Özge UYANIK/İzmir’de 30 Ekim 2020’de meydana gelen ve 117 kişinin yaşamını yitirdiği depremin üzerinden beş yıl geçti. Aradan geçen zamana rağmen, depremzedelerin bir kısmı hâlâ kalıcı konutlarına kavuşamadı. Bayraklı’da ve çevre ilçelerde yıkılan binaların yerinde kimi yerlerde yeni yaşam alanları yükselirken, kimi alanlar hâlâ boş arsa halinde duruyor. Mağdurlar, hem artan yaşam maliyetleri hem de yeniden inşa sürecindeki gecikmeler nedeniyle zor durumda olduklarını belirtiyor.

2021 10 Izmir2

Evlerini kaybeden yüzlerce aile hâlâ geçici konutlarda yaşam mücadelesi verirken, bazıları İzmir’i terk etmek zorunda kaldı. Bayraklı’daki rezerv alanda yapılan 3 bin 500 konuttan hala boş tutulan yüzlerce konut olması, bu uzun bekleyişe yeni bir umutsuzluk daha ekledi. Beşinci yılda hâlâ evlerine kavuşamayan depremzedeler, çözüm beklerken “boş konutlar” yükselmeye devam ediyor.

Fatma Öztürk

“Gece hastalansam taksi bile yok”

Depremin ardından kendisine verilen sosyal konutu, sağlık ihtiyaçları ve ulaşım zorluğu nedeniyle kullanamayan 70 yaşındaki Fatma Öztürk, hâlâ kirada yaşamak zorunda. Hem ekonomik hem fiziksel yorgunlukla mücadele eden Öztürk, beş yılın ardından umutsuzluğunu şu sözlerle anlatıyor:

“Yukarıda, sosyal konut olarak verdikleri rezerv alandan bana da ev verdiler ama yaşlıyım, sürekli doktor ihtiyacım oluyor. Oranın otobüsleri çok kısıtlı, sadece belli saatlerde gidip geliyor. Gece hastalansam taksi bile yok. Oradaki evi düşük fiyata kiraya verdim, burada ise yüksek fiyata oturuyorum.

Bize verilen sözler tutulmadı. Bir tek yukarıdaki rezerv alandan ev verdiler, o da zamanında teslim edilmedi. O bölgede hâlâ çok fazla boş konut var. Kendileri istedikleri gibi yurt yaptılar ama mağdur insanlar çok.

Hiçbir şey yaptıkları yok. Çevre temizliği yok, güvenlik yok. Çok olumsuz bir süreç yaşanıyor. Depmden hiçbir ders çıkarılmadı. O dönem toplanan deprem paralarıyla ilgili ne bölge şehircilikten ne hükümetten doğru bir açıklama geldi. “Deprem paraları ne oldu, bize niçin yardım etmiyorsunuz?” diye sorduğumuzda, paraların başka yerlere harcandığını kendileri itiraf ettiler. Geçenlerde yine deprem oldu, çok korktum. Evim sallandı, arabada sabahladık. Eski binada oturuyorum mecburen, “herkes orada oturuyor.

Nazgül Kazan

“Kazıklar çakıldı, öyle kaldı”

Depremde evini kaybeden Nazgül Kazan, müteahhidin verdiği sözlerin hiçbirinin tutulmadığını söylüyor. Evlerinin hâlâ inşa edilmediğini belirten Kazan, yıllardır süren bekleyişin çaresizliğini dile getiriyor:

“Yıllar geçti, müteahhit sözü verilen evlerin kazıklarını çaktı, öyle bıraktı. “Yapacağım” diyor ama hiçbir ilerleme yok. Biz de öylece bekliyoruz. Noterde yaptığımız anlaşmaya göre bu kasımda teslim edilmesi gerekiyordu ama hâlâ ortada bir şey yok. Geçenlerde yine sallandık, çok korktuk. Biz depreme nasıl, ne zaman hazır olacağız? “

“Hem mağduruz hem de borçlu”

Depremden sonra yeni ev umuduyla müteahhitle anlaşma yapan Ayşe Hanım, üç yıldır devam eden bir belirsizlik içinde.

