Türkiye otomotiv pazarındaki dengeleri altüst eden sürecin fitili, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın 7 Haziran 2024 tarihli Cumhurbaşkanı Kararı ile Çin'den ithal edilen içten yanmalı ve hibrit binek otomobillere yönelik getirdiği ek gümrük vergisi ile ateşlendi. Bu kararla, Çin menşeli araçlara "ithalat değerinin yüzde 40'ı veya 7 bin dolar/adet (hangisi yüksekse)" şeklinde ağır bir ek vergi yükü getirildi.
Ancak bu karardan kısa bir süre sonra, Temmuz 2024'te, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Çinli otomotiv devi BYD arasında, Türkiye'de yatırıma yönelik bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşmanın en kritik maddesi ise, BYD'nin, Manisa'da bir otomobil fabrikası kurma yatırım taahhüdü karşılığında, söz konusu yüzde 40'lık ilave gümrük vergisinden muaf tutulmasıydı. Asıl tartışma yaratan nokta ise, bu muafiyetin, BYD firmasının yatırım taahhüdünü yerine getirmesi, yani fabrikanın temelini atması veya belirli bir aşamaya getirmesi beklenmeden, "hemen devreye alınması" oldu.
Satışlar patladı, pazar payı uçtu: Muafiyetin piyasa etkisi
Bu vergi muafiyeti, BYD için adeta bir pazar dinamosu etkisi yarattı. Muafiyet öncesinde, yani 2024'ün ilk altı ayında Türkiye pazarında sadece 1.426 adet araç satabilen firma, muafiyetin ardından 2025'in aynı döneminde bu rakamı 25.501'e fırlatarak satışlarını neredeyse 20'ye katladı. Bu olağanüstü performansla BYD, 2025'in ilk yarısında Türkiye pazarının en hızlı büyüyen otomobil markası ve en çok satış yapan 10 markadan biri olmayı başardı.
Firmanın pazar payındaki değişim ise, bu avantajın ne kadar büyük olduğunu gözler önüne seriyor. BYD'nin Türkiye otomotiv pazarındaki payı, bir yıl gibi kısa bir sürede yüzde 0,02 gibi sembolik bir seviyeden, pazarın dinamiklerini değiştiren yüzde 4'lük bir seviyeye ulaştı.
Manisa'da sessizlik hakim: Temeli atılmayan fabrikanın gölgesindeki sorular
BYD, vergi muafiyeti avantajıyla satış rekorları kırarken, anlaşmanın temelini oluşturan Manisa'daki fabrika yatırımında ise derin bir sessizlik hakim. Fabrika açma taahhüdünün üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, Manisa'da fabrika inşaatına ilişkin somut bir faaliyetin henüz başlamamış olması, hem otomotiv sektöründe hem de siyaset kulislerinde ciddi endişelere ve soru işaretlerine yol açtı.
Bu durum, "Acaba BYD, fabrika yatırımını hiç yapmadan, sadece vergi muafiyetinden elde ettiği kazançla Türkiye pazarından çıkmayı mı hedefliyor?" sorusunu akıllara getirdi. İşte bu noktada, Bağımsız Balıkesir Milletvekili Burak Dalgın, konuyu TBMM gündemine taşıyarak, bu soruları doğrudan işin muhatabına, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır'a sorma kararı aldı.
Bakan kacır'a 5 kritik soru: 'Teminat alındı mı, fabrika kendini amorti etti mi?'
Milletvekili Burak Dalgın'ın, Bakan Kacır tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği soru önergesi, adeta bir iddianame niteliği taşıyor ve anlaşmadaki olası boşluklara ve risklere dikkat çekiyor. İşte o 5 kritik soru:
-
Fabrikanın Akıbeti Ne Olacak?: BYD'nin Manisa'da kurmayı taahhüt ettiği fabrikanın inşasında gelinen son aşama ve zaman planı nedir? Fabrikanın ne zaman faaliyete geçmesi planlanmaktadır?
-
Teşvikler Neden Şarta Bağlanmadı?: BYD'ye yatırım teşviği çerçevesinde tanınan gümrük vergisi imtiyazları, neden yatırım, üretim ve istihdam gibi belirli taahhütlerin fiilen yerine getirilmesine bağlanmamıştır? Muafiyet neden peşin olarak verilmiştir?
-
Teminat Alındı mı?: Yatırımın aksaması veya hiç yapılmaması senaryosu düşünülerek, BYD ile imzalanan anlaşma kapsamında firmadan herhangi bir teminat mektubu alınmış mıdır? Eğer alındıysa, bu teminat mektupları Çin'de mukim bankalar aracılığıyla mı nakde çevrilecektir?
-
Fabrika Kendini Amorti Etti mi?: BYD'nin, gümrük vergisinden muaf tutulması nedeniyle halihazırda elde ettiği ilave kazanç, fabrika için yapacağı yatırıma kıyasla ne seviyededir? Firma, yeni fabrikasını daha kurmadan, bu vergi avantajıyla yatırım maliyetini zaten çıkarmış veya "amorti etmiş" midir?
-
Macaristan'a Var, Türkiye'ye Yok mu?: BYD firması, Mayıs 2025'te Macaristan hükümetiyle anlaşarak bu ülkede bir bölgesel genel merkez ve AR-GE merkezi kurmayı taahhüt etmiştir. Firmanın ülkemizde yapacağı yatırım teşviki, neden bunun gibi katma değer yaratacak ek taahhütler içermemektedir?
Bu sorular, sadece BYD anlaşmasını değil, aynı zamanda Türkiye'nin genel yatırım teşvik politikalarını ve yabancı sermaye ile yapılan anlaşmalarda kamu yararının ne ölçüde korunduğunu da sorguluyor. Gözler şimdi, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır'ın bu kritik sorulara vereceği yanıtlara çevrilmiş durumda. Bakanlıktan gelecek cevaplar, bu devasa teşvikin arkasındaki gerçekleri ve Türkiye'nin bu anlaşmadan kazançlı mı yoksa zararlı mı çıktığını ortaya koyacak.