Zerrin SARGUT/Ailesi tarafından akraba olduğu için evlendirilen M.P., evliliğinin 12. gününden itibaren şiddete maruz kaldı. Defalarca ayrılmak isteyen M.P. 22 yıl boyunca sistematik olarak şiddet gördüğünü ve defalarca ailesinin yanına gidip dönmek zorunda kaldığını söyledi.
Eşi tarafından bıçaklanan, defalarca kez dayak yiyen M.P. adlı kadın, eşinin sadece kendisine değil kendi öz annesi ve kız kardeşine de şiddet uygulandığını evlendikten kısa bir süre sonra öğrendiğini ifade etti. Üçüncü kez boşanma davası açan, uzaklaştırma kararına rağmen evinin hemen yanında eşinin ev tuttuğunu belirten M.P yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Geçen sene Kasım ya da Aralık ayında üçüncü kez boşanma davası açtım. Kesici delici aletlerle beni dövüyor ve işkence boyutuna varacak şekilde dayaklar atıyordu. Kan revan içerisinde kalıyordum, aileme sığınıyordum ailem konuyu kapatmaya çalışıyordu. ‘Ayıptır, geleceksen çocukları bırak. Kardeşlerine söyleme, konuyu kapat’ diyordu. Beni bıçakladığı zamanlar çenem düştü ve o zamanlar hamileydim. 22 yıl boyunca hep kan revan içerisinde kaldım.”
Ailesinin evine her gittiğinde eşinin özür dileyerek, sözler verdiğini anlatan M.P., her defasında ailesi de kendisini desteklemediği için eve döndüğünü belirterek “Kız kardeşleri ve annesine karşı da böyleymiş, ben bunu bilmiyordum. Anne ve ablalarına karşı böyle olduğu halde, şiddet gördüğüm zamanlarda onun ailesinin yanına gittim bana, ‘belki sen bunu iyileştirirsin o yüzden evlendirdik’ dediler. Kendi ailemin evine gidince de 3-5 gün kaldıktan sonra surat asmaya başlıyorlardı. Mecbur kalıp aynı cehenneme dönmek zorunda kalıyordum. Sonra bir daha karışmayacağım, dövmeyeceğim, böyle şeyler yapmayacağım diyordu, ama yine aynı şeylerin tekrarı geliyordu” diye konuştu.
BANA ZARAR VERİNCE Mİ MÜDAHALE EDECEKLER?
Tekrarlayan şiddetin içinde üçüncü kez boşanma davası açan M.P. uzaklaştırma kararına karşın eşinin yan binada ev kiraladığını söyledi. Emniyete gittiğinde ‘sana zarar vermediği sürece bir şey yapamayız” dendiğini ifade etti.
M.P. “Koruma altındayım. Uzaklaştırma kararı var. O şahıs şu anda içeride olması gerekirken, dışarda geziyor. Hemen yan binamda da ev tutmuş kendine. Emniyete gidiyorum bana ‘sana zarar vermedikten sonra sorun değil’ diyorlar. İlle bana zarar verdikten sonra mı harekete geçilecek, daha önce ben çok işkence gördüm, soğuk sular altında kaldım, üzerimde odunlar kırıldı. Bundan önce iki kere boşanma davası açtım aileler araya girince vazgeçtim” dedi.
KİMSE SESİMİ DUYMUYOR
M.P. tarafından koruma kararının sürekli ihlal edildiğini kaydeden M.P., karşı tarafın avukatı olmamasına karşın davasının bir türlü sonuçlanmadığından şikayetçi. M.P., “Yargı hiçbir şekilde işlemiyor. Boşanma davamız bir türlü de karara bağlanmıyor. ‘Ben öldükten sonra mı benim davam görülecek, neden duymuyorsunuz’ dedim. Ama kimse duymuyor” diyerek çözüm bulamadığını ifade ediyor.
Kendisinin ve çocuklarının can güvenliğinden endişe ettiğini belirten M.P, uzun yıllar süren sistematik şiddete maruz kalmış bir kadın olarak İstanbul Sözleşmesi’nin önemine inandığını, kazanılmış haklara sahip çıkmak gerektiğini söyledi. M.P., “İstanbul Sözleşmesi, şiddete uğrayan kadınlar için güçlü bir hukuki çerçeve öngörüyor. Şiddete maruz kalmış biri olarak anlaşmanın ne kadar hayati olduğunu çok iyi biliyorum, anlıyorum. İstanbul Sözleşmesi’ne ve haklarımıza sahip çıkmak zorundayız. İlk şiddet gördüğüm zamanlarda, aşiret ve aile baskıları yüzünden hiç konuşamazdım, hep susardım, pasif ve sindirilmiştim. Kadın örgütlerinden belediyeden ve derneklerden yardım istiyorum. Destek ve dayanışma bekliyorum” dedi.