İzmir'in Torbalı ilçesinde arsasına konteyner yerleştirdiği için imar kirliliği gerekçesiyle yargılanan Gülsün Karakurt (52), mahkemenin beraat kararıyla özgürlüğüne kavuştu. Torbalı 4'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nin verdiği karar, konteyner uygulamaları konusunda emsal teşkil ederken, benzer durumda olan yüzlerce vatandaş için umut ışığı oldu.
Dağkızılca Mahallesi'ndeki zeytinliğine konteyner koyduğu için İmar Kanunu'na aykırılık suçundan 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan Karakurt, mahkemenin konteynerin yapı vasfında olmadığı yönündeki kararıyla aklandı. Bu karar, Türkiye'de konteyner kullanımı konusundaki hukuki belirsizliklere açıklık getiren önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Belediye ekipleri harekete geçmişti
Torbalı Belediyesi ekipleri, 2 Kasım 2022 tarihinde Gülsün Karakurt'un Dağkızılca Mahallesi'ndeki zeytinliğinde bulunan konteyneri tespit ederek, İmar Kanunu'na uygun olmadığı gerekçesiyle işlem başlatmıştı. Belediye yetkilileri, konteynerin ruhsatsız yapı olduğunu ileri sürerek suç duyurusunda bulunmuş, bu durum Karakurt'u ağır ceza mahkemesinin önüne çıkarmıştı.
Torbalı Cumhuriyet Başsavcılığı, yapılan soruşturmanın ardından iddianame hazırlayarak, Karakurt hakkında "Yapı ruhsatı alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptırmak" suçundan kamu davası açmıştı. İmar kirliliği kapsamında değerlendirilen bu dava, yerel halkta büyük yankı uyandırmış ve konteyner kullanımının hukuki statüsü konusunda tartışmaları beraberinde getirmişti.
Karakurt'un savunmasında konteynerin geçici kullanım amaçlı olduğunu ve kalıcı yapı olmadığını ileri sürmesi, davanın seyrini değiştiren önemli faktörlerden biri olmuştu. Zeytinlik arazisinde tarımsal faaliyetler için kullanılan konteynerin, yapı ruhsatı gerektiren bir inşaat olup olmadığı konusu mahkemede uzun süre tartışılmıştı.
Bilirkişi raporu dönüm noktası oldu
Torbalı 4'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın geçen ay yapılan karar duruşmasında, bilirkişi raporu kararın yönünü belirleyen en önemli unsur oldu. Mahkeme tarafından görevlendirilen uzmanlar, konteynerin yapısal özelliklerini inceleyerek, yapı vasfı taşıyıp taşımadığını değerlendirmişti.
Bilirkişi raporunda konteynerin kalıcı yapı olmadığı, taşınabilir özellik gösterdiği ve temel üzerine inşa edilmediği tespitleri yer almıştı. Bu rapor, savcılık makamının da beraat talebinde bulunmasına zemin hazırlamış, davanın seyrini tamamen değiştirmişti.
Duruşma savcısı, son mütalaasında deliller ve bilirkişi raporu çerçevesinde Karakurt tarafından inşa edilen yapının bina vasfında olmadığının tespit edildiğini belirterek, sanığın beraatine karar verilmesini talep etmişti. Bu talep, mahkeme tarafından kabul edilerek Gülsün Karakurt'un aklanmasına yol açmıştı.
Mahkeme konteyner konusunda net tavır aldı
Mahkeme kararında konteynerin yapı vasfında olmadığına hükmetmesi, İmar Kanunu kapsamındaki değerlendirmeler açısından önemli bir precedent oluşturdu. Hâkim, gerekçeli kararında konteynerin geçici ve taşınabilir özellikte olduğunu, kalıcı yapı olarak değerlendirilemeyeceğini vurgulamıştı.
Bu karar, imar mevzuatı açısından konteyner kullanımının hangi şartlarda yasal sayılacağı konusunda önemli bir rehber niteliği taşıyor. Mahkemenin konteyneri yapı olarak görmemesi, benzer durumda olan binlerce arsa sahibi için umut ışığı oldu.
Torbalı'daki bu emsal karar, özellikle tarımsal arazilerde konteyner kullanımının hukuki statüsünü netleştiren önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Yargı organının bu konudaki net tavrı, gelecekte yaşanabilecek benzer uyuşmazlıklar için önemli bir referans noktası oluşturuyor.
Avukat benzer durumdekileri uyardı
Gülsün Karakurt'un avukatı Tamer Atabay, arsaya konteyner koyulmasının Türkiye'de çok fazla gündemde olduğuna dikkat çekerek, mahkeme kararının emsal niteliğinde olduğunu vurguladı. Atabay, benzer sorun yaşayan vatandaşların genelde belediyelerin yaptırımlarını kabul ettiğini, zamanında dava açmaktan çekindiklerini belirtti.
Avukat, "60 günlük dava açma süresi var. Karar emsal niteliğinde. Benzer durumda olanlar hukuki haklarını arasınlar" diyerek, konteyner nedeniyle belediye ile sorun yaşayan arsa sahiplerini uyardı. Bu uyarı, özellikle tarımsal arazilerde konteyner kullanan vatandaşlar için büyük önem taşıyor.
Atabay'ın açıklamaları, imar mevzuatı konusundaki hukuki süreçlerin nasıl işlediğini ve vatandaşların hak arama konusunda daha aktif olması gerektiğini ortaya koyuyor. Emsal kararın varlığı, benzer davalar açan vatandaşların lehine sonuçlar alması için önemli bir dayanak oluşturuyor.
Konteyner kullanımında yeni dönem başlıyor
Torbalı'daki bu beraat kararı, Türkiye'de konteyner kullanımı konusunda yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendiriliyor. İmar Kanunu kapsamında konteynerlerin nasıl değerlendirileceği konusundaki belirsizlikler, bu kararla büyük ölçüde giderilmiş oldu.
Tarımsal arazilerde konteyner kullanımının yasal statüsünün netleşmesi, özellikle çiftçiler ve arazi sahipleri için önemli bir gelişme. Zeytinlik, bağ ve bahçe gibi tarımsal alanlarda kullanılan konteynerların kalıcı yapı olarak değerlendirilmemesi, sektörde rahatlama yaratıyor.
Belediye yetkililerinin bundan sonraki konteyner uygulamalarında bu emsal kararı dikkate alması bekleniyor. İmar kirliliği kapsamında değerlendirilen konteyner vakaları için yeni bir hukuki çerçevenin oluştuğu görülüyor.
Karar geçen hafta kesinleşti
Gülsün Karakurt'un beraat kararı, geçen hafta kesinleşerek hukuki süreç tamamlandı. Temyiz edilmeyen karar, artık kesin hüküm niteliği taşıyor ve benzer davalar için emsal oluşturuyor. Bu gelişme, konteyner kullanımı konusundaki hukuki belirsizliklerin giderilmesi açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Kesinleşen karar, Türkiye'deki diğer mahkemelerin benzer davalarda vereceği kararları etkileyebilecek nitelikte. Yargıtay içtihatlarına da konu olabilecek bu karar, imar hukuku açısından yeni bir dönemin habercisi olarak görülüyor.
Konteyner sahipleri açısından bu kesin karar, hukuki güvence sağlarken, belediyeler için de konteyner uygulamalarında nasıl hareket edecekleri konusunda yol gösterici nitelik taşıyor. İmar mevzuatındaki bu netleşme, gelecekte yaşanabilecek uyuşmazlıkların azalmasına katkı sağlayacağı öngörülüyor.