“Müteahhitle 2022 yılının Haziran ayında sözleşme yaptık. Sözleşmeye göre arsayı alacak, evleri yapıp bize teslim edecekti. Teslim tarihi olarak da Kasım 2025 belirlenmişti. Ancak şu ana kadar hiçbir şey yapmadı. Sadece fore kazıklarını çaktı ve öyle bıraktı.

Hiçbir ilerleme olmadığı için yapı denetim firması bile istifa etti. Şimdi yeniden bir yapı denetim atanması gerekiyor ama müteahhit bu konuda da hiçbir adım atmıyor. Sürekli oyalıyor. Arıyoruz, ulaşamıyoruz. “İzmir’e geleceğim, görüşürüz” dedi ama aylardır ne gelen var ne giden.

Normalde evlerimizin bu Kasım’da teslim edilmesi gerekiyordu. Birkaç ay gecikse bile en geç Ocak’ta bitmesi lazımdı. Ama maalesef ortada hiçbir şey yok. Paralarımızı da sözleşmeye uygun şekilde ödedik. Sözleşmede yazdığı gibi, emlak vergilerini de müteahhitin ödemesi gerekiyordu ama o da ödemedi. Belediyeyle görüştüm, “Müteahhit vekil, siz asıl maliksiniz, ödeme sorumluluğu sizde” dediler. Yani hem mağduruz hem de borçlu duruma düştük.

Bundan sonra büyük ihtimalle dava açacağız. Müteahhitin bu saatten sonra evi yapacağına da inanmıyoruz. Bu süreçte çok sayıda kişi de şehri terk etti ya da kiraya çıktı. Rezerv alanda evi çıkmayanlar hâlâ mağdur. Özellikle yaşlılar, doktor ihtiyaçları yüzünden merkeze yakın yerlerde kalmak zorunda. Çünkü rezerv alan tam bir mahrumiyet bölgesi. Otobüsler çok seyrek, taksi yok, market yok.

Ben biraz daha hareketliyim ama arabamla gitmezsem elim dolu dönüyorum. Her gidişimde ekmeğimi, sebzemi, meyvemi, kuru gıdamı fazladan almak zorunda kalıyorum. Çünkü orada hiçbir şey yok, en basit ihtiyaç bile sorun. Biz depremzedeydik, şimdi ‘müteahhitzede’ olduk”

Oğuz Kalaycı

“Hala enkazın altındayız”

Depremzede Oğuz Kalaycı, yaşanan beş yıllık süreci “umutla başlayıp hayal kırıklığıyla biten bir hikâye” olarak tanımlıyor. Hem ekonomik krizin hem de plansızlığın depremzedeleri yeniden mağdur ettiğini söylüyor:

“Her yıl dönümünde konuşuyoruz ama beş yıl olmasına rağmen bu mağduriyet hâlâ devam ediyor. En başta ekonomik olarak çok sıkıntı çektik. Ülke ekonomisinin krize girdiği, yüzde yüzleri, hatta yüzde binleri bulan devalüasyonların yaşandığı bir dönemde biz evlerimizi yaptırmaya kalktık. Bu süreçte anlaştığımız fiyatlara müteahhitler evleri yapamadı ya da yapmadı. Muhatap da bulamıyoruz, adeta kaçıyorlar.
Başta biz, “Yaralarımızı birkaç yılda sararız,” diye düşünmüştük. “Anka kuşu gibi küllerimizden doğacağız. Bu molozlardan saksı yapıp, o toprakta çiçek yetiştireceğiz,” demiştim. Ama maalesef Anka kuşu olamadık; enkazın altında kaldık.

İzBB Kent Lokantaları 30 Ekim Perşembe Günü Menüsü
İzBB Kent Lokantaları 30 Ekim Perşembe Günü Menüsü
İçeriği Görüntüle

Umudumuzu korumaya çalışıyoruz. Bir şekilde bu süreci aşacağız, ama zaman alacak. Fakat belki biz göremeyeceğiz. Çünkü aramızdan vefat edenler oldu. 20-25 yıllık komşuluklar birer birer yok oldu. Ekonomik olarak dayanamayip pes edenler var.

11 ili yıkan Maraş depreminden sonra hepimiz neyle karşılaşabileceğimizi gördük. O dönemde bütün ülke kenetlendi, herkes bir şekilde destek olmaya çalıştı. Ama bu işler sadece dua ile değil, planlama ve ekonomiyle olur.”

Muhabir: Özge Uyanık