Temmuz ayının gelmesiyle birlikte, kamu çalışanları ve emeklilerin maaşlarına yapılacak artışların netleşmesi, Türkiye'de çalışma hayatının en temel ve en yaygın tartışmasını yeniden alevlendirdi: Asgari ücrete ara zam yapılacak mı? Yılın başında 17.002 TL olarak belirlenen asgari ücret, aradan geçen altı ayda, özellikle gıda, kira ve ulaşım gibi temel harcama kalemlerinde yaşanan fahiş fiyat artışları karşısında ciddi bir alım gücü kaybına uğradı.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı son verilerle birlikte, 6 aylık kümülatif enflasyonun yüzde 16,67 olarak gerçekleşmesi, bu erimeyi rakamsal olarak da ortaya koydu. Bu orana göre, memur ve emekli maaşlarına yapılan zamların ardından, en düşük ücretle geçinmek zorunda olan milyonlarca çalışan da, kendi maaşlarında benzer bir iyileştirme yapılması beklentisine girdi. "Onlara var, bize neden yok?" sorusu, iş yerlerinde, fabrikalarda ve evlerde en çok sorulan soru haline geldi. Bu durum, sadece ekonomik bir talep olmanın ötesinde, bir "hakkaniyet" ve "eşitlik" arayışına dönüştü.

Hükümetin derin sessizliği ve ‘bütçe disiplini’ argümanı

Milyonlarca çalışanın bu haklı beklentisine karşılık, hükümet kanadında ise şu ana kadar derin bir sessizlik hakim. Ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan ne de Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek veya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'dan, ara zam yapılıp yapılmayacağına dair net bir olumlu ya da olumsuz açıklama gelmedi. Bu belirsizlik, piyasalardaki ve çalışanlar arasındaki spekülasyonları daha da artırıyor.

Ancak, Ankara kulislerinden sızan bilgilere ve ekonomi yönetiminin son dönemdeki söylemlerine bakıldığında, ibrenin ara zam yapılmaması yönünde olduğu görülüyor. Özellikle Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in öncülüğünde yürütülen ve temel önceliği enflasyonu düşürmek olan yeni ekonomi programı, "bütçe disiplini" ve "sıkı para politikası" üzerine kurulu. Bu programa göre, enflasyonu körükleyebilecek her türlü ek harcamadan ve popülist adımdan kaçınılması hedefleniyor.

Ekonomi yönetimi, asgari ücrete yapılacak bir ara zammın, hem özel sektör üzerinde bir maliyet baskısı yaratarak ürün fiyatlarına yansımasından hem de piyasadaki genel talep artışıyla enflasyonla mücadeleyi sekteye uğratmasından endişe ediyor. Geçtiğimiz yıl, yani 2024 yılının Temmuz ayında da ara zam yapılmamış olması, bu yıl da benzer bir politikanın izlenebileceğine dair en güçlü emsal olarak gösteriliyor. Hükümetin, tek haneli enflasyon hedefine ulaşana kadar, bu tür taleplere karşı "kemer sıkma" politikasını sürdürmekte kararlı olduğu konuşuluyor.

İşçi ve işveren cephesinde taban tabana zıt sesler

Asgari ücrete ara zam tartışması, her zaman olduğu gibi, sosyal taraflar olan işçi ve işveren sendikalarını da karşı karşıya getiriyor.

İşçi kanadında, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK gibi büyük konfederasyonlar, ara zammın bir lütuf değil, bir zorunluluk olduğunun altını çiziyor. TÜRK-İŞ'in her ay düzenli olarak açıkladığı "Açlık ve Yoksulluk Sınırı" araştırmasına göre, dört kişilik bir ailenin sadece sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı olan "açlık sınırı" 26 bin lirayı aşmış durumda. Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise 30 bin lirayı geçmişken, mevcut asgari ücret olan 17.002 TL'nin, bu rakamların çok altında kalarak adeta bir "sefalet ücretine" dönüştüğü vurgulanıyor. Sendikalar, çalışanların enflasyona ezdirilmemesi ve insanca yaşayacak bir ücrete kavuşabilmeleri için, yılın ikinci yarısı için mutlaka bir güncelleme yapılması gerektiğini savunuyor.

