HABER MERKEZİ- Çanakkale, tarih meraklılarını ve arkeoloji tutkunlarını büyüleyen bu antik kentlerle dolu bir hazineler diyarı olarak öne çıkıyor. Yapılan kazı çalışmaları sayesinde bu kentlerin zengin tarihi ve kültürel mirası gün yüzüne çıkıyor ve dünya çapında önemli arkeolojik keşifler yapılmaya devam ediyor. Antik döneme ait kalıntıları ve eşsiz atmosferiyle Çanakkale, tarihseverlerin vazgeçilmez destinasyonları arasında yerini koruyor. Biz de bu bu kadim kentte bulunan antik kentleri sizler için araştırdık. Detayları haberimizde...

ÇANAKKALE'DE BULUNAN ANTİK KENTLER

Aleksandria Troas Antik Kenti

Aleksandria Troas, oldukça geniş bir alana yayılmış bir antik kenttir. MÖ 4. yüzyılın sonlarında Antigonos tarafından Antigoneia adıyla kurulmuştur. Şehrin kuruluşunda, çevrede bulunan Gargara, Hamaksitos, Neandria, Kolonai, Larisa, Kebren ve Skepsis gibi diğer kentlerin halkı buraya yerleştirilmiştir. Antik kentte başlangıçta Alman bir ekip tarafından yürütülen kazılar, 2011 yılında Ankara Üniversitesi'nden bir Türk ekibine devredilmiştir. Bu kazılar, kentin tapınak bölgesine odaklanmıştır. Aleksandria Troas'ta, özellikle Maldelik olarak bilinen yapı ve Herodes Attikus Hamamı önemli yapılar arasındadır. Anadolu'daki en büyük hamam yapısı olarak bilinen bu yapı, anıtsal ölçüleriyle günümüze ulaşan kemerlerinden anlaşılmaktadır. Ayrıca, hamamın batısına bitişik, oldukça büyük bir gymnasium da bulunmaktadır. Kent, zengin tarihi ve mimari kalıntılarıyla ziyaretçileri etkilemektedir. Kazı çalışmaları sayesinde bölgenin tarihi hakkında daha fazla bilgi edinmek mümkün olmuştur. Aleksandria Troas, Anadolu'nun önemli antik kentlerinden biri olarak değerini korumaktadır.

Assos Antik Kenti

Antik Assos Kenti, bir volkan konisi üzerine yerleştirilmiştir ve yukarıda bulunan Akropol ile güneye doğru inen teraslar üzerinde diğer yapılar yer almaktadır. Şehir, yaklaşık 4 kilometre uzunluğundaki surlarla çevrilidir ve iki ana kapısı olan doğu ve batı kapılarının önünde nekropoller bulunur. Tapınak, en yüksek noktada yer alan ve tanrıça Athena'ya adanmış bir yapı olup, İÖ 525 yıllarına tarihlenmektedir.

Agora, şehrin güney yamaçlarında teras üzerinde konumlanmıştır. Kuzey stoası iki katlı, güney stoası ise dört katlıdır. Kısmen restore edilmiş olan tiyatro, 5 bin kişi kapasitelidir ve Yunan ve Roma dönemlerinde kullanılmıştır. Assos antik limanı günümüzde popüler bir tatil mekanı olarak ziyaretçileri çekmektedir.

Assos'a ait arkeolojik buluntular, dünya çapında önemli müzelerde sergilenmektedir. Boston Güzel Sanatlar Müzesi, Louvre Müzesi, İstanbul ve Çanakkale Arkeoloji Müzeleri gibi müzelerde Assos'a ait eserlere rastlamak mümkündür. Assos'un zengin tarihi ve kültürel mirası, arkeoloji meraklılarını ve tarih severleri cezbetmektedir. Günümüzde Assos, hem antik kalıntıları hem de doğal güzellikleriyle ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunan önemli bir turistik bölgedir.

Apollon Smintheus Kutsal Alanı

Apollon Smintheus Kutsal Alanı, eski çağlarda Troas'ın önemli bir kült merkezi olarak bilinir. Anadolu'da Geç Hellenistik Dönem'in önemli kutsal alanlarından biri olan Apollon Smintheus Kutsal Alanı (Smintheion), yaklaşık olarak MÖ 5000 civarına tarihlenen bir prehistorik yerleşime ait kalıntılarla tanınır. Apollon Smintheus Tapınağı, eski adıyla Külahlı olarak bilinen Gülpınar Beldesi'nin kuzeybatısıyla kuzeydoğusu arasındaki vadinin başlangıç eteklerinde, Bahçeler-içi olarak adlandırılan mevkide yer almaktadır. Apollon Smintheus Tapınağı, Homeros'un İlyada Destanı'ndan esinlenen kabartmalarıyla birlikte mimari tasarımı ve stiliyle de dikkat çekmektedir. MÖ 150 yıllarında Ion stilinde inşa edilen tapınak, Kuzeybatı Anadolu'da, Troas bölgesinde günümüze kadar ulaşabilen tek örnektir. Tapınakta, Hellenistik Çağ Anadolu mimarlığının önemli temsilcilerinden biri olan Mimar Hermogenes'in kullandığı pseudodipteros (yalancı iki sıralı sütun) plan tasarımı uygulanmıştır. Apollon Smintheus Kutsal Alanı, tarih ve sanat açısından önemli bir zenginliğe sahiptir. İlyada Destanı'nın konusunu yansıtan kabartmalar ve benzersiz mimari özellikleriyle ziyaretçileri büyülemektedir. Ayrıca, Mimar Hermogenes'in ustalıklı tasarımıyla dikkatleri üzerine çeken bu antik tapınak, bölgenin tarihini ve kültürel mirasını anlamak isteyenler için özel bir öneme sahiptir.

