İzmir’in kırsalında başlayan ve kısa sürede büyüyerek Seferihisar ile Menderes başta olmak üzere geniş bir coğrafyayı etkisi altına alan orman yangınları, ekosistemi altüst etti. İzmir Planlama Ajansı (İZPA) yetkililerinin verdiği bilgiye göre, 14 bin futbol sahasına denk gelen yaklaşık 10 bin hektarlık alan tamamen kül oldu. Bu alanlarda, bölgeye özgü endemik bitkiler, yaban hayvanları ve zengin bir biyolojik çeşitlilik yok oldu.

İZPA Genel Müdür Vekili Aykut Uçar, yangınların İzmir’in kent merkezine yakın, hem doğal hem de tarımsal üretimin iç içe geçtiği, kent çeperi olarak tanımlanan bölgelerde çıktığını vurguladı. Uçar, “Bu yangın sadece ağaçları değil, İzmir’in önemli bir tarım havzasını ve doğa alanını da yok etti. Habitat kaybı, ekosistemlerin çöküşü ve ekonomik yıkım bir arada yaşanıyor. Bölgedeki endemik bitkiler ve yaban hayatı için bu kayıp telafisi zor bir darbe oldu” dedi.

Depremler paniğe yol açtı! Aykan açıkladı: 7 şiddetinde deprem üretebilir
Depremler paniğe yol açtı! Aykan açıkladı: 7 şiddetinde deprem üretebilir
İçeriği Görüntüle

Hayvancılık ve tarımda büyük darbe: 50 bin küçükbaş hayvan merasız kaldı

Yangınların en ağır etkilerinden biri, bölgedeki hayvancılık ve tarım sektörlerinde yaşandı. Özellikle küçükbaş hayvancılığın yaygın olduğu Seferihisar ve Menderes’te, 50 bin küçükbaş hayvan doğal otlaklarını kaybetti. Yangınlar, Karakoç ve Orhanlı dereleri çevresindeki ekolojik ünitelerin batı ve doğu yamaçlarını tamamen etkiledi. Bu alanlarda yapılan doğal otlatma, bölge hayvancılığının temelini oluşturuyordu.

Aykut Uçar, “Küçükbaş hayvancılığın yapıldığı meralar yangınlarda yok oldu. Bu, önümüzdeki dönemde hem üretici hem de bölge ekonomisi için ciddi bir kayıp anlamına geliyor” dedi. Ayrıca, yangınlar hurma zeytinlikleri, meyve ve sebze bahçeleri, arıcılık ve bağcılık faaliyetlerini de büyük ölçüde zarara uğrattı.

Arıcılık ve zeytincilik de yangından ağır darbe aldı

Bölgenin önemli geçim kaynaklarından olan arıcılık ve zeytincilik de yangın felaketinden nasibini aldı. Özellikle Karaburun ve çevresinde yetişen hurma zeytinlikleri zarar görürken, arı kolonilerinin büyük bölümü yok oldu. Yangınlar sonrası orman altı bitki örtüsünün kaybı, arıcılığın geleceğini tehdit ediyor. Köylüler, ormancılık, derleyicilik ve toplayıcılık gibi geleneksel faaliyetlerle geçim sağlıyordu; bu alanların kaybı, köy ekonomisinin de çöküşü anlamına geliyor.

Ekonomik kayıp derinleşiyor: Doğal alanlar onarılmalı

İZPA yetkilileri, yangın sonrası bölgede sosyal ve ekolojik onarım çalışmalarının hızla başlaması gerektiğini vurguluyor. “Bu alanların hızlıca onarılarak yeniden doğaya ve köylüye kazandırılması büyük önem taşıyor. Yerel yönetimlerin ve merkezi idarenin desteği, bu sürecin başarısı için kritik” deniliyor. Ayrıca, yangınlar sonrası köylülerin geçim kaynaklarını kaybetmesi, göç riskini ve kırsal yoksulluğu artırıyor.

Orman yangınlarının yüzde 87’si insan kaynaklı: Farkındalık ve önlem şart

İZPA Bilim Kurulu Üyesi ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nden Dr. Ufuk Özkan, orman yangınlarının yüzde 87’sinin insan kaynaklı olduğunu belirtiyor. Özkan, “Türkiye’de orman teşkilatının büyük bir deneyimi var ancak şehirlerin büyümesi ve insan baskısı yangın riskini artırıyor. 1 Haziran-1 Temmuz arasında çıkan yaklaşık 1600 yangının yüzde 40’ı ormanlık, yüzde 60’ı ise orman ve kentlerin kesişim noktalarında gerçekleşti. Yangınlar artık sadece bir afet değil, toplumsal bir mücadele alanı” diyor.

Özkan, yangınların önlenmesinin, zararları telafi etmekten çok daha ekonomik olduğunu vurgulayarak, “Kamu kurumlarının koordinasyonu, yerel halkla iletişim ve toplumsal farkındalık çalışmaları kritik. Belediyeler, ‘Orman Yangını Acil Eylem Planı’ gibi rehberlerle sürece aktif destek vermeli. Herkesin sorumluluğu var; alışkanlıklarımızı değiştirmeli, daha dikkatli ve özenli olmalıyız” ifadelerini kullandı.

Kuraklık, iklim değişikliği ve insan ihmali yangınları tetikliyor

Uzmanlar, iklim değişikliği, kuraklık, düşük nem ve rüzgarın kurutucu etkisiyle birlikte, yangın riskinin her geçen yıl daha da arttığına dikkat çekiyor. İzmir’de yağışların yüzde 45 azalması, su kaynaklarının tükenmesi ve haziran ayında hiç yağış alınmaması, yangınların şiddetini artıran başlıca faktörler arasında. Özkan, “Kent-orman geçiş alanlarının entegre ve çok disiplinli bir yaklaşımla yönetilmesi gerekiyor. Etkilenenler ve yönetenler birlikte hareket etmeli, koordinasyon ve toplumsal sahiplenme sağlanmalı” diyor.

Toplumsal seferberlik çağrısı: Ormanlar hepimizin

Orman yangınlarının büyük çoğunluğunun ihmal ve insan hatasından kaynaklandığını vurgulayan uzmanlar, her bireyin sorumluluk alması gerektiğine işaret ediyor. Özkan, “Ormanları kullanmak hepimizin hakkı ama bu kaynakların ulusal bir değer olduğunu unutmamalıyız. Yangınların önlenmesi için hem kurumların hem de vatandaşların iş birliği şart. Herkes kendi çevresinde farkındalık yaratmalı, uyarıcı olmalı ve doğaya sahip çıkmalı” diyerek toplumsal seferberlik çağrısı yaptı.

Kaynak: DHA