Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye ekonomisi için sevindirici bir gelişmeyi daha duyurarak, cari açıkta rekor düzeyde bir düşüş yaşandığını açıkladı. Açıklanan Ödemeler Dengesi verilerine göre, Türkiye'nin cari açıkı 2024 yılında Orta Vadeli Program (OVP) hedefinin oldukça altında kalarak 10 milyar dolara geriledi. Bu düşüş, Türkiye ekonomisinin dış denge açısından önemli bir iyileşme kaydettiğini gösterirken, ekonomik istikrar ve sürdürülebilirlik açısından da olumlu bir gelişme olarak değerlendirildi. Bakan Şimşek'in müjdesi, ekonomi çevrelerinde ve piyasalarda sevinçle karşılandı.
Cari açıkta zirveye göre 45,1 milyar dolar iyileşme
Bakan Mehmet Şimşek, cari dengedeki iyimser tabloyu rakamlarla ortaya koyarak, cari açıkın bir önceki yıla kıyasla 29,9 milyar dolar, 2023 yılı mayıs ayındaki zirveye göre ise 45,1 milyar dolar "iyileştiğini" vurguladı. Bu rakamlar, cari açıkta ciddi bir azalma trendinin yakalandığını ve Türkiye ekonomisinin dış denge sorunlarının çözümüne doğru önemli adımlar atıldığını gösteriyor. Cari açıktaki bu kayda değer iyileşme, Türkiye ekonomisinin dış şoklara karşı direncini artırırken, uluslararası piyasalarda da güven tesis etmeye katkı sağlayabilir.
İhracat ve turizm gelirleri cari açığı olumlu etkiledi
Bakan Şimşek, cari açıktaki düşüşün nedenlerini de açıklayarak, "Ekonomimizin büyüdüğü ve en büyük ticaret ortağımız AB’de büyümenin zayıf seyrettiği bir dönemde cari açığın kayda değer ölçüde gerilemesine ihracatın dirençli yapısı, ithalat bağımlılığının azaltılması ve güçlü turizm gelirleri önemli katkı yapmıştır" dedi. İhracatın dirençli yapısı, ithalat bağımlılığının azaltılması ve turizm gelirlerindeki artış, cari dengeyi olumlu yönde etkileyen temel faktörler olarak öne çıkarken, Türkiye ekonomisinin üretim ve dış satım performansının güçlendiği sinyallerini veriyor. İhracat ve turizm gelirlerindeki bu pozitif tablo, Türkiye ekonomisinin dış kaynak ihtiyacını azaltırken, döviz rezervlerinin de artmasına katkı sağlayabilir.
Sermaye girişleri hızlandı, dış finansmana erişim kolaylaştı
Şimşek, ekonomik istikrar programının ve uygulanan doğru politikaların sonuç vermeye başladığını vurgulayarak, "Programımızla artan güven ve öngörülebilirlik sayesinde sermaye girişleri hızlandı, dış finansmana erişim kolaylaşırken maliyetler geriledi" dedi. 2024’te 11,7 milyar dolar net portföy girişi gerçekleşirken reel sektör ve bankaların dış borç çevirme oranlarının da yükseldiğini belirten Şimşek, Türkiye ekonomisine olan uluslararası güvenin artmaya başladığını ve dış finansman kanallarının yeniden açıldığını ifade etti. Sermaye girişlerindeki hızlanma ve dış finansmana erişim kolaylığı, Türkiye ekonomisinin finansman riskini azaltırken, yatırım ortamının iyileşmesine ve ekonomik büyümenin desteklenmesine katkı sağlayabilir.
Rezervler arttı, tamponlar güçlendi
Bakan Şimşek, rezerv birikiminin de önemli ölçüde arttığını belirterek, "rezerv birikiminin de son 1,5 yılda yaklaşık 126 milyar dolar arttığını" söyledi. Şimşek, ekonomide şoklara karşı "birçok tampon oluşturulduğunu" aktararak, Türkiye ekonomisinin dış şoklara karşı dayanıklılığının arttığını vurguladı. Rezervlerdeki artış, ülkenin döviz ihtiyacını karşılamada daha güçlü hale gelmesini sağlarken, uluslararası piyasalarda da güven vererek kredi notunun yükselmesine katkı sağlayabilir.
Sürdürülebilir cari denge hedefi ve yapısal reformlar
Mehmet Şimşek, cari açıktaki düşüşün kalıcı olması için yapısal reformların önemine vurgu yaparak, "Sürdürülebilir cari denge hedefimiz doğrultusunda elde ettiğimiz kazanımları yapısal adımlarla kalıcı hale getireceğiz" dedi. Bakan Şimşek, Türkiye'nin cari açık sorununu kalıcı olarak çözmek için ihracatı artırıcı, ithalatı azaltıcı ve katma değeri yüksek üretimi teşvik edici yapısal reformlara devam edeceklerini belirtti. Yapısal reformlarla cari dengenin sürdürülebilir hale getirilmesi, Türkiye ekonomisinin uzun vadeli büyüme potansiyelini artırırken, dışa bağımlılığı azaltabilir ve ekonomik istikrarı güçlendirebilir. Bakan Şimşek'in açıklamaları, Türkiye ekonomisinin zorlu bir dönemden geçmesine rağmen doğru politikalarla istikrarlı bir büyüme ve dış dengeye kavuşabileceği yönünde iyimser bir tablo çiziyor.