Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün dünya çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan, bu yıl TBMM'nin kuruluşunun 105. yılında coşkuyla kutlanırken, ülkemizin geleceği olan çocukların durumu endişe verici bir tablo çiziyor. TÜİK'in son verilerine göre, "yaş gruplarına göre yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olanların oranı" 0-17 yaş grubunda en yüksek seviyede seyrediyor. 2021'den bu yana görülen sınırlı iyileşmeye rağmen, 2024 yılında halen her 10 çocuktan 4'ü yoksulluk riski altında bulunuyor.
Türkiye nüfusunun %25,5'ini oluşturan 21 milyonu aşkın çocuğun karşı karşıya kaldığı bu durum, geleceğimiz için ciddi bir uyarı niteliği taşıyor. Özellikle maddi yoksunluk, çocukların temel ihtiyaçlarından mahrum kalmasına neden oluyor ve bu durum sosyal gelişimlerinden eğitim hayatlarına kadar pek çok alanı olumsuz etkiliyor.
Beslenme ve temel ihtiyaçlarda çarpıcı eksiklikler
TÜİK Çocuk Sağlığı ve Yoksunluğu araştırması, Türkiye'deki çocukların karşılaştığı maddi zorlukları gözler önüne seriyor. 2024 verilerine göre, her 10 çocuktan 3'ü gelişim ihtiyaçları doğrultusunda günde en az bir kez et, tavuk veya balık içeren yemek yiyemiyor. Daha da düşündürücü olan, bu çocukların neredeyse 4'te 1'inin bu temel beslenme ihtiyacını maddi yetersizlik nedeniyle karşılayamaması.
Beslenme alanındaki yetersizliklere ek olarak, veriler çocukların diğer temel ihtiyaçlarında da önemli eksiklikler olduğunu gösteriyor. Hanelerin %9,2'sinde çocuklar maddi yetersizlik nedeniyle yeni giysilere sahip olamazken, %10'unda günde en az bir kez taze meyve ve sebze tüketimi yapılamıyor. Bu durum, çocuk yoksulluğunun sadece istatistiklerde değil, gündelik yaşamda da somut karşılığı olduğunu gösteriyor.
Sosyal aktivitelerden mahrum kalan çocuklar
Yoksulluk sadece beslenme ve giyim gibi temel ihtiyaçları değil, çocukların sosyal ve kültürel gelişimini de derinden etkiliyor. TÜİK verilerine göre, 2024 yılında Türkiye'deki çocukların %64'ü boş zaman aktivitelerine katılamıyor. Yaklaşık her iki çocuktan biri ise evden uzakta bir haftalık tatil yapma imkanına sahip değil.
Çarpıcı bir diğer veri, çocukların yaklaşık %20'sinin maddi yetersizlik nedeniyle paralı okul gezilerine ve okul etkinliklerine katılamadığını gösteriyor. Aynı şekilde, her 10 çocuktan 2'si bisiklet veya tekerlekli paten gibi ev dışı aktivitelerde kullanılabilecek araçlara ve evde oynayabilecekleri oyuncaklara sahip değil. Bu durum, çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimlerini olumsuz etkileyen önemli bir faktör olarak karşımıza çıkıyor.
Bakım hizmetlerinde büyük açık
0-12 yaş arasındaki çocukların profesyonel bakım hizmetlerine erişiminde de ciddi sorunlar yaşanıyor. TÜİK verilerine göre, zorunlu eğitim faaliyeti dışında uzmanlaşmış bir kişi veya kurumdan alınan bakım hizmetine ihtiyaç duyan çocukların oranı %1,5 olarak tahmin edilirken, bu bakım hizmetine ihtiyaç duyan çocukların %74,7'si maddi yetersizlik nedeniyle bu hizmete ulaşamıyor.
Okul öncesi eğitim verileri de bu durumu destekler nitelikte. MEB 2023/24 öğretim yılı verilerine göre, beş yaş grubundaki çocukların net okullaşma oranı %84,3 olarak gerçekleşti. Bu oran erkek çocuklar için %84,5, kız çocuklar için ise %84,0 olarak hesaplandı. Okul öncesi eğitim, özellikle dezavantajlı çocuklar için gelecekteki eğitim başarısının önemli bir belirleyicisi olduğundan, bu alandaki eksiklikler uzun vadede eşitsizlikleri derinleştirebilir.
Dijital eşitsizlik de büyüyor
Modern dünyanın gereklilikleri arasında yer alan internet erişimi konusunda da çocuklar arasında eşitsizlikler görülüyor. TÜİK'in Çocuklarda Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması'na göre, 2024 yılında 6-15 yaş grubundaki çocukların internet kullanım oranı %91,3 olarak gerçekleşti. Bu oran erkek çocuklarda %92,2, kız çocuklarda ise %90,3 olarak belirlendi.
İnternet kullanan çocukların %83,9'u video izleme, %75'i ödev yapma veya çevrimiçi derslere katılma, %72,7'si oyun oynama amacıyla interneti kullanıyor. Ancak, dijital erişim imkanlarının kalitesi ve kullanım amaçları arasındaki farklılıklar, sosyoekonomik duruma göre değişkenlik gösteriyor ve bu da eğitimde fırsat eşitliğini etkileyen faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.
Çocuk hakları odaklı politikalara ihtiyaç
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda, çocuklarımıza armağan edilen bu özel günde, onların içinde bulunduğu koşulları iyileştirmek için daha etkin adımlar atılması gerektiği açıkça görülüyor. Türkiye'nin geleceği olan çocukların sağlıklı bir ortamda büyümeleri, kaliteli eğitim almaları ve temel ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için, çocuk yoksulluğuyla mücadeleyi merkeze alan kapsamlı politikalara ihtiyaç duyuluyor.
TBMM'nin 105. kuruluş yıldönümünde, Atatürk'ün "Çocuklar geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdir" sözünün gerçek anlamını bulabilmesi için, çocuklarımızın yoksulluk ve sosyal dışlanma riskinden uzak bir şekilde büyüyebilecekleri bir Türkiye'nin inşası, hepimizin ortak sorumluluğu olarak karşımıza çıkıyor.