Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan ihracat sektörünün nabzını tutan en önemli göstergelerden biri olan Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi (YD-ÜFE), Mayıs 2025 dönemine ilişkin verilerle yeniden gündemin merkezine oturdu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan rakamlar, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yavaşlama sinyalleri verse de, fiyat artışlarının hala güçlü bir şekilde devam ettiğini ortaya koydu. YD-ÜFE, bir ülkenin ürettiği ve yurt dışına sattığı ürünlerin, fabrika çıkış fiyatlarındaki değişimi ölçen bir barometre niteliği taşıyor. Bu endeksteki her bir puanlık artış, hem ihracatçı firmaların maliyet yapısını hem de Türk mallarının uluslararası pazarlardaki fiyat etiketini doğrudan etkiliyor. Mayıs ayı verileri, bir yandan küresel emtia fiyatları ve kur hareketlerinin etkilerini yansıtırken, diğer yandan da Türkiye'nin imalat sanayiinin gelecekteki seyrine ilişkin önemli ipuçları barındırıyor.

Yıllık artış yüzde 25: Yavaşlama var ama baskı sürüyor

TÜİK'in açıkladığı verilere göre, YD-ÜFE, Mayıs 2025'te bir önceki aya göre yüzde 2,40'lık bir artış gösterdi. Ancak asıl dikkat çekici rakam, yıllık bazdaki değişim oldu. Endeks, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 25,34'lük bir artış kaydetti. Bu oran, her ne kadar 2024 yılının aynı döneminde görülen yüzde 65,48'lik devasa artışa kıyasla bir "yavaşlamaya" işaret etse de, üretici maliyetleri üzerindeki baskının hala ne denli güçlü olduğunu gösteriyor. On iki aylık ortalamalara göre kaydedilen yüzde 26,15'lik artış da bu durumu teyit ediyor.

Bu yavaşlama, "fiyatların düştüğü" anlamına gelmiyor; aksine, fiyat artış hızının azaldığı, yani bir dezenflasyon sürecine girildiği şeklinde yorumlanabilir. Ancak, yüzde 25'in üzerindeki bir yıllık artış, ihracatçı firmaların ham madde, enerji ve işçilik gibi temel girdilerde hala ciddi maliyet artışlarıyla yüzleştiğini ve bu artışları ihracat fiyatlarına yansıtmak zorunda kaldığını net bir şekilde ortaya koyuyor.

Sektörler mercek altında: İmalat sanayii artışın lokomotifi

YD-ÜFE'nin alt sektörlerine bakıldığında, artışın ana kaynağının, Türkiye'nin ihracatındaki en büyük paya sahip olan imalat sanayii olduğu görülüyor. Sanayinin iki ana sektöründeki yıllık değişimler incelendiğinde;

  • İmalat sanayiinde fiyatlar, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 25,40 oranında arttı. Bu, genel endeksin üzerinde bir artışa işaret ederek, ihracatın bel kemiğini oluşturan bu sektördeki maliyet baskısının boyutunu gözler önüne seriyor.

  • Madencilik ve taş ocakçılığı sektöründe ise yıllık artış yüzde 22,08 olarak gerçekleşti.

Aylık bazda bakıldığında ise, madencilik ve taş ocakçılığı sektöründeki yüzde 4,66'lık keskin artış, bu sektörde son dönemde yaşanan maliyet şoklarına veya talep artışlarına işaret eden önemli bir veri olarak öne çıkıyor. İmalat sanayiindeki aylık artış ise yüzde 2,36 ile genel ortalamaya paralel bir seyir izledi.

Dayanıklı tüketim ve sermaye mallarında maliyet ateşi

Mayıs ayı YD-ÜFE verilerinin en çarpıcı detayları, ana sanayi grupları bazındaki değişimlerde gizli. Özellikle yüksek katma değerli ürünleri içeren kalemlerdeki artışlar, maliyet baskısının boyutunu daha net ortaya koyuyor:

  • Dayanıklı tüketim malları: Buzdolabı, çamaşır makinesi, mobilya gibi ürünleri kapsayan bu kategorideki yıllık artış, yüzde 30,80 ile rekor seviyelerden birini oluşturdu.

  • Sermaye malları: Makine, teçhizat ve üretim araçlarını içeren bu gruptaki yıllık artış ise yüzde 30,73 olarak gerçekleşti.

