9 Eylül TV’de Yazı İşleri programına konuk olan Çiğli Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız, İzmir’in gündeminden düşmeyen Harmandalı tartışması da dahil, kent gündemine ilişkin dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. Yıldız, Harmandalı konusunda Çiğli’de oluşan tepkinin “33 yıllık bir yük” duygusuyla büyüdüğünü belirtirken, çözümün “provokasyonla değil, ortak akıl ve bilimle” sağlanabileceğini vurguladı.
Yıldız, Harmandalı’yı konuşurken geçmişin unutulmaması gerektiğini söyleyerek, “Çiğli, 1992’de vahşi depolamayla tanışmış” hatırlatmasını yaptı ve şunları dile getirdi:
“Çiğli, 1992’de vahşi depolamayla tanışmış. Çiğli, İzmir’in hem katı atığının hem de Körfez’de arıtılmak üzere götürülen atık sularının merkezde toplandığı; yani atık su arıtma tesisinin olduğu bir ilçe. Çiğli’nin denizle buluşamamasının en büyük sebeplerinden biri: Bir, Ramsar sınırıdır. İki, büyük kanalizasyon hattının ve arıtma tesisinin Çiğli’de sonlanmasıdır. Bir diğer sorun ise vahşi depolama. Bu vahşi depolama sorununun çözülmesi sadece bugün bu kentteki yöneticilerin ve belediye başkanlarının sorunu değildir; 1992’den bugüne evrilen bir sorun.”

Yıldız, Harmandalı için “miadı doldu” vurgusu yaparken, sürecin artık siyasal tartışmalarla sürdürülmesini doğru bulmadığını ifade etti:
“Harmandalı depolamasının miadı, Danıştay’ın verdiği kararla kesinlikle doldu. Çöpün gündemden çıkması için bu kentte geçmişten gelen tecrübe var. Bu tecrübeyle bugünkü aklı birleştirirsek bilime ve doğaya saygılı, çevreye saygılı, sürdürülebilir bir şekilde bu çözülür.”
Yıldız, Çiğli’nin “çöp yükünü” artık taşıyamayacağını söyleyip, çözümün adresinin İzmir Büyükşehir Belediyesi olduğunu da net şekilde ifade etti:
“Şimdi Çiğli Belediye Başkanı olarak benim ‘Çiğli’de çöpü istemiyorum’ demem kadar doğal bir şey yok. Ancak Çiğli’de çöpün olmaması için, geçmişe hâkim bir belediye başkanı ve çevre mühendisi olarak önerim şu: Çevre Mühendisleri Odası burada, TMMOB burada… Çevre, Şehircilik İl Müdürlüğü ve bakanlıkla çok hızlı bir toplantı yapılır. Alternatif yerler belirlenir… Ben Çiğli Belediye Başkanı olarak Çiğli’de çöpü istemiyorum. Ama ‘orada olsun’ demem de doğru değil. O ilçede yaşayan insanlara haksızlık olur. O ilçenin belediye başkanına haksızlık olur. Ama Çiğli çöp konusunda yeterince doydu. Bu konunun muhatabı İzmir Büyükşehir Belediyesi’dir. Çiğli Belediyesi olarak Büyükşehir’in bu sorunu çözmesi için ne yapması gerekiyorsa, nereye gitmesi gerekiyorsa ‘kurşun askeri’ olarak ben hazırım. Ama nasıl olacağını söylüyorum: Bilim ve doğa ile, sürdürülebilir şekilde… Hızlı bir şekilde masaya yatırılır, alternatif yerler belirlenir. Hızlı ve seri bir şekilde ihale edilir, bu konu kentin gündeminden çıkarılır. Yoksa ne benim ne de diğer belediye başkanı arkadaşlarımızın bu işi provoke edecek, halkı kışkırtacak bir cümlesi olamaz. Bizim böyle bir durumumuz yok. Biz ilçe belediyesiyiz; çöpleri toplayıp Büyükşehir’in gösterdiği yerde bertaraf edilmek üzere teslim ediyoruz.