Troya Antik Kenti

Troya, Çanakkale'ye 25 km uzaklıktaki Tevfikiye köyünde bulunan dünyanın en ünlü antik kentlerinden biridir. Troya'nın önemi, Homeros'un İlyada ve Odyseia destanlarında bahsedilen bir yer olmasından gelir. Bu destanlar, batının ilk yazılı edebiyat ürünleri olarak kabul edilir. Troya'da yapılan kazılar, 9 farklı kültür katının varlığını ortaya koymuştur ve tarihi MÖ 3000 yıllarına kadar uzanır. Ancak bu erken dönemlere ait kalıntılar sadece temel ve seramik parçaları gibi unsurlardan ibarettir.

MÖ 2500-2300 yıllarına tarihlenen Troya II dönemine ait en önemli buluntular, "Megaron" adı verilen ev örneklerinin temelleri ve Schliemann'ın "Priamos'un hazinesi" olarak adlandırdığı ve şu anda Rusya'daki Puşkin Müzesi'nde sergilenen buluntu grubudur.

MÖ 1700-1000 yıllarına tarihlenen Troya VI-VII dönemleri genellikle Homeros'un anlattığı Troya ile özdeşleştirilir. Bu döneme ait taştan surlar ve "testere dişi" olarak adlandırılan yapı tarzı dikkat çeker. Troya VIII. ve IX. katmanları ise Hellenistik ve Roma Dönemlerini kapsar ve günümüze hamam, odeion, tiyatro, bouleterion gibi mekanlar kalmıştır.

Troya'nın arkeolojik buluntuları, dünyanın en ünlü efsanelerinden birine konu olması ve zengin kültürel mirasa sahip olması nedeniyle büyük bir öneme sahiptir. Antik kent, stratejik konumu sebebiyle zengin bir medeniyetin ortaya çıkmasına olanak sağlarken, aynı zamanda pek çok saldırıya maruz kalmıştır. Boğazın kenarında yer alan Troya'nın tarihi kalıntıları ve arkeolojik keşifleri, MÖ 3000 yılında başlayan parlak tarihine ait bir miras olarak kabul edilir.

Troya'nın adı, dünya genelinde ünlü ve çok sayıda film ve diziye konu olan "Troya Savaşı" ile özdeşleştirilir. Homeros'un ünlü destanı İlyada'nın bu savaşı anlatması, Troya'nın çekiciliğini daha da arttırır. Bu nedenle, hem tarih hem edebiyat meraklılarının ziyaret etmekten büyük keyif alacakları bir antik kenttir.

Anadolu'nun en zengin arkeolojik buluntularının yer aldığı antik kentlerden biri olan Troya, 1998 yılından itibaren UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alır ve dünya kültür mirasının önemli bir parçasıdır.

Parion Antik Kenti

Kemer Köyü'ndeki Parion Antik Kenti, tarihte farklı egemenlikler altında bulunmuş önemli bir yerleşimdir. Büyük İskender'in Persler'e karşı kazandığı zaferle Hellen egemenliğine giren Parion, daha sonra Bergama Krallığı ve Roma hakimiyetine girmiştir. Bizans Dönemi'nde ise Parion önemli bir piskoposluk merkezi olarak hizmet vermiştir.

Parion'da yapılan kazılarda MÖ 5. yüzyıldan MS 3. yüzyıl sonlarına kadar tarihlenen gümüş, bronz ve bakır sikkeler (para) bulunmuştur. Bu sikkelerin genellikle üzerlerinde bir gorgo başı tasviri ve "ARI" yazısı yer almaktadır, bu yazı sayesinde buranın Parion olduğu anlaşılmıştır.

2005 yılından itibaren başlanan kazılarda Kemer'de, kentin zenginliğini yansıtan görkemli bir tiyatro, Roma villası ve Odeion yapısı ortaya çıkarılmıştır. Bu kalıntılar, Parion Antik Kenti'nin önemli mimari yapılarından sadece birkaçıdır ve bölgenin zengin tarihini gün yüzüne çıkarmaktadır.

Parion, tarihi boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve önemli bir merkez olmuştur. Kazı çalışmaları sayesinde bu antik kent, arkeoloji dünyasına ve ziyaretçilere tarih dolu bir yolculuk sunmaktadır. Parion'un geçmişinden günümüze kalan kalıntıları, bölgenin tarihini anlamak ve geçmişin izlerini takip etmek için benzersiz bir fırsattır.

Kaynak: HABER MERKEZİ