Yanık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 28. Dönem 2. Yasama Yılı'nın Meclise, ülkeye ve millete hayırlı olmasını temenni ederek yoğun bir döneme girdiklerini ifade etti.
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun, TBMM'nin bireysel başvuru kabul eden iki komisyonundan biri olduğuna dikkati çeken Yanık, 27. Dönem'de komisyona 13 bin 820 başvuru geldiğini; bunlardan, konusu itibarıyla komisyonu ilgilendirmeyen 624'ünün işleme alınmadığını dile getirdi. Müracaatların yüzde 65'inin tutuklu ve hükümlülerden veya yargı kararlarına, kamu görevlilerinin eylem ve işlemlerine karşı itirazları içeren başvurular olduğunu aktaran Yanık, askerlik işlemleri ve üniversitelerle alakalı müracaatların da bulunduğunu anlattı.
Komisyona 28. Dönem'de ise 1007 başvurunun ulaştığını bildiren Yanık, "Başvurulardan uygunluk şartlarını taşımayan yüzde 32'si işleme alınmamıştır. Geriye kalanların tamamı işleme alınmış ve hemen harekete geçerek ilgili kurum ve kuruluşlarla yazışmalarımızı tamamlayıp, başvurucuya kurumlardan gelen bilgilendirmeyi, cevabı iletiyoruz. Bu dönem de bireysel başvuruları vatandaşlarımızdan almaya devam edeceğiz." dedi.
Komisyon bünyesinde 6 alt komisyonun faaliyet gösterdiğini, bunlardan, Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonu, Göç ve Uyum Alt Komisyonu, Çocuk Hakları Alt Komisyonu ve Avrupa'da Yükselen Irkçılık ve İslamofobi İnceleme ve Araştırma Alt Komisyonu'nun yeniden oluşturulduğunu ifade eden Yanık, yasama dönemi içerisinde ihtiyaç duyulması halinde yeni alt komisyon kurulabileceğini söyledi.
"Yeni anayasa sürecini heyecanla bekliyoruz"
Yanık, yeni yasama yılında TBMM'nin en önemli konularından birinin yeni anayasa çalışması olacağını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni yasama yılının açılışında yeni anayasa konusunda partilere çağrı yaptığını anımsatan Yanık, şöyle devam etti:
"Cumhuriyetimizin 100. yılında yeni, sivil ve Türkiye'yi ikinci yüzyılına taşıyacak özgürlükçü bir anayasayı hediye etmek istiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı'mız Meclisteki bütün siyasi partilere çağrıda bulunarak, 'Türkiye'ye bu anayasayı beraber hediye edelim' dedi. Bugünkü 1982 Anayasası'nı değiştirmekteki temel motivasyonumuz, bunun bir darbe anayasası olması. Her ne kadar sonraki yıllarda pek çok değişiklik olsa da hala darbenin ruhunu taşıyor olmasından kaynaklı birtakım sıkıntıları var. Dolayısıyla, yeni anayasanın, sivil irade ve demokrasi üzerinde herhangi bir vesayet rejimine izin vermeyen, insan temel hak ve özgürlüklerini koruyan, bu noktada daha güçlendirilmiş bir anayasa olması temel hareket noktalarımızdan birisi. Buradan hareketle yeni anayasa çalışmalarında ihtisas komisyonu olarak muhakkak katkılarımız olacak. Biz de bu süreci heyecanla bekliyoruz."
"Düşünce, ifade ve inanç özgürlüğünün de sınırı vardır"
Komisyon Başkanı Yanık, geçen dönem olduğu gibi yeni dönemde de İslamofobi ve ırkçılıkla mücadele konusunda Gazi Meclisin, Türkiye'nin ve AK Parti'nin iradesini kararlılıkla ortaya koyacaklarını söyledi.
Avrupa'da İslamofobi kavramını da aşan bir tutum olduğunu, korkudan ziyade açık bir nefret durumu bulunduğunun altını çizen Yanık, "Avrupa'da maalesef açık bir nefreti onaylayan siyasal tutum var. Bunu iyi görmemiz lazım. Düşünce, ifade ve inanç özgürlüğünün de sınırı vardır." değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin, Avrupa'nın temel özgürlükler ve insan hakları noktasında "adeta anayasası hükmünde" olduğunu ancak buradaki özgürlüklerin de bir sınırı bulunduğunu anlatan Yanık, "İnsanların temel özgürlükleri, düşünce özgürlükleri vardır ama bir başkasının özgürlüğünün başladığı alana kadar. Kur'an-ı Kerim'i yakmak, tekmelemek, söylerken bile tüylerimiz diken diken oluyor, iki milyara yakın Müslüman'ın kutsal kitabı sonuçta... Dolayısıyla bunu yapmanın hiçbir özgürlükle açıklanabilir tarafı yoktur. Kutsal kavrama hakaret etmenin hiçbir özgürlükle açıklanabilir tarafı yoktur. Eleştirebilirsiniz ama yakmak, tekmelemek olamaz." ifadelerini kullandı.
Kur'an-ı Kerim'e yönelik provokasyonlara izin veren ülkelerin aslında kendi toplumsal barışını bozduklarının farkında olmadıklarını, Türkiye olarak sadece Kur'an-ı Kerim'e değil diğer kutsal kitaplara karşı yapılan saygısızlıklara da karşı olduklarını vurgulayan Yanık, "Türkiye Cumhuriyeti devleti, milli iradenin tecelligahı Gazi Meclis ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu olarak en üst düzeyde, en net biçimde İslamofobi ve ırkçılığa karşı duruşumuzu yine en yüksek perdeden dile getirmeye devam edeceğiz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, teröre destek veren ülkelere yaptığı "birlikte hareket etme" çağrısını desteklemeyen ülkelerin, terörle yüzleştikleri zaman gerçeği gördüklerini belirten Yanık, "Aynı şey kutsal metinlere saygısızlık noktasında da geçerli. Bugün Türkiye'yi anlamayanlar, bu saygısızlığın İslam'a ya da Müslümanlara yönelik olduğunu sananlar, günün birinde hiçbir kutsal alanı tanımayan, saygısı olmayan bir cüretle karşılaştıklarında, bizim neyin savunmasını yaptığımızı çok iyi anlayacaklar." diye konuştu.