Finansman kaynağı çözülürse, ÇED süreci biter ve inşaata girilirse benim tahminim bir yıl, bir buçuk yılda biter. Yani İzmir’in çöp sorununu bitirmek için iki yıl hayli hayli yeter. Ama orada ÇED süreci diye bir şey var… ÇED sürecinde iki aşama vardır: dinamik ÇED ve statik ÇED. Bu aşamalar hızlandırılırsa, kurum görüşleri de hızlıca toplanırsa süreç çok hızlı aşılabilir. Altı ay deniliyor ama üç senedir bekleyen bir şey, bir ayda da biter. Önemli olan ortaklaştırabilmek; sorunu ortaklaştırıp çözümü tek bir yere odaklamak.”
“Pozitif ayrımcılık” yapılmalı
Harmandalı nedeniyle Çiğli’de biriken öfkeyi “pozitif ayrımcılık” talebiyle somutlaştıran Yıldız, özellikle altyapı–çevre düzenlemesi boyutunda daha güçlü bir kamu yatırımı gerektiğini söyledi:
“Harmandalı’ya dökümün sürmesi Çiğli halkında büyük bir öfke uyandırıyor. Çünkü 33 yıldır çöpü toplayan bir ilçeyiz. Harmandalı artık ‘pozitif ayrımcılığın alası’nı hak eden bir yer. Yolları, asfaltı, parkı, yeşil alanı, altyapısıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin oraya çok daha fazla pozitif ayrımcılık yapması gerektiğini de inatla savunuyoruz. 33 yıldır kentin çöpünü çekiyorsunuz; o zaman pozitif ayrımcılık da yapılması gerektiğini her platformda söylüyoruz.”
“Kriz belediyeciliği” vurgusu
Programın devamında Yıldız, belediyenin ekonomik koşullar altında hizmet üretme çabasını “kriz belediyeciliği” olarak tarif etti. “
“Bu SGK borçları kişilerin borcu değil; belediyelerin borcu… Biz ‘bu borçlar silinsin’ demiyoruz. Biz borcumuzu ödeyelim. Ama mevcut üç tane yasa ile bu borcu çözebilecek bir yol yok. Yeni bir yol seçilmesi gerekiyor. İstişareyle seçin. Ödenebilecek şartları oluşturun. Biz de bu borcumuzu ödeyelim.” Taşınmazların satılıp borcun ödenmesine yönelik protokol geliştirilebilir… 2 milyar borcu var. 6 milyarlık arsası varsa, borcu kadarına haciz uygulayın ‘Bu arsaları satıyorsan önce SGK borcunun bir kısmını ödemek şartıyla sana satış yetkisi veriyoruz’ deyin. Paranın tamamı SGK’ya yatsın, haciz kalksın, tapuya gider imzamı atarım. Hem borçtan kurtulmuş olurum hem de günlük işleyen faizi Çiğli’ye yük olarak bindirmem.”
Çiğli’nin deprem riski ve kentsel dönüşüm süreci de gündeme geldi. Çiğli’nin deprem uyarılarında sık sık adı geçen ilçelerden biri olduğuna dikkat çeken Yıldız, bu başlıkta yaptıkları planlama çalışmalarını “en çok övündüğü alan” olarak tanımladı.
Yıldız, vatandaşlarla sahada kurduğu diyalog üzerinden deprem konusunun yeterince gündem edilmediğini belirterek şunları söyledi:
“Ben bunu övünerek söylüyorum: Göreve geldiğimizden beri ‘Hangi alanda en çok iş yaptınız?’ derseniz planlama konusunda derim. Ben Çiğli Belediye Başkanı olarak bunu her yerde söylüyorum. Vatandaşlar beni yolda çeviriyor; asfalt talebini, yol talebini, çöpü, ağaç budamayı, parkı soruyor. Ben de onlara şunu söylüyorum: Bana asfaltı sorduğunuz kadar depremi de sorun. Deprem Türkiye’de bir beka sorunu.”
