DEVA Partisi İzmir Milletvekili Seda Kaya Ösen, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlediği basın toplantısında kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet olaylarını değerlendirdi.
Diyarbakır, İstanbul ve Tekirdağ’da gerçekleşen olayların insanlık dışı olduğunu ve herkesi derinden sarstığını belirten Ösen, “Ülkemizde bugün gelinen nokta; hükümetin kadın siyasetinde oldukça eksik, oldukça zayıf olmasından kaynaklanmaktadır. Hükümetin kadın cinayetlerine, kadına yönelik şiddete karşı bir politika üretemediğini, bir siyasetsizlik durumu ortaya çıkardığı gün gibi ortadadır. Kabul edelim ki, suçlular üzerinde devletin otoritesi sarsılmıştır, devletin otoritesi yok olmuştur. Devlet toplum düzeni için oldukça elzem olan vatandaşların “rızasını” alamamaktadır. Çünkü devlet, kadınları ve çocukları korumakla görevli değil; AK Parti rejimini korumakla yükümlü hale gelmiştir. AK Parti rejimine yönelik en ufak eleştiride yığınlar halinde vatandaşın üzerine çöken devlet; kadınlar ve çocuklar katledildiğinde adeta 3 maymunu oynamaktadır” dedi.
“Sosyal çürüme ülkemiz için milli güvenlik sorunu haline gelmiştir”
Kadın ve çocuklara yönelik yaşanan şiddet olaylarının sosyal çürümeden kaynaklandığını belirten İzmir Milletvekili Ösen yaptığı açıklamada şöyle konuştu:
“Türkiye adım adım bir sosyal çürümenin içerisine doğru gitmektedir. Türkiye’nin içinde bulunduğu sosyal çürüme ülkemiz için adeta bir milli güvenlik sorunu haline gelmiştir. Bu çürüme yarınlarımızı, evlatlarımızı, geleceğimize etkileyecek seviyeye gelmiştir. Uyuşturucunun her geçen gün yaygınlaşması, işsizlik sorunun katlanması, gençlerin ne eğitim ne de iş hayatında yer almıyor olması, gençlerin sosyal hayattan kopuk biçimde içeriği takip edilmeyen sosyal medya platformlarında zehirlenerek zamanlarını geçirmesi, bu çürümeye katkı vermektedir. Türkiye bir sorunlar ülkesi ve bu sorunları artık toplum kaldıramıyor. Cinayet, tecavüz, yaralama gibi suçlarda ceza indiriminin olması, kapalı cezaevlerinde geçen sürenin azaltılması suçluyu cesaretlendiriyor, devlet otoritesini zayıflatıyor. Çok değil son birkaç yıldır hapishanelerde yer yok diye af çıkarılmış; suçlular toplumun arasına salınmıştı. Bugün suç işleyenlerin çoğunluğu daha çok 20 suçtan 40 suçtan 70 ayrı suçtan davası olan hükümlülerden oluşuyor. Böylesine fazla suç işlemiş sabıkalılar nasıl oluyor da toplumun arasında dolaşabiliyor? Burada suç hükümetin adalet ve toplum politikasında değil midir?”
