ANKARA (AA) - Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Geriatrik Bilimler Uygulama ve Araştırma Merkezi (GEBAM) Müdürü ve Türk Geriatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Yeşim Gökçe Kutsal,"18-24 Mart Yaşlılar Haftası" dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaşlı olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştakilerin, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2022 verilerine göre; son 5 yılda yüzde 22,6 artarak, 8 milyon 451 bin 669 kişi olduğunu, yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının ise yüzde 9,9'a yükseldiğini bildirdi.
Yaşlı nüfusun, 2050'de 19,5 milyona, 2075'te ise 24,7 milyona çıkmasının öngörüldüğünü ifade eden Kutsal, hızla yaşlanan dünyada Kovid-19 salgını sürecinde birçok kişinin dijital araçlarla sosyalleştiğini, çalıştığını ve sağlık hizmetlerine eriştiğine vurgu yaptı.
Kutsal, özellikle çok ileri yaşlardaki kişilerin bu uygulamalara erişimin dışında kaldığını ifade ederek, "Dijital teknolojilerden uzak kalmak, yaşlıların hem çeşitli hizmetlere erişiminde sıkıntı yaşamalarına hem de psikolojik yalnızlaşmalarına neden olabiliyor." diye konuştu.
Sağlıktan bankacılık işlemlerine kadar pek çok alanda artık dijital uygulamaların bir yandan hayatı kolaylaştırdığını bir yandan da hizmete erişimi hızlandırdığını dile getiren Kutsal, "Dijital bankacılık işlemlerini kullanamayan ileri yaş grubu, sağlık sorunlarına rağmen bankaya gitmek zorunda kalabilmektedir. Benzer olarak, e-Nabız üzerinden randevu almakta zorlandıklarından ya da tahlil sonuçlarını aynı şekilde sistem üzerinden göremediklerinden hastaneye gitmek zorunda kalabilmektedir. Bu durum, yaşlıların hizmete erişiminde zaman kaybına ve fiziksel yorgunluğa yol açabilmektedir." ifadelerini kullandı.
Kutsal, sözlerine şöyle devam etti:
"Yaşlılar, fatura ödemek ve maaşlarını almak için dijital teknolojileri kullanamadıklarından bankaya gitmek zorunda kalmaktadır. Genellikle tek başlarına olduklarından maaşlarını aldıklarında hırsızlık olabileceği endişesi yaşayabilmekte, bu da kaygıya yol açabilmektedir. Ayrıca, internetten istedikleri ürünleri sipariş veremedikleri için markete gitmek zorunda kalmaktadırlar. Aslında dışarı çıkıp kendi işlerini halletmek hem fiziksel açıdan hem de toplumsal yaşam içinde iletişim kurmak açısından önem taşımaktadır. Fakat özellikle hasta ya da fiziksel sorunlar yaşayan bireyler için sorun olabilmektedir."
Teknolojiden uzak kalmanın aynı zamanda gençlerle olan iletişimi de olumsuz etkileyebildiğini aktaran Kutsal, "Teknolojiye hakim olan kuşaklarla yaşlılar arasında kuşak çatışması çıkabilmektedir. Bu durum da yaşlıların içlerine kapanmasına ve kendilerini beceriksiz ya da yetersiz hissetmelerine yol açabilmektedir." diye konuştu.
"İleri yaş grubu, telefon ve video bağlantılarıyla iletişim kurmaları için teşvik edilmeli"
Kutsal, yaşa dayalı dijital bölünmenin, yeni teknolojiye erişimde ve yeni teknolojilerden yararlanma becerilerinde bir eşitsizlik olarak tanımlandığını aktardı.
Yaşlıların, salgın döneminde insanlara yardım etmek için uygulanan dijital uygulamaların çoğunu kullanamadığını vurgulayan Kutsal, şunları kaydetti:
"Görme bozukluğu, el becerisi ve işlevlerine ilişkin sorunlar, anlama ve kavrama zorlukları gibi yaşa bağlı konular söz konusudur. Teknolojik açıdan karmaşık ekranlar ve küçük puntolu yazılar, bazı teknik kavramlar ya da sistem tasarımlarıyla ilişkili kullanılabilirlik sorunları yaşanabilmektedir.
Dijital teknolojinin tehlikeli, çok pahalı, karmaşık, kafa karıştırıcı ve öğrenmesi çok zor olduğuna dair oluşturulan algı da önemlidir. Bütün bu süreçlerde, sosyal iletişimin ve etkileşimin azalması korkusu yaşanabilmektedir. Dijital teknoloji eğitimine erişimin önündeki ekonomik engeller ve eğitim olanaklarının yoksunluğu da bir başka sorundur. Maliyet, gelirin yetersiz olması nedeniyle yeni teknolojiye uyumlu ürünleri satın alamama, kullanamama ya da bu ürünlere ulaşamama da bir başka engeli oluşturmaktadır."
İleri yaş grubundakilerin, dijital bir toplumda dünyaya gelmediklerini hatırlatan Kutsal, "Yaşlılar, dijital teknolojileri kullanımda genç nesle göre dezavantajlıdır. Bu yaş grubu, literatürde 'dijital göçmen' olarak tanımlanmaktadır. Çok ileri yaşlardaki bireyler, bilgisayar ve internet teknolojilerinin teknik ve sosyal yapısına yabancıdır." diye konuştu.
Kutsal, yaş ilerledikçe yeni teknoloji kullanma yetenekleri ve aşinalığın azaldığına dikkati çekerek, yaşlıların küçük telefonları rahat kullanamadığını, telefon ekranındaki imgeleri ayırt edemediklerini, görme sorunları olan yaşlıların metinleri okuyamadığını söyledi.
Prof. Dr. Kutsal, yaşlıların, bu cihazları kullanmaktan kaçındıklarını, kendilerine güvenmediklerini, yeni iletişim teknolojilerinin gençlere yönelik olduğunu düşündüklerini, bu teknolojilere yönelik ön yargılı olmaları, kişisel bilgilerin başkalarının eline geçmesinin mahremiyet zedeleyici olduğunu düşünmeleri ve başkaları tarafından alay edilmekten korktuklarını belirterek, bunların da yaşlılarda ciddi psikolojik engele neden olduğunu vurguladı.
Kişiye önemli avantaj sağlayan dijital uygulamaların, sağlığın korunması ve bakımı daha kolay ve daha erişilebilir hale getirebildiğine işaret eden Kutsal, "İleri yaş grubu, sosyal medya kullanımı, telefon ve video bağlantılarıyla iletişim kurma konusunda teşvik edilmeli. Bu yolla sosyal izolasyon da engellenecek, bilişsel uyarı sağlanacaktır. Bu noktadaki kilit öneriler, yaşlı dostu teknolojilerin geliştirilmesi ve yaşlıların bu teknolojilere erişimlerinin sağlanmasıdır." dedi.