yok edemediği yerleri, kendi elimizle yok etmeye çalışıyoruz. Bu bir akıl tutulmasıdır.”

Gazeteci Hikmet Çetinkaya'nın cenaze programı belli oldu
Gazeteci Hikmet Çetinkaya'nın cenaze programı belli oldu
İçeriği Görüntüle

Yassıada2

Canlı bir örnek: Yassıada

Projeyi üstlenen firma geçmişteki uygulamalarıyla dikkat çekiyor. İhaleyi kazanan Mesa Holding, kamuoyunda tepki çeken Yassıada projesinin müteahhidi. Adı "Demokrasi ve Özgürlükler Adası" olarak değiştirilen Yassıada, 2015 yılında iş makinelerinin girmesiyle tamamen dönüşüme uğradı. O yıllarda neredeyse tamamı yeşil alan olan ada, kısa sürede otel, müze, cami ve konferans salonlarıyla dolu bir "beton ada" haline geldi. Çevre örgütlerinin ve muhalefetin eleştirilerine rağmen hayata geçirilen projeyle, Yassıada'nın doğal dokusu geri dönülmez şekilde kayboldu.

Kaynak: Özge Uyanık