Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) çalışma takvimine ilişkin AKP Grubu’nun önerisinin kabulünün ardından Hayvanları Koruma Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, halihazırda Genel Kurul'a sevk edilen tekliflerin önüne çekilmişti.

Teklifin Meclis’in tatile gireceği 1 Ağustos tarihinden önce görüşülmesi amacıyla TBMM Genel Kurulu toplandı. TİP Genel Başkanı Erkan Baş da oturumda söz alarak bir konuşma yaptı.

‘TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'NE ŞU ANDA HALKIN GİRMESİ YASAK, KAPATILDI’

Erkan Baş, kanun teklifinin görüşülme usulüne ilişkin eleştirilerde bulunduğu konuşmasında şunları kaydetti:

“Bütün Türkiye'nin gözleri Meclis’te, önemli bir kanun teklifi görüşüyoruz. Kanunun içeriğine ilişkin de çokça tartışacağız ama içeriğe geçmeden önce bir kere usulen doğru yapmamız lazım. Bakın değerli arkadaşlar, Meclis 104 yıllık tarihinde temmuz ayının sonunda bir pazar günü belki bir kere, belki iki kere çalışmıştır. Yani alelacele bir kanun geliyor, 48 saat süresi var iç tüzüğe göre, 48 saat geçmeden buraya çoğunluk oylarıyla indiriyorsunuz. Komisyonda sabahlara kadar tartışılıyor, halkın katılımının önü kapanıyor, Meclis tarihinde bir ilk, televizyon bozuldu. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne şu anda halkın girmesi yasak, kapatıldı.

Önergelerimizi işleme almıyorsunuz, söz hakkı kullanmamıza izin vermiyorsunuz. Bu kadar arka arkaya usulsüzlük, bu kadar arka arkaya etrafından dolandığınıza göre bir kere yakalandınız, bir korkunuz var. Güvenseniz, yaptığınıza güvenseniz, ‘Herkes görsün, herkes duysun, ben herkesin gözü önünde tartışayım, anlatayım, ikna edeyim’ diye uğraşırsınız. Siz her aşamasında gözlerden kaçırmaya, arada derede halletmeye çalışıyorsunuz.

AKP'li Çelik'ten ilk dört madde vurgusu! AKP'li Çelik'ten ilk dört madde vurgusu!

‘BAŞKALARI ÖNERGE VEREMESİN VE KONUŞAMASIN DİYE ÖNERGE VERİYORLAR’

Şimdi size bir şey söyleyeceğim. Bir yılı doldurdu buradaki en yeni milletvekili. Hiç iç tüzük 81'e göre, yani normal kanun yapmadınız, farkında mısınız? Hiçbiriniz normal kanun nasıl yapılıyor bilmiyorsunuz. Aradaki fark ne biliyor musunuz arkadaşlar? Normal kanun yapsak her madde üzerinde bütün gruplar konuşacak, artı yedi tane önerge olabilecek her madde üzerine. Siz ne yapıyorsunuz? ‘Aman konuşmayın, olabildiğince alelacele olsun’. Mesela hiç düşündünüz mü? Bir yıl bir aydır milletvekilisin, daha bir tane kanun yapmamışsın. Hep temel kanun, neden? Çünkü hep aynı mantıkla davranıyorsunuz arkadaşlar.

Biraz önceki sayın vekilimize çok teşekkür ediyorum, çok güzel anlattı. Dedi ki, ‘Kanun verilir verilmez, AK Parti'den yedi kişi koşuyoruz, biz önerge veriyoruz’ dedi. Niye veriyorsunuz? Hiç konuşuyor musunuz önergeler üzerine? Hayır. Niye veriyorlar? Başkaları önerge veremesin ve konuşmasın diye. Çok ayıp değil mi arkadaşlar ya? Çok ayıp değil mi? Kullanmayacağınız bir hakkı gasp ediyorsunuz, başkası kullanmasın diye. Buna da ‘kapatma önergesi’ diye afili bir isim bulmuşlar.

Bakın, eğer bu olmasaydı biz önerge verebiliyorduk. Herkes, her vekil, ayrıca siz bir parti grubu üyesisiniz ama milletvekilisiniz, kendi adınıza da önerge verebilirsiniz. Kendi adınıza önerge vermeniz de engellenmeye çalışılıyor.

‘BOZDUĞUNUZ KANTAR, GÜN GELİR SİZİ DE TARTAR’

O yüzden değerli arkadaşlar, ben gerçekten şunu çok önemli buluyorum. Temel kanun haline döndüğü andan itibaren burada 5-6 tane parti grubu var. Zaten iki olan hak, gruplara ayrıca bir hak tanınıyor ama siz eğer 'Biz burada temel kanun olarak görüşeceğiz' derseniz hiçbir milletvekilinin önerge verme hakkı yok. Yani burada milletvekilleri önerge vermesin, milletvekilleri konuşmasın, milletvekilleri derdini anlatmasın diye büyük bir çaba içerisindesiniz.

Ezcümle değerli arkadaşlar, bence bütün Türkiye sadece buraya bakarken görüneni görmüyor. Aynı zamanda sizin, halkın gerçek sesinin burada yankılanmaması için, onların konuşamaması için, yani şu ‘hayvan katliamına dur’ sesi yüzünüze söylenmesin diye neler yaptığınızı da bütün Türkiye görüyor ama ne yaparsanız yapın gerçeklerin kötü bir huyu var, elbet bir gün açığa çıkıyor. Bir de demedi demeyin arkadaşlar, bozduğunuz kantar, gün gelir sizi de tartar. Ben de sizi uyarmış olayım."

Kaynak: BÜLTEN