Türkiye ekonomisinin geleceği için hayati önem taşıyan doğrudan yabancı yatırım cephesinden endişe verici sinyaller gelmeye devam ediyor. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nın (TEPAV) yayımladığı son Doğrudan Yatırımlar Bülteni, 2025 yılının ilk çeyreğinde Türkiye'ye yönelik yatırım iştahında ciddi bir düşüş yaşandığını gözler önüne serdi. Rapora göre, bu yılın ilk üç ayında Türkiye'de kurulan yabancı sermayeli şirket sayısı, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 28,9 gibi sert bir düşüş kaydetti.
Bu düşüş, yatırımcıların Türkiye'nin ekonomik geleceğine dair beklentilerinde bir bozulma olup olmadığına dair soru işaretleri yaratırken, verilerin detayları da bu endişeyi destekler nitelikte. Rapora göre, tüm faaliyet gruplarında düşüş yaşanırken, yabancı ortaklıkların uyruklarına bakıldığında da genel bir gerileme göze çarpıyor. İran ve Almanya merkezli yatırımlar ilk iki sıradaki yerini korusa da, Çin ve Suudi Arabistan hariç olmak üzere, diğer ülkelerin kurduğu şirket sayılarında belirgin bir azalma gözlendi. Bu durum, yatırımcı ilgisinin sadece belirli ülkelerle sınırlı kaldığını ve geniş tabanlı bir yatırımcı güveninin henüz oluşmadığını gösteriyor.
Şirketlerin kuruluş yerlerine bakıldığında ise, Türkiye'deki yabancı yatırımların merkez üssü olma özelliğini koruyan İstanbul, kurulan şirketlerin yüzde 69,9'una ev sahipliği yaptı. Ancak, bu yoğunlaşmaya rağmen diğer illerde de yabancı şirket kurulumlarında azalış trendinin sürmesi, yatırım iştahındaki daralmanın ülke geneline yayıldığının bir göstergesi olarak yorumlanıyor.
Her ne kadar yılın ilk çeyreğinde Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı yatırım net girişleri 829 milyon dolar olarak gerçekleşmiş ve toplam yatırım girişleri 3 milyar dolar seviyesine ulaşmış olsa da, yeni şirket kurulumlarındaki bu sert düşüş, geleceğe yönelik potansiyel bir yavaşlamanın habercisi olabilir.
Yatırımın rotası değişiyor: Ticaret öne çıktı, sanayi kan kaybetti
Türkiye'ye gelen yabancı yatırımların sektörel dağılımı incelendiğinde ise, ekonomideki yapısal bir dönüşümün sinyalleri görülüyor. 2025'in ilk çeyreğinde Türkiye'ye gelen yabancı yatırımların sektörel dağılımında, yüzde 48'lik dev bir payla toptan ve perakende ticaret sektörü ilk sırada yer aldı. Bu, yabancı sermayenin, Türkiye'nin dinamik iç pazarına ve ticari potansiyeline olan ilgisinin devam ettiğini gösteriyor.
Ancak, bu tablonun endişe verici yönü, ülke ekonomisinin lokomotifi olan imalat sektörünün aldığı payda yaşanan düşüş oldu. İmalat sektörü, yüzde 22,2'lik payla ikinci sırada yer alsa da, geçen yılın aynı dönemine göre bu sektördeki yatırımlarda belirgin bir azalma görüldü. Buna karşılık, ticaret alanındaki yatırımların artması, yabancı sermayenin uzun vadeli, katma değeri yüksek üretim yatırımlarından ziyade, daha kısa vadeli ve ticarete dayalı alanlara yönelme eğiliminde olduğunu düşündürüyor. Bu durum, Türkiye'nin sanayileşme ve teknoloji üretme hedefleri açısından dikkatle izlenmesi gereken bir gelişme olarak öne çıkıyor.
Yatırımın yeni yıldızları: Kazakistan ve Hollanda neden öne çıktı?
Yabancı yatırımların kaynak ülkelerine bakıldığında ise, sürpriz isimler dikkat çekiyor. 2025 yılının ilk çeyreğinde Türkiye'ye gelen doğrudan yatırımların yüzde 44,4'ü, yani neredeyse yarısı, Kazakistan ve Hollanda kaynaklı oldu. Bu iki ülkenin, geleneksel yatırımcı ülkeleri geride bırakarak başı çekmesi, küresel sermaye akışlarındaki değişimi ve Türkiye'nin yeni ortaklıklar geliştirdiğini gösteriyor.
Özellikle Kazakistan, İsviçre ve Fransa'nın Türkiye'ye olan yatırımlarını artırdığı gözlemlenirken, diğer ülkelerde daha sınırlı değişimler yaşanması, yatırımcı profilinin çeşitlendiğine işaret ediyor. Bu durum, Türkiye'nin sadece Batılı sermayeye değil, aynı zamanda Orta Asya ve diğer bölgelerden gelen yatırımlara da cazip bir pazar olmaya başladığını gösteriyor.
Türk sermayesi rotayı yurt dışına çevirdi
TEPAV'ın raporundaki belki de en çarpıcı ve en çok tartışılacak veri, Türkiye'den yurt dışına çıkan sermayeye ilişkin oldu. Türkiye'de yabancı şirket kurulumları yavaşlarken, Türkiye'de yerleşik kişilerin yurt dışında yaptığı gayrimenkul alımları, 2025 yılının ilk çeyreğinde 2,3 milyar dolara ulaşarak tarihi bir rekor kırdı. Bu rakam, Türkiye'den yurt dışına ciddi bir sermaye çıkışı yaşandığını ve Türk yatırımcıların, birikimlerini yurt dışında değerlendirmeyi tercih ettiğini net bir şekilde ortaya koyuyor.
Bu rekor seviyedeki artışın geçmiş yıllarla kıyaslanması, durumun vahametini daha da gözler önüne seriyor:
-
2017-2021 dönemi: Üç aylık ortalama 255 milyon dolar
-
2022 yılı: Üç aylık ortalama 505 milyon dolar
-
2023 yılı: Üç aylık ortalama 1,4 milyar dolar
-
2024 yılı: Üç aylık ortalama 2 milyar dolar
-
2025 yılı (ilk çeyrek): 2,3 milyar dolar
Bu rakamlar, Türklerin yurt dışı gayrimenkul alımlarının son birkaç yılda katlanarak arttığını ve adeta bir "sermaye kaçışına" dönüştüğünü gösteriyor. Uzmanlar, bu durumun arkasında, Türkiye'deki yüksek enflasyon, ekonomik belirsizlikler, yerel piyasalardaki güven eksikliği ve yatırımcıların varlıklarını daha istikrarlı gördükleri döviz bazlı varlıklara kaydırma isteğinin yattığını belirtiyor.
Türkiye'den yurt dışına yapılan toplam doğrudan yatırımlar ise 2,1 milyar doları bulurken, en çok yatırım yapılan ülkeler ABD, İngiltere, Almanya ve Azerbaycan oldu. Özellikle Azerbaycan'a yapılan yatırımların, geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık dört kat artarak 8 milyon dolardan 31 milyon dolara çıkması da dikkat çeken bir diğer gelişme.
Bu veriler, Türkiye ekonomisinin karmaşık bir dönemden geçtiğini gösteriyor. Bir yandan ülkeye yabancı yatırım çekme çabaları sürerken, diğer yandan da ülke içindeki sermayenin yurt dışına yönelmesi, ekonomi yönetiminin önündeki en büyük zorluklardan biri olarak duruyor.