    Gram altın güne nasıl başladı?
    Gram altın güne nasıl başladı?
    İçeriği Görüntüle

Bu iki kategorideki yüksek oranlı artışlar, Türkiye'nin teknoloji ve mühendislik yoğun ihracat kalemlerinde ciddi bir maliyet baskısı olduğunu veya bu sektörlerdeki firmaların uluslararası pazarlarda fiyat artırma gücüne sahip olduğunu gösteriyor. Öte yandan, ara mallarında yüzde 22,07 ve dayanıksız tüketim mallarında yüzde 28,39'luk yıllık artışlar kaydedildi.

Bu tablodaki en ilginç veri ise, enerji sektöründe yaşandı. Yıllık bazda sadece yüzde 0,40'lık bir artış gösteren enerji fiyatları, genel endeksteki artışın çok altında kalarak, geçen yılın yüksek baz etkisinden veya küresel enerji fiyatlarındaki göreceli sakinleşmeden kaynaklandığını düşündürüyor.

İhracatçının rekabet gücü ve yurt içi piyasa karşılaştırması

YD-ÜFE verilerini daha anlamlı kılan unsur, bu verilerin Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) ile karşılaştırılmasıdır. Mayıs 2025 için Yİ-ÜFE'nin yıllık artışı yüzde 23,13 olarak açıklanmıştı12. YD-ÜFE'nin yıllık yüzde 25,34'lük artışı, Yİ-ÜFE'nin üzerinde bir orana işaret ediyor.

Bu durum, Türk üreticilerinin yurt dışına sattıkları ürünlere, yurt içine sattıkları ürünlerden daha yüksek oranda zam yaptıklarını gösteriyor. Bu makasın birkaç olası açıklaması olabilir:

  1. Güçlü Dış Talep: Türk ihracatçıları, özellikle belirli pazarlarda veya ürün gruplarında güçlü bir taleple karşılaşıyor olabilirler. Bu durum, onlara maliyet artışlarını daha rahat bir şekilde fiyatlarına yansıtma imkanı sunuyor olabilir.

  2. Kur Etkisi: Döviz kurundaki artışlar, ihracatçıların TL bazında gelirlerini artırarak, onlara fiyat ayarlamaları için bir marj sağlayabilir.

  3. Rekabet Baskısı: Yurt içi piyasadaki yoğun rekabet, firmaların fiyat artışlarını sınırlamalarına neden olurken, dış pazarlarda daha farklı bir rekabet ortamıyla karşılaşıyor olabilirler.

Ancak bu durumun bir diğer okuması da, Türk ihracatçısının rekabet gücünün aşınıyor olabileceğidir. Maliyetlerin hızla artması ve bunun fiyatlara yansıtılması, uzun vadede Türk mallarını uluslararası rakiplerine karşı daha pahalı hale getirebilir ve pazar payı kayıplarına yol açabilir. Bu nedenle, YD-ÜFE ile Yİ-ÜFE arasındaki bu makas, ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası tarafından yakından izlenmesi gereken kritik bir gösterge.

Geleceğe bakış: Küresel talep ve kur etkisinin rolü

Önümüzdeki dönemde YD-ÜFE'nin seyrini belirleyecek birçok faktör bulunuyor. Bunların başında, Türkiye'nin en büyük ihracat pazarları olan Avrupa Birliği ve diğer gelişmiş ülkelerdeki ekonomik talep geliyor. Bu bölgelerde yaşanacak bir ekonomik yavaşlama veya durgunluk, Türk ürünlerine olan talebi azaltarak, firmaların fiyat artırma kabiliyetini sınırlayabilir.

Bir diğer önemli faktör ise, döviz kurunun seyri. Dolar ve Euro'nun Türk Lirası karşısındaki değeri, ihracatçıların hem maliyetlerini (ithal girdi maliyetleri) hem de gelirlerini doğrudan etkiliyor. İstikrarlı ve öngörülebilir bir kur politikası, üreticilerin maliyet hesaplamalarını ve fiyat stratejilerini daha sağlıklı bir şekilde yapmalarına olanak tanıyacaktır.

Son olarak, küresel emtia fiyatlarındaki (petrol, metal, tarım ürünleri vb.) değişimler de imalat sanayiinin maliyetleri üzerinde belirleyici olmaya devam edecek. TÜİK'in açıkladığı bu veriler, Türkiye'nin ihracat odaklı büyüme modelinin, hem iç hem de dış ekonomik dinamiklere ne kadar duyarlı olduğunu bir kez daha gösteriyor. YD-ÜFE'nin gelecekteki seyri, Türkiye ekonomisinin genel sağlığı ve uluslararası rekabet gücü açısından önemli bir sinyal olmaya devam edecek.

Kaynak: HABER MERKEZİ