Her şehrin bir ruhu, bir kalbi ve o kalbin atışını simgeleyen bir yapısı vardır. İzmir denildiğinde akla gelen ilk görüntü, şüphesiz Konak Meydanı'nın ortasında bir dantel gibi işlenmiş o zarif Saat Kulesi'dir. Ancak bu yapı, sadece estetik bir mimari eser veya bir buluşma noktası olmanın çok ötesinde, bir imparatorluğun son dönemindeki modernleşme arzusunun, diplomatik ilişkilerin ve sanatsal bir sentezin somut bir anıtıdır. Elimizdeki bu değerli kartpostal, kulenin inşasından sadece iki yıl sonra, 1903 yılında çekilmiş ve o günün teknolojisiyle renklendirilerek tüm dünyaya "Smyrne" (İzmir) adıyla gönderilmiş. Bu kare, bize kulenin en saf, en orijinal ve en yeni halini, etrafı henüz bugünkü gibi yapılaşmamışken, tüm zarafetiyle Konak Meydanı'na nasıl hükmetmeye başladığını gösteren paha biçilmez bir belgedir.

Bir sultanın jübilesi, bir imparatorluğun projesi

İzmir Saat Kulesi'nin varlık sebebi, Osmanlı Padişahı Sultan II. Abdülhamid'in tahta çıkışının 25. yıl dönümünü (gümüş jübile) kutlama arzusuna dayanır. 1900 yılında, imparatorluğun dört bir yanında padişahın şerefine kalıcı eserler inşa edilmesi emredilir. Bu kapsamda, dönemin İzmir Valisi Kıbrıslı Kamil Paşa, Bahriye Mirlivası Said Paşa ve Belediye Reisi Eşref Paşa'dan oluşan bir komisyon, kente bir saat kulesi ve çeşme yapılmasına karar verir. Proje, o dönemde İzmir'de yaşayan ve Karşıyaka St. Helene Kilisesi gibi önemli yapılara imza atmış olan Fransız mimar Raymond Charles Péré'ye emanet edilir. Mimar Péré, oryantalist bir üslupla, Kuzey Afrika ve Endülüs mimarisinden esintiler taşıyan, ancak aynı zamanda Batılı bir saat kulesi fonksiyonunu da barındıran eşsiz bir tasarım ortaya çıkarır. Temeli 1 Eylül 1900'de atılan kule, yoğun bir çalışmanın ardından tam bir yıl sonra, 1 Eylül 1901'de, padişahın 25. cülus yıl dönümünde törenle açılır. Bu kartpostal, işte o büyük açılıştan sadece iki yıl sonraki halini bizlere sunuyor.

532921084 1167998945360425 5646905751565450333 N

Detaylarda gizli zarafet ve diplomatik hediye

Kartpostala yakından bakıldığında, kulenin mimari dehası ve ince işçiliği göz kamaştırır. 25 metre yüksekliğindeki yapı, dört katlı ve sekizgen planlıdır. Gövdesi, baklava dilimi kabartmalarla ve o dönemde Marsilya'dan getirilen yeşil ve vişne rengi mozaik taşlarla bezenmiştir. Alt kaidesindeki at nalı kemerli sebiller ve çeşmeler, Osmanlı şadırvan geleneğine modern bir yorum getirir. Fotoğrafta, bu çeşmelerin etrafında duran, dönemin kıyafetleri içindeki insanlar (muhtemelen fesli erkekler ve çarşaflı kadınlar), kulenin sadece bir anıt değil, aynı zamanda halkın su içmek, dinlenmek için kullandığı yaşayan bir kamusal alan olduğunu gösterir. Kulenin en önemli unsurlarından biri olan dört yöne bakan saatleri ise, o dönemde Osmanlı ile yakın diplomatik ilişkiler içinde olan Alman İmparatoru II. Wilhelm tarafından padişaha hediye edilmiştir. Bu hediye, kulenin sadece yerel bir proje olmadığını, aynı zamanda uluslararası bir diplomasi nesnesi olduğunu da kanıtlar. Kartpostalın üzerinde, Fransızca olarak "Tour Jubilaire de S.M.I. le Sultan" (Majesteleri İmparator Sultan'ın Jübile Kulesi) ve "Smyrne" yazması da, kulenin uluslararası alandaki bu önemini ve tanınırlığını pekiştirir.

Bir zamanlar ve şimdi: Tarihe tanıklık eden kule

1903 yılında çekilen bu fotoğrafta, kulenin arkasında Konak Yalı Camii'nin minaresi ve daha geride, o dönemde Sarı Kışla olarak bilinen askeri yapının bir bölümü görülüyor. Meydan, bugünkü beton ve peyzaj düzenlemelerinden çok uzak, daha topraksı ve doğal bir görünüme sahip. Kule, o günlerden bugüne İzmir'in yaşadığı tüm büyük olayların sessiz tanığı oldu. Balkan Savaşları'nı, Birinci Dünya Savaşı'nı, İzmir'in işgalini ve kurtuluşunu gördü. Cumhuriyetin ilanından sonra, üzerindeki II. Abdülhamid'in tuğraları ve Osmanlı armaları kaldırılarak yerlerine ay-yıldız kabartmaları konuldu. En büyük badirelerinden birini ise 1974 yılında yaşadı. 5,2 büyüklüğündeki depremde hasar gören kulenin saati, tam depremin olduğu anda, 02:04'te durdu. Bu olay, kulenin şehrin kaderiyle ne kadar bütünleştiğinin dramatik bir simgesi oldu. İki yıl süren onarımın ardından saat yeniden çalışmaya başladı ve o günden beri de İzmir'in zamanını tutmaya devam ediyor.

Masum tatların ardındaki 'gizli' tehlike: Günde bir diyet kola beyni 1.5 yıl yaşlandırıyor!
Masum tatların ardındaki 'gizli' tehlike: Günde bir diyet kola beyni 1.5 yıl yaşlandırıyor!
İçeriği Görüntüle

Bir sembolün doğuşu

Bu sepya tonlu kartpostal, sadece eski bir yapının fotoğrafı değil, bir sembolün nasıl doğduğunu ve kök saldığını anlatan tarihi bir vesikadır. Bize, 122 yıl önce İzmir'in kalbine dikilen bu zarif anıtın, sadece bir padişahın saltanatını kutlamak için değil, aynı zamanda bir kentin kimliğini, tarihini ve geleceğe dönük umutlarını temsil etmek için inşa edildiğini hatırlatır. Bugün milyonlarca insanın önünde fotoğraf çektirdiği, buluşma noktası olarak belirlediği, hatta bir dönem 500 liralık banknotların arkasını süsleyen bu kule, 1903 yılındaki bu karede, tüm gençliği ve ihtişamıyla geleceğe umutla bakıyordu. Ve o umudu, yaşadığı tüm badirelere rağmen bugüne taşımayı başardı.

Kaynak: HABER MERKEZİ