Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Ahilik ruhuyla üretip büyüteceğiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Ahilik ruhuyla üretip büyüteceğiz”
İçeriği Görüntüle

İzmir adli ve siyasi tarihinde önemli bir yer tutması beklenen "kooperatif" davasının ilk duruşması, Aliağa Şakran Cezaevi Yerleşkesi'nde özel olarak hazırlanan mahkeme salonunda görüldü. Kamuoyunun yakından takip ettiği davada, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin önceki dönem başkanı Tunç Soyer, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve çok sayıda belediye bürokratının da aralarında yer aldığı 11'i tutuklu toplam 76 sanık, hakim karşısına çıktı. Davanın odağında, 30 Ekim 2020'de yaşanan yıkıcı İzmir depremi sonrasında depremzedeler için başlatılan konut projelerindeki usulsüzlük iddiaları bulunuyor. İddianame, belediye şirketi İZBETON A.Ş. eliyle yürütülen projelerde, Kamu İhale Kanunu'nun etrafından dolanılarak milyonlarca liralık kamu zararına yol açıldığı tezini işliyor. Geniş güvenlik önlemleri altında başlayan duruşma, İzmir'de yerel yönetimlerin şeffaflığı ve hesap verebilirliği tartışmalarını yeniden alevlendirdi.

Depremzedeler için atılan adımlar mercek altında

Dava dosyasının temelini, 30 Ekim depreminin yarattığı acil barınma ihtiyacını karşılamak amacıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından geliştirilen konut projeleri oluşturuyor. İddia makamına göre, bu süreçte belediye iştiraki olan İZBETON, normal şartlarda açık ihale ile yapılması gereken konut inşaat işlerini, kanuna karşı hile olarak nitelendirilen bir yöntemle, çeşitli kooperatif yapılanmalarına devretti. Savcılık, bu yöntemin rekabeti ortadan kaldırdığını ve projelerin maliyetlerinin şeffaf bir şekilde denetlenmesini engellediğini savunuyor. Dosyada adı geçen Halk Konut, Baysan ve İzmir Konut gibi kooperatiflere, ihale süreçleri işletilmeden, doğrudan temin benzeri bir usulle iş verildiği ve bu durumun kamuyu zarara uğrattığı öne sürülüyor. İddianamede, bu işlemlerin tesadüfi hatalar değil, belediye yönetiminin üst düzey yetkililerinin bilgisi ve onayıyla sistematik bir şekilde gerçekleştirildiği vurgulanıyor. Sanıklar ise bu iddiaları kesin bir dille reddediyor. Savunma kanadı, deprem gibi olağanüstü bir felaketin ardından, bürokrasinin yavaş işleyen çarklarına takılmadan, depremzedeleri bir an önce güvenli ve sağlam konutlara kavuşturma amacıyla "kamu yararı" gözetilerek hareket edildiğini belirtiyor.

Sanık kürsüsünden ilk savunmalar geldi

Duruşmanın en dikkat çekici anlarından biri, davanın kilit bürokratlarından olan dönemin Daire Başkanı Levent İşler'in savunması oldu. Daha önce Aziz Kocaoğlu döneminde yürütülen bir başka soruşturmada yargılanıp beraat ettiğini hatırlatan İşler, meslek hayatı boyunca kanun ve nizamlara bağlı kaldığını, hatta bu bağlılığının İzmir Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü tarafından takdirnamelerle ödüllendirildiğini ifade etti. İddianameye konu olan protokollerin imzalandığı tarihlerde İZBETON Yönetim Kurulu üyesi olmadığını, dolayısıyla bu sözleşmelerde doğrudan bir sorumluluğu bulunmadığını beyan etti.

Levent İşler, savunmasının merkezine deprem sonrası yaşananları ve "iyi niyeti" koydu. "Amacımız, evleri yıkılan insanların bir an önce sağlam ve güvenli yuvalarına kavuşmasıydı. Bu nedenle kooperatif projelerine hız verdik," diyen İşler, tartışmalı yönetim kurulu kararının alınma sürecini anlattı. İşler'e göre, Sayıştay tarafından yapılan bir denetimde tespit edilen bulgular üzerine, projelerin aksamaması ve vatandaşların mağdur edilmemesi için, daha önceden genel müdür tarafından imzalanmış olan protokollere yönetim kurulu olarak sonradan onay ("icazet") vermeleri istendi. Bu süreçte hukuk biriminden herhangi bir olumsuz görüş almadıklarını belirten İşler, "O dönemki Şirket Genel Müdürümüz Heval Savaş Kaya ve Yönetim Kurulu Başkanımız Tunç Soyer'in avukat olmalarına ve kendilerine duyduğum güvene dayanarak bu karara imza attım. Vicdanım rahat, herhangi bir kötü niyetim kesinlikle yoktur," dedi.

Kaynak: HABER MERKEZİ