Son yıllarda, küresel sağlık sistemleri, yaşlanan nüfus ve kronik hastalıklarla mücadelede yeni zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Kanser, Alzheimer, kalp yetmezliği gibi uzun süreli hastalıklarla yaşayan bireylerin yaşam kalitesini artırmak için palyatif bakım hizmetlerine duyulan ihtiyaç giderek büyüyor. Hastane kapasitelerinin yetersiz kalması, evde bakım hizmetlerinin eksikliği ve uzun süreli tedavilerin mali yükü, bu alandaki reformları zorunlu kılıyor.
Evde sağlık hizmetlerine duyulan ihtiyaç artıyor
Birleşmiş Milletler'in yayımladığı son tahminlere göre, 2050 yılına kadar 65 yaş üstü bireylerin sayısının iki katına çıkması bekleniyor. Özellikle gelişmiş ülkelerde nüfusun giderek yaşlanması, hastanelerdeki yatak kapasitesini yetersiz bırakırken, bakım hizmetlerinin kapsamını genişletmeyi zorunlu hale getiriyor. Evde sağlık hizmetlerine duyulan ihtiyaç artarken, sağlık personeli üzerindeki yük de giderek ağırlaşıyor.
Kronik hastalıkların yaygınlaşması sağlık hizmetlerini dönüştürüyor
Modern yaşam tarzı ve artan yaşam süresi, kronik hastalıkların görülme sıklığını yükseltiyor. Kanser, diyabet, solunum hastalıkları ve nörolojik rahatsızlıklar, sağlık sistemleri üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Bu hastalıklarla yaşayan bireyler için palyatif bakımın yaygınlaştırılması hayati önem taşıyor. Hastane yoğun bakımlarının doluluk oranlarının artması, evde bakım ve hospis hizmetlerinin güçlendirilmesini zorunlu hale getiriyor.
Sağlık politikalarında yeni düzenlemeler kaçınılmaz
Uzmanlar, palyatif bakımın yalnızca bir tedavi yöntemi olmadığını, aynı zamanda hasta ve yakınlarının yaşam kalitesini yükselten bütüncül bir destek mekanizması sunduğunu belirtiyor. Birçok ülke, sigorta sistemlerinde reform yaparak bu alana daha fazla bütçe ayırmayı planlıyor. Türkiye’de de evde sağlık hizmetleri ve palyatif bakım merkezlerinin sayısının artırılması yönünde çalışmalar devam ediyor. Hastaların ve ailelerinin yaşam standartlarını yükseltmek adına kapsamlı düzenlemeler yapılması gerektiği vurgulanıyor.