21'inci yüzyılın savaş konsepti, konvansiyonel orduların gölgesinde, teknolojinin ve stratejik aklın öncülüğünde evrim geçiriyor. Özellikle son dönemde İsrail ve İran arasında tırmanan, ABD'nin de B-2 hayalet bombardıman uçaklarıyla İran'ın nükleer tesislerini vurduğu iddialarıyla küresel bir krize dönüşen gerilim, bu yeni savaş doktrininin en önemli aktörlerini, yani insansız sistemleri bir kez daha dünya gündeminin merkezine taşıdı. Savaşın 11. gününde, liderlerin açıklamalarından çok, gökyüzünde kimin daha fazla "gözü" ve "yumruğu" olduğu tartışılmaya başlandı. Bu durum, ülkelerin askeri envanterlerindeki İHA ve SİHA sayılarını, hiç olmadığı kadar kritik bir güç göstergesi haline getirdi.

Global Firepower ve diğer saygın savunma sanayii analiz kaynaklarının 2025 yılı verileri, bu alandaki küresel hiyerarşiyi ve son yıllarda yaşanan devrimsel değişimleri net bir şekilde ortaya koyuyor. Modern orduların vazgeçilmez birer unsuru haline gelen bu "görünmez ordular", sadece keşif ve gözetleme yapmakla kalmıyor, aynı zamanda taşıdıkları akıllı mühimmatlarla muharebe sahasının kaderini doğrudan etkiliyor. İşte bu yeni denklemde öne çıkan ülkeler ve onların gökyüzündeki güçleri...

Tartışmasız lider: Amerika'nın 13 binlik dev filosu

İnsansız hava sistemleri dendiğinde, hem teknolojik derinlik hem de sayısal üstünlük açısından Amerika Birleşik Devletleri'nin tartışmasız liderliği devam ediyor. 2025 yılı itibarıyla ABD'nin envanterinde, farklı tiplerde ve görevlerde yaklaşık 13.000 adet İHA bulunduğu tahmin ediliyor. Bu devasa filo, ABD ordusuna dünyanın her köşesinde anlık istihbarat, gözetleme ve hassas vuruş kabiliyeti sağlıyor.

ABD'nin envanterinin bel kemiğini, dünya kamuoyunun da yakından tanıdığı MQ-9 Reaper gibi gelişmiş SİHA'lar oluşturuyor. Ağır mühimmat taşıma kapasitesi ve uzun menziliyle Reaper, terörle mücadele operasyonlarının en etkili silahlarından biri olarak biliniyor. Bunun yanı sıra, çok yüksek irtifalarda haftalarca görev yapabilen RQ-4 Global Hawk gibi stratejik keşif İHA'ları, ABD'ye rakipleri karşısında büyük bir istihbarat avantajı sunuyor. Filosunun yüzde 60'tan fazlasını ise, sahadaki birliklere anlık görüntü sağlayan AeroVironment RQ-11 Raven gibi binlerce küçük taktik İHA oluşturuyor. Bu katmanlı ve çeşitli yapı, ABD'nin bu alandaki onlarca yıllık yatırımının ve tecrübesinin bir sonucu olarak öne çıkıyor.

Bir teknoloji devrimi: Türkiye yerli gücüyle dünyada ikinci sırada

Son on yılda savunma sanayiinde bir paradigma değişimi yaratan ve adını tüm dünyaya duyuran Türkiye, İHA ve SİHA teknolojisinde ulaştığı seviyeyle küresel bir güç haline geldi. 2025 verilerine göre, yaklaşık 1.421 adetlik envanteriyle Türkiye, bu alanda ABD'nin ardından dünya ikincisi konumunda bulunuyor. Ancak Türkiye'yi rakiplerinden ayıran en önemli özellik, bu güce büyük ölçüde yerli ve milli imkanlarla ulaşmış olmasıdır.

Bu başarının mimarı ise hiç şüphesiz, Karabağ, Libya ve Ukrayna'daki savaşların seyrini değiştirerek bir "oyun kurucu" olarak ünlenen Bayraktar TB2 SİHA'larıdır. Düşük maliyeti, yüksek teknolojiye sahip optikleri ve hassas vuruş kabiliyetiyle Bayraktar TB2, modern harp doktrinlerini yeniden yazdıran bir platform oldu. Türkiye'nin gökyüzündeki gücü sadece TB2 ile sınırlı değil. Daha ağır mühimmat taşıyabilen ve stratejik görevler üstlenen Bayraktar Akıncı, TUSAŞ tarafından geliştirilen Anka ve Aksungur gibi platformlar, Türkiye'ye çok katmanlı bir insansız hava gücü kabiliyeti kazandırıyor. Bu alandaki vizyonun son ürünü olan ve geleceğin muharebe sahasına yön vermesi beklenen insansız savaş uçağı Bayraktar Kızılelma ise, Türkiye'nin bu teknolojideki iddiasını en üst seviyeye taşıyor.

Soğuk savaşın yeni aktörleri: Polonya ve Rusya'nın yükselen İHA gücü

Listenin üçüncü sırasında, yaklaşık 1.209 adetlik İHA filosuyla Polonya'nın yer alması, Avrupa'daki güvenlik mimarisinin nasıl değiştiğini gösteren önemli bir işaret. Polonya, özellikle Ukrayna'daki savaşın ardından savunma harcamalarını artırarak, envanterini "loitering munition" yani gezgin mühimmat olarak bilinen "kamikaze İHA'larla" güçlendirdi. Warmate gibi sistemlere yaptığı yatırımlar, Polonya'yı bu alanda Avrupa'nın en dikkat çeken ülkelerinden biri yapıyor.

Listenin dördüncü sırasında ise yaklaşık 1.050 adetlik envanteriyle Rusya bulunuyor. Ukrayna'daki askeri operasyonlar, Rusya'nın başlangıçta zayıf olduğu bu alana devasa bir yatırım yapmasını zorunlu kıldı. Keşif görevlerinin vazgeçilmezi haline gelen Orlan-10'ların yanı sıra, Kronshtadt Orion gibi SİHA'ların ve geleceğin hayalet savaş uçağı projesi olan S-70 Okhotnik'in üretimine hız verildi. Rusya, devam eden çatışmaların getirdiği tecrübeyle bu alandaki açığını hızla kapatmaya çalışıyor.

'Fedailer' görev başında
'Fedailer' görev başında
İçeriği Görüntüle

Geleneksel güçler yarışta kalmaya çalışıyor

Dünyanın önde gelen askeri güçleri olan Almanya, Hindistan ve Fransa da insansız sistemler yarışında yerlerini sağlamlaştırmaya çalışıyor. Ancak bu ülkelerin, Türkiye gibi sıfırdan bir ekosistem yaratmak yerine, genellikle İsrail ve ABD gibi ülkelerden teknoloji transferi veya hazır alım yoluna gittikleri görülüyor.

Yaklaşık 670 adetlik İHA'sı bulunan Almanya, envanterinde İsrail'den kiraladığı Heron TP'leri bulunduruyor. 625 adetlik bir filoya sahip olan Hindistan da yine İsrail menşeli Heron'ları kullanırken, kendi yerli projeleri olan Nishant ve hayalet insansız savaş uçağı projesi Ghatak üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. 591 adet İHA'ya sahip olan Fransa ise Watchkeeper ve Patroller gibi keşif sistemlerinin yanı sıra, Barracuda adlı kendi insansız savaş uçağı projesini geliştiriyor. Bu tablo, geleneksel askeri güçlerin dahi, savaşın değişen doğasına ayak uydurmak için bu teknolojiye yatırım yapmasının artık bir tercih değil, bir zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