Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) eski Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bugün Kocaeli’de gerçekleştirilen 13. Kocaeli Kitap Fuarı’nda 'Dünya Liderleriyle Anılar' adlı söyleşi gerçekleştirdi. Katılımcılara TBMM başkanlığı ile başbakan yardımcılığı döneminde dünya liderleriyle yaşadıkları anıları anlatan Arınç, yazar Ömer Şahin'in kaleme aldığı 'Başkan Arınç - Liderler Olaylar Ülkeler' adlı kitabın içeriğinden de bahsetti.
'İSRAİL'İ TANIMAKLA TÜRKİYE ÇOK ACELECİ DAVRANDI'
Söyleşinin ardından Hamas ile İsrail arasında yaşanan olaylar ile ilgili konuşan Bülent Arınç, "Gazze'de yaşanan olay, bugünün en acı olayıdır. Gazze'deki Hamaslılar, paramotorla veya pikaplarla İsrail tarafına geçmişler. Oradan hem esir almışlar hem de sanıyorum 200 civarında insan öldürülmüş veya ölmüşler. İsrail bunun altında kalmadı, daha çok eziyet, daha çok ölüm, daha çok bomba yağdırdı.
Bu konuda şöyle bir düşünceye sahibim; ne olur lütfen yanlış anlamayın beni. Hepimiz Filistin sevdalısıyız, Filistin çalınmış vatandır. Orası 1948’e gelinceye kadar 1917’den itibaren karış karış işgal edilmiştir. Bir kısım topraklar satılarak, bir kısmı işgal edilerek sonuçta İsrail 1948’de kurulmuştur. İsrail'i ilk tanıyan Amerika'dır, üçüncü tanıyan da biz olduk. Türkiye, çok aceleci bir tavırla İsrail'in bağımsız bir devlet oluşunu tanımıştır. Bence acele etmemeliydi, hatta en son tanımalıydı, bu yanlıştır. Biz, İsrail’i tanımakta acele ettik. Vardır bir sebebi bilemem ama bence doğru değil. AKP’nin şahsiyetli dış politikası olsaydı sanıyorum böyle bir şey yaşanmazdı ama o zaman yaşandı” dedi.
'FİLİSTİN'DE İKİ YÖNETİM VAR'
Filistin’de iki yönetim olduğunu söyleyen Arınç, “Filistin yani bizim ‘çalınmış topraklar’ dediğimiz, mağdur, mazlum insanlara biz her zaman sahip çıktık. Kamplarına giden insanımız oldu. Bizim tüm siyasetçilerimiz, Filistin davasına destek verdi. Buna Deniz Baykal da dahildir. Hepsi gittiler, orada ‘biz sizin yanınızdayız’ dediler. Aynı şekilde Bosna'ya da destek vermişlerdi. Bütün bunları unutamayız ama şimdi bir çelişki var, Filistin'de iki yönetim var. Birisi Hamas'ın Gazze'deki yönetimi, birisi Filistin diye bilinen ve yurt dışında da tanınırlığı olan Ramallah'taki Filistin yani Yaser Arafat'tan kalan yönetim. Bu iki yönetim, hala barışık değil. Hala bir araya gelip kendi seçimlerini bile yapabilmiş değil. Bu, çok ayıp bir şey” ifadelerini kullandı.
'BİRLEŞMİŞ MİLLETLER DE BU KAVGALARDAN USANDI'
Birleşmiş Milletler’in de bu kavgadan usandığını belirten Bülent Arınç, "Biz Gazze'ye çok yardım götürdük, Filistin'e de öyle. Teknik anlamda çok yardım yapıyoruz. İlaç gönderiyoruz, yiyecek gönderiyoruz. Gemiler dolusu gidiyor ama iş bu değil ki kardeşim. Birleşmiş Milletler'in kabul ettiği iki devletli bir çözüme doğru gitmek lazım. Oslo'da böyle bir karar alınmış. İsrail onu da tanımıyor ama biz bir noktaya kadar getirmiştik. Yani Filistin kendi sınırları içerisinde bağımsız bir devlet olacak, İsrail kendi sınırları içerisinde bağımsız bir devlet olacak. İki devleti de dünya tanıyacak ve artık bu sorun kendi sınırları içerisinde bitmiş olacak.
Tabi ihtilaflı noktalar var, Golan Tepeleri var, Batı Şeria var. Bunlar da sulh yoluyla çözülebilir çünkü Birleşmiş Milletler de bu kavgalardan usandı, onların da bir programı çerçevesinde Türkiye'nin de öncülüğüyle bir şeyler yapılabilir. Gazze’yi buna yanaştıramıyoruz. İsmail Haniye olsun, bir başkası olsun, bir Müslüman olarak seviyoruz, bir Filistinli olarak seviyoruz ama hala onlar İsrail'i tanımamakta ısrar ediyorlar” dedi.
'SANA OLAN OLUYOR, ONLARA HAKLILIK PAYI KAZANDIRIYORSUN'
Arınç, konuşmasının devamında şunları söyledi:
"Her defasında da onlara söylüyorum yanlışlık şurada; senin ne gücün var? Senin gıdanı bile dışarıdan gönderiyoruz, senin teknik aletlerini, ihtiyaçlarını dışarıdan karşılıyoruz. Sen iki tane uydurma füze atıyorsun, İsrail'e sinek vızıltısı gibi geliyor ama onlar diyor ki ‘Hamas bize hücum etti’, senin başına bomba yağdırıyor. Sana olan oluyor ve sen onlara haklılık payı kazandırıyorsun. Niye bunu yapıyorsun? Burada çıkarımız ne bizim? Dinlemiyorlar.
Sayın Cumhurbaşkanımız, dün de kongrede çok güzel konuştu. Yani iki tarafı da diline almadan, ‘taraflara sükunet tavsiye ediyoruz’ dedi. Bu bir diplomatik dil demek. En azından bombalamalar dursun ama özel görüşmelerimizde bunlara ‘yapmayın artık’ demeye başladık. Eskiden Katar da Kuveyt de bunlara kol kanat gererdi. Onlar zaten çektiler ellerini. Bir tek biz kaldık. Bizi de zor durumda bırakıyorsunuz. Biz bu ülkede elbette sizin haklarınızı gözetiriz ama bunun barış içinde olması lazım. ‘Bizim gücümüz ne? Siz kiminle mücadele ediyorsunuz?’ deme noktasındayız. Attın füzeyi, peki bundan sonra ne olacak diye düşünmez mi insan?" dedi.