Bilim insanları, yaklaşık 4 bin kilometre yol yaparak tamamladıkları sefer boyunca, 81 derece kuzey enleminde başlayan deniz buzlarını, Svalbard takımadaları ve çevresinde iklim değişikliği sebebiyle etkilenen buzulları buna bağlı olarak değişen kuzey kutup canlılarının yaşam alanlarını da gözlemledi.
Küresel iklim değişikliğinin hızlı sonuçlarına dair net veriler sunmayı amaçlayan bilim insanları, 32 günde Arktik Okyanusu’nda Türkiye’den kuzeye çevirdikleri rotaları üzerinde Barents Denizi’nde 51 farklı örnekleme noktasında zooplankton, fitoplankton örneklemeleri, denizdeki kirleticilerin belirlenmesi, deniz suyu fiziksel parametrelerinin takibi, mikroplastiklerin belirlenmesi atmosferik kirlilik gözlemleri, meteorolojik gözlemler, gemi ticaret rotalarının çevreye etkileri, deniz buzlarının gözlemlenmesi ve deniz memelerinin takibi konularında 16 farklı projeyle bilimsel araştırmalarını tamamladı.
KUZEY DENIZ BUZLARI VE ŞIDDETLI FIRTINA SEFERIN SEYIR ROTASINI DEĞIŞTIRDI
4. Ulusal Arktik Bilimsel Araştırma Seferi Lideri Prof. Dr. Ersan Başar, sefer süresince özellikle deniz biyolojisi ve deniz kirliliği üzerine gerçekleştirdikleri örneklemelerle çalışmalarını yaptıklarını ifade ederek, şöyle konuştu:
"81 derece kuzey enlemine ulaştığımızda deniz buzu ile karşılaştık. Bu bizim için önemli bir nokta çünkü sefer sırasında ulaştığımız kuzeydeki en uzak nokta. Ancak bu bölgedeki deniz buzları sebebiyle seyre uygun bir nokta olmadığı için güneye doğru yöneldik ve diğer noktalarımıza geldik. 81 dereceye çıktıktan sonra artık daha kuzeye gitme şansımız yoktu. Bundan dolayı güneye doğru yönelerek planladığımız diğer örnekleme noktalarımıza ulaştık."
Arktik Bölgesi'nde çalışmanın çok zor olduğunun altını çizen Başar, “Hava şartları sürekli değişkenlik gösteriyor. Rüzgar ve deniz buz hareketleri seyir ortamızı değiştirmemize neden oluyor. Seyrimizin 10. gününde de havanın artan şiddeti ve rüzgar nedeniyle rotayı değiştirerek güneye doğru yönelmek zorunda kaldık. Aynı anda çok yoğun buz hareketi meydana geldiği için de gemi belli bir zaman sürecinde buz kütlelerinin arasında kaldı ve bundan dolayı da seyir planlamamızı değiştirdik. Arktik'te çalışırken sürekli seyir planlamasını değiştirmek gerekiyor. Çünkü günün şartlarına göre meteorolojik verilere göre hareket etmek zorunda kalıyorsunuz." diye konuştu.
Svalbard Adası ve çevresinde koruma alanlarının bulunduğuna ve sediman örneklerinin toplanmasının Norveç hükümetinden alınan özel izin doğrultusunda yapıldığına değinen Başar “Yapılan bilimsel çalışmaları birçok bilim dalıyla ilişkilendirilebiliriz. Örneğin denizden yaptığımız örneklemeler içerisinde sediman örnekleri de bulunuyor. Bu sediman örnekleri de laboratuvarlara götürüldükten sonra birtakım çalışmalar sürdürülecek.” dedi.
Prof. Dr. Başar, şöyle devam etti:
“Denizde plankton örneklemeleri de yapılmakta. Bu örneklemeler, plankton kepçeleri ile dikey ve yatay şekilde yapılan örnekleme metoduyla yapılmakla birlikte deniz suyu alınarak filtrasyon yöntemiyle filtre edilerek de yapılmakta. Gemide kurduğumuz filtrasyon sistemiyle deniz suyu örnekleri filtre edilerek bunlar laboratuvarlar götürmek üzere dolmuş muhafazalı saklandı ve daha sonrasında ülkemize bunları götürerek soğuk donmuş muhafaza da laboratuvarda incelemelerde bulunacağız.”
Çalışmalarla deniz suyundaki değişimlerin ölçülmesi için sıcaklık, tuzluluk gibi temel parametrelerin belirli derinliklerden alındığını aktaran Başar, şöyle konuştu:
"Bu çalışmalar araştırmacılar tarafından değerlendirerek özellikle Arktik Okyanusu'nda bulunan değişimin takip edilmesi açısından bizler için önemli veri oluşturacak. Özellikle Arktik'teki deniz suyundaki parametrelerde değişmeler olduğu bilinmekte. Arktik Okyanusu'ndaki bu değişimlerin Atlantik Okyanusu'nun genişlemesine sebep olurken Arktik Okyanusu'nun küçülmesine sebep olduğu bilinmektedir. Bu değişimlerin ölçülmesi amacıyla da bazı kimyasal ölçümler yapılarak değerlendirmelerde bulunuldu. Özellikle deniz çalışmaları uzun süreli yapılan çalışmalar, bir takip çalışması içermekte. Türkiye bugün itibarıyla dördüncü seferini tamamlamış oldu."
