Türkiye ekonomisinin önümüzdeki üç yıllık projeksiyonunu ve temel politikalarını ortaya koyan Orta Vadeli Program (OVP), Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından kamuoyuna açıklandı. 2026-2028 dönemini kapsayan yeni OVP, özellikle enflasyonla mücadele, sürdürülebilir büyüme ve yapısal reformlar üzerine odaklanıyor. Programın en iddialı hedefi, yıllardır Türkiye ekonomisinin en büyük sorunu olan yüksek enflasyonu kalıcı olarak tek haneli seviyelere indirmek. Bu hedefe ulaşmak için mali disiplinden taviz verilmeyeceğini ve para politikasındaki sıkı duruşun devam edeceğini belirten Yılmaz, "Kalıcı fiyat istikrarı hedefimize ulaşacağımıza inancımız tamdır" diyerek, hükümetin bu konudaki kararlılığının altını çizdi.

Dezenflasyon süreci ve hedefler

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, konuşmasında, Haziran 2024'ten itibaren kesintisiz bir dezenflasyon sürecine girildiğini ve bu süreçte enflasyonun 42,5 puan gerilediğini belirtti. Bu olumlu seyrin yılın geri kalanında da devam etmesini beklediklerini söyleyen Yılmaz, yeni OVP ile bu süreci daha da güçlendireceklerini ifade etti.

Programda yer alan enflasyon hedefleri ise şu şekilde sıralandı:

  • 2025 yıl sonu: Yüzde 28,5

  • 2026 yıl sonu: Yüzde 16,0

  • 2027 yıl sonu: Yüzde 9,0

  • 2028 yıl sonu: Yüzde 8,0

Bu hedeflere ulaşılması durumunda, Türkiye ekonomisinin program sonunda, yani 2028'de, kalıcı olarak tek haneli enflasyon seviyelerine inmiş olacağı öngörülüyor. Yılmaz, kamu tarafından yönetilen ve yönlendirilen fiyatlarda da kararlar alınırken dezenflasyon sürecinin öncelikli olarak dikkate alınacağını vurguladı.

Büyüme, istihdam ve cari denge hedefleri

OVP, sadece enflasyonla mücadeleye değil, aynı zamanda ekonominin sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde büyümesine de odaklanıyor. Yılmaz, pek çok olumsuz küresel gelişmeye rağmen Türkiye ekonomisinin dayanıklı ve dengeli bir görünüm sergilediğini, 2025'in ilk yarısında büyümenin yüzde 3,6 gibi ılımlı bir seviyede gerçekleştiğini belirtti.

Yeni döneme ilişkin büyüme hedefleri ise şu şekilde açıklandı:

İstihdam piyasasında da olumlu bir seyir beklediklerini ifade eden Yılmaz, 2024 itibarıyla yüzde 8,7 seviyesinde gerçekleşmesi beklenen işsizlik oranının, program dönemi sonunda, yani 2028'de, yüzde 8'in altına inmesinin hedeflendiğini duyurdu.

Ekonominin en kırılgan noktalarından biri olan cari işlemler açığı konusunda da önemli bir iyileşme sağlandığını belirten Yılmaz, cari açığın milli gelire oranının 2026'da yüzde 1,3'e, 2027'de yüzde 1,2'ye ve 2028'de ise yüzde 1 seviyesine kadar gerilemesinin hedeflendiğini söyledi. Bu, Türkiye'nin dış finansman ihtiyacının belirgin şekilde azalacağı anlamına geliyor.

Kişi başına gelir 21 bin dolara, KKM 2026'da tarihe karışıyor

Programın en dikkat çekici hedeflerinden biri de, refah seviyesinin önemli bir göstergesi olan kişi başına düşen milli gelir oldu. Yılmaz, 2025 yılı sonunda Türkiye'nin 1,5 trilyon doları aşan bir milli gelir büyüklüğüne ve ilk kez kişi başına 17 bin doların üzerinde bir gelire ulaşacağını belirtti. Program dönemi sonunda, yani 2028'de ise, milli gelirin 1,9 trilyon dolara yaklaşması ve kişi başına gelirin 21 bin dolar seviyesine yükselmesi hedefleniyor. Bu hedeflere ulaşılması durumunda, Türkiye'nin 2025 sonunda dünyanın 16., Avrupa'nın ise 6. en büyük ekonomisi olacağı öngörülüyor.

Ekonomi yönetiminin son yıllardaki en önemli gündem maddelerinden biri olan Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasının da sonuna gelindiğini belirten Yılmaz, TL'ye artan güvenle birlikte KKM hesaplarının toplam mevduat içindeki payının yüzde 1,7'ye kadar gerilediğini ve 2026 yılında bu hesapların tamamen sonlandırılacağını açıkladı.

Yapısal reformlar ve stratejik öncelikler

Cevdet Yılmaz, OVP'nin sadece makroekonomik hedeflerden ibaret olmadığını, aynı zamanda Türkiye ekonomisinin rekabet gücünü artıracak ve potansiyel büyümesini yükseltecek yapısal reformları da içerdiğini vurguladı. Bu kapsamda, şu alanlara öncelik verileceği belirtildi:

  • Yeşil ve Dijital Dönüşüm: Sanayinin ve KOBİ'lerin rekabet gücünü artırmak için dijital dönüşüm hızlandırılacak, yeşil ve sürdürülebilir finans kaynaklarından daha fazla yararlanılacak.

  • Enerjide Dışa Bağımlılığın Azaltılması: Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımlar güçlendirilecek.

  • Lojistik ve Ulaştırma Altyapısı: OSB'ler, lojistik merkezler ve özellikle demiryolu hatları bütünleşik bir şekilde ele alınarak sanayinin rekabet gücüne katkı sağlanacak.

  • Gıda Arz Güvenliği ve Sosyal Konut: Gıda üretimini artıracak politikalar ve sosyal konut projeleri öncelikli konular olmaya devam edecek. Yılmaz, bu yıl sonunda kapsamlı bir sosyal konut programının açıklanacağını da duyurdu.

  • Beşeri Sermaye: Eğitimin kalitesini artırarak ve mesleki eğitimi güçlendirerek, nitelikli iş gücü yetiştirilmesine odaklanılacak.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de programın açıklandığı toplantıda yaptığı konuşmada, kamuda tasarruf konusunda kararlı olduklarını ve dezenflasyon sürecinin bütüncül bir koordinasyon içinde yönetildiğini belirterek, fiyat istikrarına doğru güçlü adımlarla ilerlediklerini vurguladı. Yeni OVP, Türkiye ekonomisinin önümüzdeki üç yılda daha istikrarlı, öngörülebilir ve rekabetçi bir yapıya kavuşmasını hedefleyen kapsamlı bir yol haritası olarak öne çıkıyor. Programın başarısı, hedeflere ne ölçüde ulaşılabileceğine ve yapısal reformların ne kadar kararlılıkla uygulanacağına bağlı olacak.

Kaynak: HABER MERKEZİ