İşveren kanadında ise, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) öncülüğünde daha temkinli bir duruş sergileniyor. İşverenler, asgari ücrete yapılacak bir ara zammın, zaten yüksek olan işletme maliyetlerini daha da artıracağından endişe ediyor. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ), bu ek maliyet yükünü kaldırmakta zorlanabileceği, bunun da rekabet güçlerini azaltacağı, kayıt dışı istihdamı artırabileceği ve hatta bazı durumlarda işten çıkarmalara neden olabileceği belirtiliyor. İşverenler, kalıcı refah artışı için, ücret zamlarından çok, enflasyonla mücadelenin başarıya ulaşmasının ve ekonomik istikrarın sağlanmasının daha önemli olduğunu vurguluyor.

Ara zam kararı ekonomiyi nasıl etkiler? Bir 'fayda-maliyet' analizi

Peki, hükümetin olası bir "ara zam" kararı, Türkiye ekonomisini bir bütün olarak nasıl etkiler? Bu kararın, hem olumlu hem de olumsuz potansiyel sonuçları bulunuyor.

Olumlu Etkileri:

  • Alım Gücünde Artış: Milyonlarca çalışanın ve ailesinin eline ek para geçmesi, alım gücünü artırarak, iç talebi canlandırabilir. Bu da, piyasalarda bir hareketlilik yaratarak ekonomik büyümeye sınırlı da olsa pozitif bir katkı sunabilir.

  • Yoksullukla Mücadele: Mevcut asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı bir ortamda, yapılacak bir iyileştirme, en alttaki gelir grubunun yoksullukla mücadelesine bir nebze olsun destek olabilir.

    Pompada zam yağmuru dinmiyor
    Pompada zam yağmuru dinmiyor
    İçeriği Görüntüle
  • Çalışma Barışının Korunması: Artan geçim sıkıntısı nedeniyle oluşabilecek sosyal huzursuzlukların ve işçi eylemlerinin önüne geçilerek, çalışma barışının korunmasına yardımcı olabilir.

Olumsuz Etkileri:

  • Enflasyonist Baskı: Ücretlerdeki artışın, şirketler tarafından maliyet olarak görülüp ürün fiyatlarına yansıtılması, "ücret-fiyat sarmalı" olarak bilinen enflasyonist bir döngüyü tetikleyebilir. Bu, enflasyonla mücadele çabalarını boşa çıkarma riski taşır.

  • İşletmeler Üzerinde Yük: Özellikle emek yoğun sektörlerde faaliyet gösteren KOBİ'ler için artan işgücü maliyetleri, kârlılıklarını düşürebilir ve yatırım kararlarını ertelemelerine neden olabilir.

  • Kayıt Dışılık Riski: Bazı işverenlerin, artan maliyetlerden kaçınmak için çalışanlarını sigortasız (kayıt dışı) çalıştırmaya yönelme riski artabilir.

Ekonomi yönetimi, işte bu hassas "fayda-maliyet" analizini yaparak, enflasyonla mücadele hedeflerinden sapmadan, milyonlarca çalışanın beklentisini nasıl karşılayabileceğinin formülünü arıyor.

Gözler kabinede: kararı kim, ne zaman verecek?

Her ne kadar Asgari Ücret Tespit Komisyonu, yasal olarak yılda bir kez, aralık ayında toplansa da, bir ara zam kararı alınması tamamen siyasi bir iradeye bağlı. Bu konuda nihai kararı, ekonomi kurmayları ve ilgili bakanlarla yapacağı istişarelerin ardından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan verecek.

Milyonlarca çalışanın kaderini belirleyecek bu kararın, önümüzdeki günlerde veya haftalarda yapılacak olan Kabine Toplantısı'nın ardından netleşmesi bekleniyor. Hükümetin, bir yandan enflasyonla mücadeledeki kararlı duruşunu sürdürürken, diğer yandan da yaklaşan yerel seçimler öncesinde milyonlarca çalışanın gönlünü kazanacak bir "orta yol" formülü arayışında olduğu belirtiliyor. Bu formülün, doğrudan bir ara zam şeklinde mi, yoksa vergi dilimlerinde bir düzenleme veya tek seferlik bir sosyal destek paketi şeklinde mi olacağı ise, şu an için Ankara'daki en büyük merak konusu. Milyonlarca asgari ücretli, umut ve endişe arasında, cüzdanlarını ve geleceklerini etkileyecek bu kritik kararı beklemeye devam ediyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