Depremin siyaset üstü bir mesele olduğunu vurgulayan Yıldız, 6 Şubat depremlerini hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye 1983’ten beri terörle karşı karşıya kaldı. Bugün belki yeniden bir çözüm süreci konuşuluyor; terörle silahlı ya da silahsız uzlaşma yolları bulunabiliyor. Ama deprem, Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada doğrudan bir beka meselesi. En son 6 Şubat’ta, 11 ilimizi kapsayan depremde, 1983’ten 2023’e kadar terörde kaybettiğimiz insan sayısını bir gecede depremde kaybettik. Bir o kadar insanımız uzuvlarını kaybetti. Milyonlarca insan kentlerden göç etti. Kentler boşaldı; ticaret bitti, kültür bitti, eğitim bitti, sanat hayatı bitti. Demek ki Türkiye’nin en büyük sorunu deprem.”
“Planlama en çok gurur duyduğum alan”
Yıldız, Çiğli’de deprem riskine karşı yürütülen planlama çalışmalarını tek tek anlatarak, göreve geldikten sonra yapılan imar ve plan revizyonlarını sıraladı. Özellikle uzun yıllardır bekleyen alanların açıldığını vurguladı:
“Biz ne yaptık? Göreve geldiğimden beri, çok kıymetli çalışma arkadaşlarımla birlikte; Harmandalı’nda iki milyon metrekarelik çöp depolama alanında, heyelan sonrası oluşan planda ‘önlemli alan’ notlarıyla ilgili çalışmayı tamamladık ve yaklaşık iki milyon metrekarelik alanı tekrar imara açtık. Yine Harmandalı’nın kuzeyinde yaklaşık 40 yıldır bekleyen, 35 hektarlık plansız bir alanın planını yaptık, bitirdik. Yaklaşık 11 yıldır planı kapalı olan Esentepe’nin imarını açtık ve şu anda orada inşaatlar başladı.”
Yıldız, Balatçık Dağ Mahallesi’nde sosyal konut odaklı bir rezerv alan çalışması yürüttüklerini de açıkladı. TOKİ ve Emlak Konut ile yapılan görüşmelerin amacını şöyle anlattı:
“Balatçık Dağ Mahallesi’nde yaklaşık 4 hektarlık bir alanda TOKİ ve Emlak Konut yöneticileriyle görüştük. Burayı Emlak Konut’un değerlendirmesini istiyoruz. Hem hak sahiplerinin hakkını versinler, hem de üzerine sosyal konut yaparak kentsel dönüşüm ve konut bekleyen dar gelirli yurttaşlara destek olsun diye rezerv alan çalışmamızı paylaştık. Köy içi imar planları Çiğli’nin kangreni haline geldi. Bununla ilgili, yılbaşından önce mahalle sakinlerini geçen sene toplamıştık. Bu sene son kez toplayıp planımızı açıklayacağız. Önümüzdeki yıl planı Çiğli Belediyesi Meclisi’nden geçirip Büyükşehir’e götüreceğiz. Büyükşehir’de de geçtikten sonra yıllardır kangren olmuş köy içi imar planı sorununu çözeceğiz.”
“Türkiye’de umut var”
Programın sonunda CHP kurultayı ve belediyelere yönelik “operasyon” tartışmaları da gündeme geldi. Kurultay delegesi olduğunu hatırlatan Yıldız, İzmir’de görev yapan belediye başkanları açısından bir endişe taşımadığını söyledi:
“İzmir’de benimle birlikte görev yapan hiçbir arkadaşımızın endişe duyduğunu düşünmüyorum. Çok şükür, hiçbir arkadaşımızın bir yanlışa bulaştığını düşünmüyorum.”
Genel Başkan Özgür Özel’e ilişkin değerlendirmesinde ise sokaktaki tabloya dikkat çekti:
“Genel Başkanımız her geçen gün siyasetteki etkisini artırıyor. Sokakta bunun karşılığını net görüyoruz. Ben pazara gidiyorum, esnaf ziyaret ediyorum. Sokakta şunu net görüyorum: Türkiye’de olası bir seçimde Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarı kaçınılmazdır. Sandık güvenliği sağlanırsa ilk seçimde iktidar çıkacağımız açık. Türkiye’de umut var. Sadece ümitsiz insan var. Kurucu liderimizin dediği gibi: Umutsuz insan vardır, umutsuz olay yoktur. Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin çaresidir. İlk seçimde bunu göreceğiz.”




