9 Eylül Gazetesi'nden Mert Yasin Alpdündar'ın haberine göre; Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) yayımladığı Kara Rapor 2024, İzmir’deki hava kirliliğinin kritik seviyelere ulaştığını gösterdi. Rapor, şehrin Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sınır değerlerinin üç katı oranında kirliliğe maruz kaldığını ortaya koydu. Hava kirliliğinin solunum yollarından kalp hastalıklarına, hatta kanser gibi ölümcül hastalıklara yol açabileceği uyarısında bulunan Prof. Dr. Ali Osman Karababa, vatandaşların hava kirliliği hakkında bilinçlenmesi gerektiğini vurguladı.
İZMİRLİLER DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ’NÜN SINIR DEĞERİNİN ÜÇ KATI HAVAYI SOLUYOR
Temiz Hava Hakkı Platformu’nun Türkiye genelinde hazırladığı Kara Rapor 2024, İzmir’in hava kalitesi konusunda ciddi risk altında olduğunu gösterdi. 2022 yılı boyunca İzmir’de PM10 kirlilik oranı, DSÖ’nün önerdiği kılavuz değerinin üç katına çıkarak 45,18 µg/m³ olarak kaydedildi. Bu oran, ulusal mevzuatın sınırlarını da aşmış durumda. Kirlilik oranının bu seviyelerde seyretmesi, uzun vadede İzmir halkının sağlığı üzerinde ciddi tehditler oluşturuyor.
PM2,5 KANSOREJEN MADDE YETERSİZ ÖLÇÜLÜYOR
Rapor, İzmir’de kanserojen özellik gösteren PM2,5 partikül maddesinin ölçümünün yetersiz olduğuna dikkat çekiyor. DSÖ standartlarına göre düzenli ölçüm yapılması gereken PM2,5 seviyesinin İzmir’de yeterince izlenmemesi, kentin maruz kaldığı gerçek kirlilik seviyesini belirlemeyi zorlaştırıyor. Sağlık uzmanları, bu eksik verinin sağlık risklerini yeterince görünür kılmadığına dikkat çekiyor.
HAVA KİRLİLİĞİNE BAĞLI ÖLÜMLERDE İZMİR İKİNCİ SIRADA
Kara Rapor 2024’e göre, İzmir’de hava kirliliğine bağlı ölümler endişe verici düzeyde. Dünya Sağlık Örgütü değerlerine göre, 2022 yılında İzmir’de hava kirliliğine atfedilen ölüm sayısı 4 bin 852 olarak hesaplandı. Bu rakamla İzmir, Türkiye genelinde hava kirliliğine bağlı ölüm sayısında İstanbul’un ardından ikinci sırada yer alıyor. Uzmanlar, bu sayının şehir nüfusunun yoğunluğu ve kirlilik seviyelerinin birleşiminden kaynaklandığını belirtiyor.
KİRLİLİĞİN SEBEPLERİ
Prof. Dr. Ali Osman Karababa, İzmir’in hava kirliliğinin ana nedenlerine dikkat çekti. Karababa, "İzmir’de, kent içinde yer alan iki çimento fabrikası, Çiğli’deki Atatürk Organize Sanayi Bölgesi ve Aliağa’da bulunan sanayi tesisleri nedeniyle ciddi bir hava kirliliği var. Bunun yanı sıra trafik yoğunluğu ve kış aylarında evsel ısınma da kirliliği artıran faktörler arasında. İzmir'in kentleşme planı, hakim rüzgarların kirli havayı uzaklaştırmasını engelliyor” diye konuştu.
HAVA KİRLİLİĞİ VE SAĞLIĞA ETKİLERİ
Prof. Dr. Karababa, Dünya Sağlık örgütüne göre, dünyada her yıl hava kirliliği nedeniyle çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere yaklaşık 8 milyon insanın yaşamını yitirdiği bilgisini verirken, “Hava kirliliği özellikle doku beslenmesinin bozulması, kalp krizi, felç, kronik tıkayıcı akciğer hastalığı (KOAH) ve kanser açısından risk etmenidir. Hava kirliliği aynı zamanda solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanmayı kolaylaştırır ve bu hastalıkların iyileşme sürelerinin uzamasına neden olur. Dış ortam hava kirliliğine bağlı ölümlerin yüzde 80’i kalp hastalıkları ve felç, yüzde 20’si ise solunum hastalıkları ve kanserlere bağlanmaktadır. Bilimsel çalışmalar küçük çocuklarda hava kirliliği ile solunum fonksiyonu gelişimi, solunum yolu enfeksiyonları ve astım arasında anlamlı ilişki bulunduğunu göstermektedir. Ayrıca hava kirliliğine maruz kalmakla düşük doğum ağırlığı ve erken doğum gibi doğuma ilişkin süreçler de olumsuz etkilenebilmektedir." şeklinde konuştu.
RİSK GRUPLARI KİMLER?
Hava kirliliğine maruz kalmanın sağlık üzerindeki etkilerinin kişiden kişiye farklılık gösterebileceğine değinen Karababa, “Dünyada, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, çok sayıda insanın kirli hava soluması nedeniyle, görece düşük düzeylerde kirli hava solumanın bile bütün ülkelerde hastalıklarda ve ölümlerde artışa yol açtığı bilinmektedir. Hemen herkesin hava kirliliğinden etkilenmesine karşın, hava kirliliği ile ilgili hastalıkların dağılımında eşitsizlik söz konusudur. Gecekondu bölgelerinde yaşayan yoksul kesimler, trafiğin yoğun olduğu yollar veya sanayi sitelerinin yakınında yaşayanlar genellikle birçok şehirde yüksek düzeyde kirli hava solumaktadır. Hava kirliliği açısından en önemli risk grupları çocuklar, gebeler, yaşlılar, konik solunum ve dolaşım sorunu olanlardır” dedi.
VATANDAŞLAR NE YAPABİLİR?
Hava kirliliğinin sağlığa olan etkilerinden korunmak için bireysel ve toplumsal düzeyde alınabilecek önlemler olduğunu belirten Prof. Dr. Karababa, sözlerini şöyle sürdürdü;
"Kentin hava kalitesi doğru ölçülerek, her tür iletişim aracı ve sosyal medya üzerinden kent sakinleri ile paylaşılmalı, Bu bilgiler doğrultusunda kentte yaşayanlar hava kirliliğinin yoğunlaştığı zamanlarda zorunlu olmadıkça dışarı çıkmamalı, Kentteki kirletici kaynaklarının azaltılması için yerel yönetimler ve hükümet üzerinde baskı oluşturmalı, Hava kalitesinin limitleri aşması halinde valiliğin gerekli acil önlemleri hayata geçirmesi, Trafiğin yoğun olduğu ana arterlerden uzak durmak, Bireysel araç yerine toplu taşıma araçlarını kullanmalı, Bireysel araçların hava kalitesini olumsuz etkilemesini önlemek için zamanında bakımlarını yaptırmalı, Hava kirliliğinin yoğun olduğu yol kenarlarında spor(yürümek, koşmak, bisiklete binmek vb.) yapılmamalı”