İzmir, Aydın ve Muğla gibi şehirlerle çevrili Ege Bölgesi, yalnızca turkuaz koylarıyla değil, barındırdığı efsanelerle de dikkat çekiyor. Bunların başında gelen Saplı Ada, son yıllarda özellikle sosyal medya paylaşımlarıyla ün kazandı.
Aydın’ın Didim ilçesine bağlı Akbük Körfezi açıklarında yer alan ada, hem jeolojik yapısıyla hem de efsanevi hikâyesiyle yerli ve yabancı turistlerin akınına uğruyor.
Volkan külünden doğan ada
Jeoloji uzmanlarına göre, Saplı Ada, M.Ö. 1500’lü yıllarda Ege Denizi’nde gerçekleşen büyük bir volkanik patlama sonrası oluşmuş. Volkanın püskürttüğü kül ve lav birikintileri, binlerce yıl boyunca şekil alarak bugünkü adayı oluşturmuş.
Ada yüzeyinde hâlâ çıplak gözle görülebilen bu kül tabakası, adayı sadece turistik değil aynı zamanda bilimsel açıdan da önemli bir destinasyon haline getiriyor.
Çakıl taşı efsanesi: "10 taş, 10 yıl"
Saplı Ada’yı ilginç kılan yalnızca coğrafi özellikleri değil. Rivayetlere göre, bu adadan 10 çakıl taşı toplayanların ömrü 10 yıl uzuyor. Bu efsane, bölgeye gelen pek çok turistin adayı ziyaret etme sebebi haline geldi.
Özellikle genç çiftler, gezginler ve alternatif inançlara ilgi duyan gruplar, Saplı Ada’da bu 10 çakıl taşını toplamak için sabahın erken saatlerinde yola çıkıyor.
Doğayla iç içe ulaşım: Yürüyerek gidilebiliyor
Saplı Ada’ya ulaşmak, bir doğa yürüyüşü kadar keyifli. Deniz sularının çekildiği saatlerde, yaklaşık 100 metrelik sığ bir geçit üzerinden yürüyerek adaya ulaşmak mümkün. Deniz ayakkabısıyla geçilen bu yol, adayı bazen tam anlamıyla bir ada, bazen de yarımada görünümüne sokuyor.
Kum, taş ve çakıllardan oluşan doğal geçit, doğa yürüyüşçüleri ve macera arayanlar için eşsiz bir deneyim sunuyor.
Sit alanı ilan edildi, doğallığını koruyor
Bölgenin eşsiz doğal yapısı ve tarihi önemi nedeniyle Saplı Ada sit alanı ilan edildi. Her yıl binlerce ziyaretçi çekmesine rağmen, adanın doğal dengesi büyük ölçüde korunmuş durumda. Kamp, piknik ve yapılaşma yasakları, alanın bugüne kadar tahrip edilmemesini sağlamış.
Yetkililer, ziyaretçilerin çevreye duyarlı davranması ve bölgedeki doğal yapıyı korumaya özen göstermesi gerektiği konusunda sık sık uyarılarda bulunuyor.