“Kadınlar günden güne toplumdan soyutlandı”
Cumhuriyet değerlerinin özünde, kadın hak ve özgürlüklerinin korunması yattığını vurgulayan Ösen, “Cumhuriyet kadına kadın olduğunu hatırlatan değerleri yeşertti. Cumhuriyet bir kadın projesiydi ama kadınlar Cumhuriyetten bu hükümet eliyle koparıldı. Kadınlar bu ülkede başı açık kapalı diye sınıflandırıldı; kadınlar bu ülkede kahkaha atmayacak denildi; kadının işi çocuk doğurmaktır diye söylendi; kadın her işe karışmayacak, İstanbul Sözleşmesi peşinde koşmayacak denildi ve kadın günden güne toplumdan soyutlandı. Kadının her şeyine karışıldı, kadın adeta bir eşya haline getirildi. İşte bu değersizlik ve metalaştırma kadınları yasal anlamda korunmasız, bir başına ve yalnız hale getirdi. Bunun en net örneğini İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasıyla yaşadık. İstanbul Sözleşmesini yabancı ülkeler imzalarken biz küstük oynamıyoruz dedik, sözleşmeden 1 gecede çekildik. Oysa ki İstanbul sözleşmesi kadınlar adına yazılmış bir devlet politikasıydı. Hükümet çıktı ve dedi ki; Ben bu politikayı tanımıyorum, sizler de tanımayın… Devletin tanımadığı politikayı vatandaş nasıl tanısın? Nasıl kabul etsin? Elbette etmedi. Kadına yönelik şiddette geldiğimiz noktada hükümetin sorumluluğu işte bu kadar nettir bu kadar açıktır.”
“Ülkemiz bilinmezliğe doğru gidiyor"
Ülkemizde yasal düzenlemelerin ve cezai yaptırımlarının yetersizliğine dikkat çeken Ösen, sosyal çürümenin hükümet politikalarından kaynaklandığını belirterek şöyle devam etti:
“Türkiye tarihindeki en ciddi sosyal çürümesine AK Parti hükümeti sebep olmaktadır. AK Parti hükümeti milletin cebinden parayı enflasyonla, geleceğini de sosyal çürümeyle elinden almaktadır. Bunları da ülkeyi ve değerlerimizi koruyacağını söyleyerek yapmıştır. Ünlü filozofun dediği gibi, kim bir şeyi çok söylüyorsa söylediği şeyi en çok o suiistimal ediyordur. İşte hükümet dilinden düşürmediği muhafazakarlığı günden güne böyle yok ediyor. Önümüzdeki tablo bundan ibarettir. AK Parti kurulduğu ülkenin değerlerine ihanet etmiş, değerlerimize sırtını dönmüştür. AK Parti sayesinde Türkiye’de suçlular yasalara göre değil sosyal medyada alınan etkileşimlere göre ceza almaktadır. Bir suçlunun işlediği cürüm, sosyal medyada ne kadar çok tepki alıyorsa o kadar çok ceza alıyor. Tepki almazsa ceza almıyor. AK Parti sayesinde ülkemiz ve toplumumuz freni patlamış kamyon misali asayiş anlamında bir bilinmezliğe doğru gidiyor.”
“Kadınlara ve çocuklara karşı işlenen suçlarda ceza indirimi kaldırılmalıdır”
Milletvekili Ösen, kadınlara ve çocuklara karşı bakış açısının değiştirilmesinin toplumsal zihniyeti de değiştireceğini ve bu değişimin politikalara yansıyacağını ifade ederek, “Toplumsal normlar ve kurallar insan eliyle oluşturulmuştur. Bu yüzden bizler de sağlıklı ve doğru kuralları kendimiz koymalıyız. Bu kez terzi kendi söküğünü dikmeli. Nasıl gelişmiş ülkeler sosyal yaşamda, ekonomide, kadın-erkek eşitliğinde imrenilecek hale gelmişse, bunu caydırıcı cezaları verebilen, titiz ve adaletli tavırları olan kurumları sayesinde yapabilmiştir. Bu yüzden Türkiye’de asayişi yeniden düzene sokacak, kadınlara ve çocuklara karşı işlenen suçlarda amasız ve fakatsız ceza indirimini kaldıracak yasal düzenlemeleri yapmak, en az ekonomi gündemi kadar önemlidir. Unutmayalım; Adaletin olmadığı yerde ahlaktan da devletten de bahsedilemez. Devletin ciğerlerinde hava değil adalet dolaşır. Bu yüzden Türkiye adalet sistemindeki sorunları halletmedikçe gün yüzüne çıkamayacaktır. Türkiye’de adalet sağlanmadıkça tam anlamıyla huzur, refah ve zenginlik var olamayacaktır.” diye konuştu.