Bu yıl 4.'sü düzenlenen Arktik Bilimsel Araştırma seferinin verilerinin de bir araya getirilerek bilim dünyasına sunulduğunu ifade eden Başar, sözlerini, “Bu çalışmalar sonucunda özellikle küresel iklim değişimine bağlı olarak iklimdeki değişimlerin en önemli göstergelerden bir tanesi, Arktikte bulunan buzullar ve deniz buzundaki değişimler. Yapılan çalışmalar sonucunda da yıllara bağlı olarak bu değişimler incelenerek bilim insanlarımız tarafından bilim dünyasına en yakın zamanda sunulacak." diye tamamladı.
4. Ulusal Arktik Bilimsel Araştırma seferi kapsamında Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı ve Meteoroloji Genel Müdürlüğünden de katılımcılar çalışmalar gerçekleştirdi. Bu yıl 2. kez Ulusal Arktik Bilimsel Araştırma seferine katılan Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığından Oşinografi Subayı Mühendis Teğmen Kunter İncili, AA muhabirine seferi değerlendirdi.
İncili, şu bilgileri verdi:
“Geçtiğimiz yıllarda başlattığımız uydu kaynaklı batimetri çalışmaları için Sechi disk ile veri toplamaya bu sene de devam edildi. Ayrıca Svalbard çevresinin oşinografik karakterinin belirlenmesi maksatlı projemiz kapsamında çalışmalarımıza hassas ses hızı profilleyici (sound velocity profiler) ile devam ediyoruz. Bu cihaz deniz araştırmalarında sıklıkla kullanılan CTD cihazına kıyasla iletkenlik, sıcaklık ve derinlik ölçümlerinin yanında ses hız iletkenlik değerini de yüksek duyarlılıkta bize veriyor. Elde ettiğimiz ses hızını tuzluluk-iletkenlik değerleri ile korele ederek Svalbard etrafındaki termoklin ve haloklin tabakalarını hassasiyetle tespit etmeyi amaçlıyoruz.”
Meteoroloji Genel Müdürlüğü Mühendisi Çetin Biçer ise sefer süresince rüzgar, hız, rüzgar yön, hava sıcaklığı, hava nemi, basınç, deniz suyu sıcaklığı gibi verileri topladıklarını belirterek, "Çalışmamızın amacı meteorolojik verileri toplamak. Bu veriler otomatik olarak bir veri seti oluşturuluyor ve kaydediliyor. Bütün bu veriler konum bilgisi de olduğu için bir veri yığınından çok harita da işaretlenmiş bir şekilde uzmanların, bu konuda ki araştırmacıların çalışmalarının kolaylaştırılmasına imkan veriyor ve harita üzerinde bütün manzarayı anlık olarak görmesini sağlıyor.” diye konuştu.
Biçer, meteorolojik verileri toplarken Dünya Meteoroloji Örgütü standartları ve diğer standartlara uygun çalışmalar yaptıklarının altını çizerek, “Güncel sertifikasyona sahip meteorolojik algılayıcılar kullanıyoruz ve bunları standart ölçüm metotlarına göre yerlerine yerleştirerek doğru ve güvenilir veri setleri oluşturuyoruz.” dedi.
KUZEY KUTUP CANLILARI İÇİN GÖZLEMLER
4. Ulusal Arktik Bilimsel Araştırma Seferi Lider Yardımcısı Kaptan Doğaç Baybars Işıler de seyir sırasında aynı zamanda canlı yaşamına dair gözlem çalışmaları da yapıldığını belirtti.
Işıler, "Canlı yaşamı Svalbard takımadalarında çok önemli ve koruma altında. Geçen senelere göre bu sene daha az sayıda canlı gördüğümüzü söyleyebiliriz. Bu tabii, hemen ilk akla gelecek olan 'iklim değişikliğinin canlı sayısını azalttığı', anlamına gelmiyor. Avlanmak için bir bölgeye gidiyor olabilirler ya da daha sıcak ya da o anda daha soğuk istedikleri için kendi bulundukları ana lokasyonlardan başka yerlere gidiyor da olabilirler." ifadelerini kullandı.
Nordaustlandet Adası çevresinde çok sayıda kutup ayısı gözlemlediklerini bildiren Işıler, bu kadar kutup ayısının bu bölgede bulunmasının, avlandıkları veya bir yemek ihtiyacıyla o bölgede birlikte toplandıkları ya da besinle alakalı diğer hayvanları da oraya çekecek bir amaçlarının olduğu şeklinde açıklanabileceğini anlattı.
Işıler, "Ama elbette bu konuda konuşmak için çok erken. Nitekim bu alanda çalışma yürüten deniz memelileri, deniz canlıları üzerine çalışma yapan akademisyenlerimizin vereceği bilgiler ışığında araştırmacılar çalışmalarını yürütecek." değerlendirmesini yaptı.
Dünyanın hidrokarbon rezervlerinin 3'te 1'inin bulunduğu, Arktik Okyanusu ile birlikte 20 milyon kilometrekarelik alanı içerisinde barındıran Arktik Bölge, birçok canlıya da ev sahipliği yapıyor. Kuzey kutbunun simge canlısı kutup ayılarının yanı sıra, mors, halkalı fok, beluga, kanbur balina, kutup tilkisi, geyik ve birçok kuş türü de bu bölgede gözlemlenebiliyor.