Türkiye ekonomisinin bel kemiği olarak kabul edilen mahalle esnafı, son yılların en ağır ekonomik sınavlarından birini veriyor. Yüksek enflasyon, artan maliyetler ve daralan alım gücü kıskacında hayatta kalmaya çalışan küçük işletmeler için rakamlar korkutucu bir boyuta ulaştı. CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, esnafın içinde bulunduğu mali krizi çarpıcı verilerle gözler önüne serdi. Resmi kayıtlara dayanan verilere göre, bu yılın ilk 11 ayında toplam 102 bin 976 esnaf dükkanının anahtarını teslim ederek ticari sicilini kapattı. Bu veri, Türkiye genelinde ayda ortalama 9 bin 361, günde ise tam 312 esnafın havlu attığı anlamına geliyor. Sokak aralarındaki dükkanların birer birer kararması, sadece birer işletme kaybı değil, binlerce ailenin geçim kaynağını yitirmesi olarak değerlendiriliyor.
Sokaktaki gerçekler pembe tablolara meydan okuyor
İktidar kanadından gelen "ekonomi düzeliyor" açıklamalarına sert tepki gösteren Başevirgen, sokaktaki gerçekliğin anlatılan "uçuş" masallarından çok farklı olduğunu savundu. Esnafın yüksek kira bedelleri, ardı arkası kesilmeyen vergi artışları, ağır SGK primleri ve astronomik faturalar altında ezildiğini belirten Milletvekili, küçük işletmelerin sistematik bir şekilde yok oluşa sürüklendiğini ifade etti. Kredi imkanlarına erişimin neredeyse imkansız hale geldiği bu süreçte, zincir marketler karşısında savunmasız bırakılan bakkalın, manavın ve küçük üreticinin adeta "iflas bayrağını" çektiği vurgulanıyor. Başevirgen’e göre bu tablo, kendiliğinden gelişen doğal bir süreç değil, ekonomi yönetiminin bilinçli tercihlerinin bir sonucu.
Vergi yükü artıyor dükkanlar kararıyor
Mevcut iflas dalgasının üzerine bir de yeni vergi düzenlemelerinin gölgesi düşüyor. 1 Ocak 2026 itibarıyla yürürlüğe girmesi beklenen ve bazı işletmeleri basit usul vergilendirmeden çıkartıp gerçek usul kapsamına alacak düzenleme, esnafın en büyük endişesi haline geldi. Taksiciden tamirciye, lokantacıdan mahalle bakkalına kadar yüz binlerce küçük esnafın vergi yükünün bu kararla katlanacağını hatırlatan Başevirgen, bu hamleyi "zaten zor durumdaki esnafa vurulan son darbe" olarak nitelendirdi. Vergi yükünün artmasıyla birlikte, dükkanını ucu ucuna döndüren esnafın önümüzdeki yıl çok daha büyük bir dar boğazla karşı karşıya kalacağı öngörülüyor.
Mahalle aralarında yükselen kepenk sesleri
Ekonomik başarının kağıt üzerindeki rakamlarla değil, vatandaşın cebiyle ve açık kalan dükkan sayısıyla ölçülmesi gerektiğini söyleyen Başevirgen, kepenk seslerinin artık kulakları sağır edecek seviyeye ulaştığını belirtti. Her gün batan 312 esnafın aslında birer "alarm" niteliği taşıdığını ifade eden Milletvekili, bu sistematik çöküşten ekonomi yönetimini sorumlu tuttu. Küçük esnafın büyük sermaye ve zincir marketler karşısında korumasız bırakılması, mahalle kültürünün ve yerel ekonominin kalbi olan işletmelerin birer birer tarih sahnesinden çekilmesine neden oluyor. Başevirgen, iktidarın elini dar gelirlinin ve küçük esnafın cebinden çekmesi gerektiğini belirterek, sosyal adaletin sağlanması için acil önlemler alınması çağrısında bulundu.
Esnafın geleceği yeni düzenlemelerle tehlikede
2026 yılına dair beklentiler, mevcut verilerin ışığında pek de iyimser bir tablo çizmiyor. Özellikle vergi dilimlerindeki değişiklikler ve muafiyetlerin daraltılması, zaten sermayesi eriyen esnafın hareket alanını iyice kısıtlıyor. Başevirgen, asgari ücretliye ve emekliye yapılan yetersiz zamların piyasadaki sirkülasyonu durdurduğunu, bunun faturasının ise doğrudan esnafa kesildiğini savundu. Eğer mevcut ekonomi politikaları bu şekilde devam ederse, önümüzdeki yıl kepenk kapatan işletme sayısının rekor seviyelere ulaşabileceği uyarısı yapıldı. Esnafın sadece vergi ödeyen birer birim olarak görülmemesi gerektiğini hatırlatan siyasetçi, bu gidişatın toplumsal bir iflas ilanı olduğunu sözlerine ekledi.




