Batman, Mardin, Halfeti ve Esenyurt gibi yerlerde gerçekleşen kayyum atamaları, son olarak DEM Parti'nin Tunceli ve CHP'nin Ovacık belediyelerine de kayyum atanmasıyla gündemdeki yerini koruyor. Bu uygulamalar, muhalefet ve sivil toplum örgütlerinin tepkilerine neden oluyor.
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) yaptıkları ortak açıklamayla duruma sert tepki gösterdi.
"Halkın iradesine darbe"
Ortak açıklamada, kayyum atamalarının sadece belediye başkanlarının görevden alınmasıyla sınırlı kalmadığı, aynı zamanda belediye meclislerinin de devre dışı bırakıldığı belirtilerek şu ifadeler kullanıldı:
"Siyasi iktidar, sandıkla gelenin sandıkla gitmeyeceği bir düzeni kalıcı hale getiriyor. Bu süreç, halkın iradesine açık bir darbe niteliği taşımaktadır."
Açıklamada, Anayasa ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin hiçe sayıldığı vurgulanarak, bu durumun hiçbir hukuki gerekçesinin olmadığı, tamamen siyasi bir operasyon olduğu belirtildi.
"Demokratik haklar yok ediliyor"
Açıklamada, siyasal iktidarın "demokratik hakları birer birer ortadan kaldırdığı" ifade edilerek, kayyum atamalarının iktidarın seçim sonuçlarını tanımadığının açık bir göstergesi olduğu savunuldu:
"Artık kazanamadıkları seçimlerin sandık sonuçlarını tanımayacaklarını bu antidemokratik uygulamalarıyla ilan etmektedirler. Bu anlayış, demokrasiyi ve halkın seçme-seçilme hakkını ayaklar altına almaktadır."
"Tüm yurttaşlara sorumluluk düşüyor"
Sivil toplum örgütleri, bu karanlık döneme karşı mücadele edilmesi gerektiğini belirtti. Açıklama, şu çağrıyla sona erdi:
"Demokrasi ve cumhuriyetin temellerinden biri olan seçme ve seçilme hakkını savunmak, bu tehlikeli anlayışa karşı durmak her yurttaşın görevidir. Hep birlikte halkın iradesine sahip çıkmalı ve bu karanlık döneme son vermeliyiz."
Kayyum atamaları tartışma yaratmaya devam ediyor
Kayyum politikaları, yerel yönetimlerde halkın iradesine müdahale olarak değerlendirilirken, uygulamaların hukuki dayanakları ve demokratik meşruiyeti sorgulanmaya devam ediyor. Muhalefet ve sivil toplum örgütleri, bu uygulamalara karşı daha geniş çaplı bir dayanışma çağrısında bulunuyor.